• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Nail ÇAM
nailcam09@hotmail.com
HASTALIK BULAŞIR MI?
22/01/2019

Gününüzde birçok hastalık türü mevcut. Bunların bazısı bulaşıcı, bazısı da değil. Bulaşıcı olanlar da hava, kan, tükrük gibi vücut sıvıları yoluyla bir insandan diğerine bulaşmaktadır. Günümüz yaşam ve çalışma şartları da neredeyse bulaşıcı hastalıklardan korunmayı imkansız kılmaktadır.

Konunun itikadi ve de fıkhi boyutu var. Yazımızı bu iki boyutuyla ele almaya çalışacağım.

Öncelikle birbiri ile çelişir gözüken farklı birkaç rivayeti naklederek, bunların nasıl izah edildiğini; sonra da birkaç örnekle bulaşıcı hastalığa yakalanan kişi ile ilgili fıkhi hükümleri istifadenize sunmak istiyorum. 

A) HADİSLER

  1. Mikrop kapma/enfeksiyon/hastalığın bulaşması yoktur. 
  2. Aslandan kaçtığın gibi cüzzamlıdan kaç.
  3. Hasta devesi olan, devesi sağlıklı olanla devesini suya götürmesin. 

I. Hadis: Câhiliyede hastalığın kendi kendine başkasına bulaştığı zannedilirdi ki -bu hastalığa bir irade, meşîet ve kudret vermek anlamına gelir- Hz. Peygamber onlara, böyle düşünmenin yanlış olduğunu, hasta edenin ve derdi indirenin tek tasarruf sâhibi olan Allah olduğunu öğretmiştir. Yani hz. Peygamber, ‘hastalığın bulaşması yoktur’ sözüyle inanç olgunlaşmasını temin etmeyi hedeflemiştir. 

Bir bedevî dedi ki: Ya Rasûlallah, çölde ceylan gibi olan develerin yanına uyuz olmuş bir deve gelir ve hepsi uyuz olur. Hastalık bulaşmıyorsa bu nedir? Hz. Peygamber dedi ki: “İlk deveye kim bulaştırdı? (Buhârî, Tıp) Yani, ilkine kim bulaştırdı ise sonuncusuna da o bulaştırmıştır.


İlk deve hasta olmuş, fakat bu hastalık ona, başkasından bulaşmamıştır. Allah, bu devenin selametini takdir etmiş olsaydı hasta olmazdı. Eğer Allah, bu hastalığın başkalarına intikalini takdir etmeseydi onlar da hasta olmazdı. Gerçekten böyle değil midir? Mesela evden bir kişi nezle/grip olur da bazen herkese bulaşır, bazen de sadece o kişide kalmaz mı?

İbn Abdilberr: "لا عَدْوَى’nin manası, bir şey bir şeye bulaşmaz; hasta, hastalığı sıhhatliye bulaştıramaz; dilediğini yapan Allah’tır, Onun dilemesi dışında birşey olmaz” demektir demiştir.

II. Hadis: Hadisteki ‘kaç’ emri, kişinin hastalığın kendi kendine bulaştığına veya hastalığı bulaştıranın hasta kişi olduğuna inanmasından korkulması durumu veya hastalığın tehlikeli ve bulaşıcı olması haliyle açıklanabilir.


Hasta ve sağlıklıların karışması, Allah’ın izni dâhilinde hastalığın bulaşmasında etkilidir. Bunun için hz. Peygamber, ihtilâttan nehyetmiştir. “
Bir yerde tâûn olduğunu duyduğunuzda oraya girmeyin; eğer sizin bulunduğunuz yerde tâûn hastalığı ortaya çıkarsa oradan dışarıya çıkmayın. (Buhari, Müslim)

Hız. Peygamberin cüzzamlıdan kaçın emri, hasta devesi olanı sağlıklı devesi olanların yanına gitmekten ve tâun bulunan yere girmekten ve çıkmaktan nehyi Allah’ın yaratmış olduğu helak ve eza sebeplerinden kaçınmak babındandır. 

Sebepleri yaratan Allah’tır, başkası değil. Bütün işler, Allah’ın elindedir. Bir şeyin kendi kendine var olduğuna inanmak bâtıldır; Allah’ın izni ile olduğuna inanmak ise haktır. Hz. Peygamberin cüzzamlının elini tutması ve beraberce yemeleri, ve bismillah diyerek ye, Allah’a güven buyurması bütün işletin Allah’ın elinde olduğunu beyan sadedindendir.

Kişi, eğer şerden kaçınmak için hasta ile yiyip içmez, bir arada bulunmazsa bu meşrudur,  ahlâkîdir. Hastalıklar kendiliğinden bulaşmaz, Allah’ın izni ile bulaşır; hersey Allah’ın elindedir fikrinde olduğu için onunla yer içer, bir arada bulunursa yukarıdaki izahlara göre buna da söylenecek söz yoktur.

Fetvâ- takvâ, diyânî-kazâî boyutlar; itimat-tevekkül birbiri ile çelişen durumlar değildir. Yer-zaman, şart ve kişiye göre değişirler.

B) FIKHİ HÜKÜMLER

Bu hadislerin fıkhî hükümlere nasıl mesnet teşkil ettiğine gelince: 

Mâlikî âlimlerinden el-Bâcî (ö.474/1081), çeşitli âlimlerden cüzzamlıdan uzak durmak gerektiğini beyan eden hadisi esas alarak eşinin cüzzam hastalığına yakalanması halinde, kadının nikâhını feshet(tir)mesinin mümkün olacağını ifade ettiklerini nakletmiştir. Kadı İyaz da bu hükme ulaşan farklı âlimlerin var olduğunu belirtmektedir.

Şevkânî (ö.1250/1834), cüzzamlı kişilerin sayısı artınca camilere gidilip gidilemeyeceği sorusunun da bu hadis rivayetleri ile ilgili olarak gündeme geldiğini ifade etmektedir. Bu hususta İslam âlimleri, bu hastalığa yakalanan kimselerin sayısı az ve nadir ise o zaman camilere gelmemeleri konusunda ihtilaf etmemişlerdir. Fakat sayının artması halinde, ihtilaf vaki olmuş, cevaz verenler hastalığın asıl sahibi Allah’tır, hasta olan camiye gelse de gelmese de yine hastalık diğerlerinin başlarına gelecektir düşüncesiyle kanaatlerini netleştirmişlerdir. Âlimlerin diğer kısmı ise, bu durumda olanların camilere gelmemeleri gerektiğini söyleyerek onlara bir yer tahsis edilmesi gerektiği ve namazlarını orada kılabilecekleri kanaatlerini belirtirler. Bu grubun delili ise sedd-i zerâî ilkesidir. Yani eğer hasta olan bir kişi camiye gelirse, o zaman hastalığın sağlam insanlara geçmesi muhtemeldir. Bunun de önünü kesmek engellemek gereklidir. Fakat cuma namazı hakkında ise, gelmeleri gerektiği hakkında ittifak olduğu ifade edilmiştir.

C) DEĞERLENDİRME

لَا عَدْوَى ifadesiyle Allah Resulü, hastalığın Allah’ın fiili ile değil de tabiatı icabı kendi kendine bulaştığına inanan cahiliye dönemi inancını yıkarak, hastalığın bulaşmasının da Allah’ın fiili olduğunu toplum hafızasına yerleştirmekte ve O yaratmazsa mahlukâtın kendi kendine bir şey yapmaya muktedir olamayacağına işaret etmektedir. Nitekim Hz. Peygamber’in “Hastalıklı develer, sağlıklıların yanına sokulmasın”; “Cüzzamdan, aslandan kaçar gibi kaçınız” şeklindeki tavsiyeleri de onun, bulaşıcılığın olmadığı şeklinde bir kanaate sahip olmadığını göstermektedir. 

Bu hadisleri de dikkate aldığımızda, mezkûr rivayetlerle hastalığın kendiliğinden Allah’ın bilgisi haricinde bulaşması inancının reddolunduğuna; sirâyetin Allah’ın izni ve irâdesi ile gerçekleşebileceği inancının topluma kazandırılması çabasının varlığına şahit olunmaktadır.

Son söz, bu konuyu ele almama sebep olan Zemahşerî’nin şu sözü olsun: “Kötü kişi ile dostluk kurman, onun hastalığını sana bulaştırır. Hastalığın düşmanlarından ol ki, kötü kişiyi hastalığı bulaştırmaktan kurtarasın!”

 



1422 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

NAMAZ KIRAATİNDE TEKNOLOJİK CİHAZ KULLANMAK - 10/12/2020
Farz ve nafile namazlarda yazılı bir metinden, cep telefonundan, PC’den vs. okuyuşta bulunmak câiz midir? Sorusuna cevap bulunabilecek bir yazı.
NİÇİN KULLUKTA BULUNMALIYIZ? - 22/07/2020
Allahın cenneti ve cehennemi olmasa veya farz-ı muhal asiler cennete, itaatkârlar cehenneme girecek olsaydı bile, Allah ibadete layık olduğu için ibadet edebilmektir kulluk.
GENÇ KUŞAKLARI KENDİ EMEKLERİMİZLE HELÂK ETMEYELİM - 13/05/2020
Önce iman! Eyleme sevketme düşüncesi ile yaptığımız işler imansızlığa götürmesin gençlerimizi. Yanlış taktik neticede bizi, imansızlık ve inançsızlık için çaba sarfedenlerle aynı ligde top koşturuyor olmak gibi bir duruma sokabilir.
ALLAH’TAN KORKULUR MU? - 04/05/2020
Korkunç, çirkin, zararlı, şerli ve kötü olan şeyden korkulur. Türkçede kullandığımız şekliyle korkuyu bu gibi etkenler doğurur. Havfullah, haşyetullah ve takvallah korkuyla ne kadar ve nasıl ilintilidir?
İKİ ASLI, EKİNİ VE NESLİ HELAK ETMEK - 27/04/2020
Bakara 205. Âyet... Bir zihniyetin portresi..
CUMA MÜSTAKİL BİR NAMAZ MIDIR? - 20/03/2020
Eski ulemamızın bahis mevzuu yaptığı; fakat günümüzde sorgulanmadığı, gündem yapılmadığı ve dillendirilip yazılmadığı için pek bilinmeyen esaslı bir mevzuuyu ele alıp değerlendirmeyi size bıraktık.
İNSANIN İNSANA SECDE ETMESİ - 10/03/2020
Açıklanmaya ve izaha muhtaç olan bir rivayetti. Zira bu rivayet hakkında çok tartışmalar olmuş ve olmaktadır. Rivayetin senedi sahih olsa da metin tenkidi yöntemi ile anlamaya ve yorumlamaya çalıştık.
POZİTİF DÜŞÜNCE (TEFÂÜL) - 23/12/2019
Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin! Her çığlığı aleyhte sanmayın! Belki o, müjde verecek; belki de sizi uyandıracak da tehlikeden kurtaracaktır.
YABANCI BİR KADINLA MUSÂFAHA YAPMAK - 02/10/2019
Dört mezhebin, yabancı bir kadınla musafaha yapmanın hükmü hususunda söylediklerini ve hükümlerine dayanak aldıkları akli ve nakli gerekçeleri ifade etmeye çalıştım.
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi23
Bugün Toplam1664
Toplam Ziyaret4726159
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI