22/04/2018
Allah’a gönülden bağlı olduğunu söylüyorsun?
İyi bir insan ve güzel bir Müslüman olduğun iddiasındasın.
Emin misin?
Allah’a gönülden bağlı olanlar düşmanlarını dahi incitmemişlerdir.
Bir düşün!
İncittiğin kimseler olabilir mi?
Düşmanların değil, dostlarını incitmiş olabilir misin?
Düşün…
Bir daha düşün.
İncittiklerin var mıdır acaba?
Dostlarınla bile mücadele ediyorsan eğer,
Sen bu makama ulaşamazsın.
Hem nasıl ulaşacaksın ki?
Daha dost bildiğin kimselerle bile mücadele ediyorsun.
Yapış o zaman Kâbe’nin duvarına...
Bük boynunu…
Düşsün omuzların...
Dilin değil, yüreğin konuşsun…
Sığın ona…
O seni duyar ve görür.
Olduğun gibi görün…
Kendini hazır hissediyorsan eğer,
Aç kendini O’na ve şöyle de:
Allah’ım!
Sen bilirsin ki ben zalim ve cahilim.
Sana karşı kulluk vazifelerimi hakkıyla yerine getiremiyorum.
İbadetlerimde yapmış olduğum hatalarımdan ötürü senden af dilemeye geldim.
İbadetlerimden emin değilim…
İsyankâr kimseler günahlarından tövbe ederler.
Arifler ise ibadetlerinde Allah’ın affını dilerler.
İbadet edenler, ibadetlerinin karşılığında mükâfat isterler.
Tüccarlar da, satmış oldukları malların bedelini bekler umarlar.
Ben ise sana ümit getirdim, ibadet değil...
Dilenmeye geldim, ticarete değil.
Bana muamele ederken, sana yakışan şekilde muamele de bulun.
Bana yakışanla değil.
Beni öldürüp canımı alsan da,
Hatalarımı affedip bağışlasan da,
Başımı ve yüzümü senin için yere sürüp eşiğine koydum.
Kulun bir emri olmaz, bir teklifi de olamaz...
Sen ne dilersen ben ona razıyım…
Yaptığım ibadetleri kabul et demiyorum.
Hatalarımın üzerine af kalemini çekmeni ve onları silmeni diliyorum.