• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Abdurrahman AKBAŞ
a.akbas25@hotmail.com
ÜÇ ASIRLIK MAHKÛMİYETE NİHÂYET
25/05/2018

Kuyudayız.
Yusuf da değiliz üstelik...

Karanlık bir kuyuda... Duvarları sarp ve kaygan. Boyumuzu aşan bir derinlik. Ürkütücü, bunaltıcı ve onur kırıcı... 

Çıkmalıyız ama nasıl?

Çırpındıkça içine çekiyor her birimizi. Çırpındıkça derinlere garkoluyoruyoz.

Çıkmakla çökmek arasında gitgellerdeyiz hep...

Ya çıkacağız ya ......!

Fakat ne dışarıdan sarkıtılmış bir ip, ne tırmanacağımız bir merdiven... Tutunacak birşey yok kendimizden başka.. Tek bir seçeneğimiz yok birbirimize omuz vermekten gayrı. Ve kenetlenmekten başka gücümüz yok bize kaldıraç olacak.

Hiç olmazsa birimiz çıkabilsek... Birimiz ulaşsak oraya... Her birimizin kurtuluşu olacak. Çekip çıkaracağız elbet, yaklaşık 3 asırdır aşama aşama dibine vurduğumuz bu kuyudan, tüm kardeşlerimizi.

Çıkmalıyız işte!

Vâ veylenâ!

O kadar sürmüş ki bu halimiz. Nesiller kuyuda açmış gözlerini dünyaya. Dünyayı kuyudan ibaret sanmış nice canlar... Ne atılmışsa kuyuya onu yem bilmiş. Onunla yetinmiş. Yemlenmiş asırlarca. Paryalığı hürriyet bilmiş körpe dimağlar. Gerçek hürriyetten bîhaber. Çoğu kez, kuyudan çıkmayı yok olmak sanmış gafilce. Kafeste doğan kuşun, uçmayı ölüm sanması gibi. 

Uyanmaklığımız da olmuş zaman zaman.

Gerçek hürriyetin yukarıda olduğunu fark edenlerimiz olmuş içimizden. O anlarda vecd ile başlar dikilmiş semaya, umutlar yeşermiş. Tam kanatlarından tutacakken gözyaşlarıyla ıslanmış ellerimizle, aşağıdan birileri çekip indirmiş yine dipsiz karanlıklara. 

İçimizden birileri. İçimizden fakat içleri bizden olmayan birileri. Özsaygı fukarası, esaret budalası, cesaret yoksunu ve kiralık ruhlu insancıklar... Bizden gibi görünen fakat çakalların kovasından beslenen beslemeler. Ürkekçe yaşamayı, erkekçe ölmeye yeğleyenler.

Emperyal prangalar vurulmuş ayaklarımıza. Tokmaklar inmiş tepemizden. Bazen muhannet ellerle ve bazen doğrudan... Her seferinde diz üstü çakılmışız yerimizde. 

Şükür ki, her seferinde yeniden yeşertmesini bilenlerimiz de olmuş hürriyet umutlarını.

İşte yine bir farkındalık. Yine bir hürriyet arefesi... Asil damarların taşıdığı özgüven ve millî iradenin dirilişi. Gözlerdeki ve yüreklerdeki perdeyi kaldıran bir yiğit daha... Şimdi o devri yaşıyoruz. En âlâsıyla.. 

Çıkmaya ahdetmişiz bu defa. Her engeli aşmaya cehdetmişiz evelallah. Kolay olmayacak yalnız, zoru başarmak bizim işimiz biiznillah. 

Yine ayaklarımıza dolaşacak paslı prangalar. Aşağıdan aşağıdan asılan asalaklar. Yine tokmaklar inecek tepemizden ki bir yenisi iniyor gün geçmeden. 

Kuyunun etrafını sarmış çakallar. Sömürerek semirmişler günbegün ki egemenlik hâlâ onlarda. Kan ve gözyaşımız üzerine kurdukları saltanatlarını mülkümüzle tahkim etmişler. İçimizden devşirdikleriyle tahakküm etmişler bize. Kurdukları ve el altından besledikleri kiralık ruhlarla yürütmüşler işlerini. 

Bugün artık gizledikleri de yok. Alenen sahiplenmiş durumdalar bütün taşeronlarını. Çünkü korkuları büyüyor. Çıkışımız ürkütüyor onları. Zulüm saltanatlarının sona ereceğinden şüpheleri yok. 

Bizim de şüphemiz yok artık. Mazlumların tek umudu olan bu milletin, tepesine indirilen tokmaklara rağmen düştüğü yerden bütün ihtişamıyla kalkacağından. Ve ardından bütün bir ümmeti, kavrayarak bileklerinden...

Yıllardır bertaraf ettiğimiz her saldırı, bir zaafımızdan daha kurtardı bizi... Bir adım daha yaklaştırdı çıkışa. Her seferinde şiddetini daha da artırması bu yüzden. Daha da gelecekler üstümüze. Yılmayacağız, yıkılmayacağız eskisi gibi. 

Işığı gördük bir kere. Gerçek hürriyetin sesini yeniden duyduk tâ yüreğimizde. "Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır" ya, ulaşacağız Allah'ın izniyle.

Böyle bir zamanındayız şimdi biz. Burayı geçmek çetin olacak belki ama sonrası terakkimiz.. 

Ne mutlu ki, büyük kurtuluşun akıncısıyız biz. Daha bir ferasetli artık milletimiz. Cennetmekân Abdulhamîd Hân'ı yalnızlığına terk edenlerin "âh vâh"larını ibretle nakşetti hafızasına. İnandı artık, yok olmanın aslında "sonsuz var olmak" olduğuna. Ölümün en şereflisini arzulayarak çıktığı bu yolda. 

Hamdolsun Mekke'nin zulmetinden ümmet çıkarana ki, adım adım çıkıyoruz oraya. Yine O'nun yardımıyla...

Bırakalım artık tekrar takrar sormayı ki, "son bulacak mı bu hasret?" Çün müseccel hakikattir cevabı: "Şayet inanırsak, muhakkak evet!"

Ne baharlar özlemiştik, nesiller tükettiğimiz bu köhne kuyuda, üç asırlık bir kışta... 

İnanın kardeşlerim!

Halep'in, Musul'un, Bağdat'ın, Kudüs'ün, Kaşgar'ın, Urumçi'nin kurtuluşu bu çıkışta...

"... Ey Rabbim! Dileseydin onları da beni de bundan önce helâk ederdin. Şimdi içimizden birtakım beyinsizlerin işledikleri günah sebebiyle bizi helâk mı edeceksin? Bu, sırf senin bir imtihanındır. Onunla dilediğin kimseyi saptırırsın, dilediğini de doğruya iletirsin. Sen, bizim velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı. Sen, bağışlayanların en hayırlısısın" (A'raf, 7/155)



1934 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

     30/05/2018 18:41

Allah klavyenize zarar vermesin hacım güzel bir yazıydı....
Zülküf Öztürk

Yazarın diğer yazıları

KADİR GECESİ BİR BAŞLANGIÇTIR - 08/05/2021
Kadir Gecesi Bir Başlangıçtır
NAMAZIN RUHU: ALLAH'I ANMAK - 25/05/2020
Namazla alakalı üzerinde önemle durulan husus, şeklinden ziyade anlam ve ruhuyla alakalıdır. Bu bağlamda namazın, insanın bireysel ve sosyal hayatındaki potansiyel etkisine ve anlamına işaret eden ayetler üzerinde tefekkür etmek elzemdir.
NAMAZ BİR LÜTUFTUR - 21/05/2020
İslam’da ibadet denince akla ilk gelen, dış görünüşü itibariyle bir takım şekil, zikir ve kıraatten ibaret fakat gerçek mahiyeti, Yaratıcı kudret karşısında derin bir huşu ve içten bir münacat olan namaz ibadetidir.
İLETİŞİM ÇAĞINDA BİLGİNİN YÖNETİMİ: DİJİTAL YAYINCILIK - 23/02/2020
Genç kuşakların ve özellikle ilk oyuncakları elektronik cihazlar olan günümüz çocuklarının hayat tasavvurları, istikametleri ve istikballeri, onların ellerinden düşürmedikleri akıllı cihazlarında yer alabilenler tarafından belirlenecektir..
İNSAN, ŞEYLERİN NESİ OLUR? - 04/01/2020
“İnsan nedir?” sorusuna dair en temel yargının, “İnsan şeydir.” önermesi olduğunu düşünüyorum. Bu önerme, her ne kadar ağyârını mâni olmasa da efrâdını câmi bir tanımdır. Zira insan, ontolojik bakımdan bir “şey”dir.
ERDEMLİ HAYATIN SACAYAĞI ÜÇ ORGAN - 21/09/2019
İnsan bedeninde hayatî öneme sahip üç organ var ki bunlar, onun sadece yaşamasını değil, hayatının kalitesini de tayin eder. Birbirleriyle sıkı etkileşim içinde olan bu organlar, ancak birlikte sıhhatli olursa insanın sağlık ve izzetine vesile olur
EN BÜYÜK GÜVENCE - 19/06/2019
Çocukluğumuzun güvencesi insanlar vardı hayatımızda. Şimdi büyüdük ve güvencesi olduk çocuklarımızın. Ne var ki büyüse de bir güvence arıyor insan. Hem güven kadar neye ihtiyaç duyurulur ki?
KELİMELER ELE VERİR - 13/06/2019
Herhangi bir meramı anlatmak için kullanılan kelimelerin, muhatabı bilinçaltı gerçeklere ulaştıracak kodlar barındırdığı üzerinde bir tedebbür denemesi... Kelimelerimiz, kimliğimizdir.
ÇOCUKLARIMI NASIL TERBİYE ETMELİYİM? - 08/06/2019
Çocuk terbiyesi, günümüzde her ne kadar eğitim-öğretim (talim-terbiye) misyonuyla okullara (öğretmenlere) yüklenmiş gibi görünse de bu iş aslen ebeveynin görevidir. İşte "Ne olmalıyım?" sorusuna İslamî perspektiften birkaç cevap:
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi11
Bugün Toplam1115
Toplam Ziyaret4763965
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI