• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Nail ÇAM
nailcam09@hotmail.com
HELÂL VE HARÂM KILMA YETKİSİ
09/02/2019

‘Helâl veya harâm’ hükmü verilen hususlarda, teşrîde bulunanın kim olduğu önem arzetmektedir. Zirâ fıkıh müktesebâtımızdaki hükümlerin bir kısmı açık nassa dauyalı iken çoğu da içtihâda dayalıdır. Buna göre de hükümler, kat’î ve içtihâdi olarak iki kısımda mütâlaa edilebilecektir.

 

Hanefîler, lüzûmu kat’î delille sâbit olan hükme, farz; zannî delille sâbit olan hükme de vâcib dedikleri gibi yasaklanan şeyleri (mahzûr) de iki kısımda ele almışlardır. Eğer yasak, kat’î delille ise buna harâm; zannî delille ise buna da tahrîmen mekrûh demişlerdir.

 

Farz-ı kat’îyi (ilm-î farz, harâm) inkâr eden kâfir olur. Amelî ve içtihâdî farzı inkâr eden ise kâfir olmaz. 

 

Birkaç örnekle mevzûu izâh etmeye çalışalım: Hades-i ekberin (cünüplük) vukûunda ğusletmek, ilmen ve amelen farzdır. Buna kat-î farz denir. Hanefîlere göre, ğusülde ağzı ve burnu yıkamak ise kat’î olmayan içtihâdî veya amelî farzdır. Bu türün farziyyetini İnkâr eden, kâfir olmaz. Şâfiîler de aynı görüştedir. 

 

Abdestte başı meshetmek, farz-ı kat’îdir. Başın 1/4’ünü meshetmek ise içtihadî bir farzdır. Şâfiîler ise böyle demez. Onlara göre, baştan bir şeyin veya az da olsa saçın meshi yeterlidir derler.

 

Ehl-i sünnete göre, abdestte ayakları yıkamak ilmî farz değil de amelî ve içtihâdî farzdır.

(El-mevsuatu’l-fıkhıyyetu’l-muyessere, c. 1, s.1-2)

 

Hanefî mezhebine göre, balık dışındaki deniz ürünleri harâmdır. Ehlî eşek eti, aslan-kaplan-tilki gibi yırtıcı hayvanların eti de harâmdır. Oysa Şâfiî mezhebi, deniz ürünlerini; Mâlikî mezhebi de domuz dışındaki kara hayvanlarını harâm kabul etmez. 

 

Neticeleri açısından hüküm koyanın kim olduğunun önemli olduğunu beyân etme ve farkındalık oluşturma bâbında kat’î ve içtihâdî hükmü ifâde ettikten sonra diyoruz ki:

 

İslam, helâl ve harâm kılma yetkisini -Allah’ın dinindeki veya insanların dünyasındaki dereceleri ne olursa olsun- mahlûkdan almış sadece Allah’ın hakkı kılmıştır. Din adamı, kral ve sultana bu hakkı vermemiştir.

 

Bu kişilerden her kim bunu yaparsa haddi aşmış ve mahlûk için teşrîde bulunma hususunda Rabbe ait olan hakkı kullanmaya yeltenmiştir. Kim de helâl ve harâm kılma yetkisinin Allah’ın olduğunu bilmesine rağmen bu kişilerin yaptığına razı olur ve onlara tabi olursa bu kişileri Allah’ın şerîki yapmış olur.

 

Yoksa onların, dinde onlara şerîat koyan şirk koştukları mı var? Allah, buna izin vermemiştir. (Şûra, 21)

 

Yahûdî ve Hristiyanlar, harâm ve helâl kılma yetkisini rahip, haham ve ruhbanlarına vermişlerdir. Şu âyet, bunu ortaya koyar:

 

“Allah’tan başka Rahip, Haham, ruhban ve Meryem b. Mesihi Rabler edindiler.” (Tevbe, 31)

 

Müslüman olmadan önce hristiyan olan Adiyy b Hâtim, hz. peygambere gelmiş ve ya Rasulallah, onlar bunlara ibadet etmiyordu ki demiş. Hz peygamber de hayır, ediyorlardı! Onlar, helâli harâm kıldılar; harâmı da helâl kıldılar. Onlar da onlara tâbi oldular. Bu, onların onlara ibadetidir, buyurdu.

 

Başka bir rivâyette de hz. Peygamber, bu âyeti tefsir için buyurdu ki: “Onlar, onlara ibadet etmiyordu, fakat onlar bir şeyi helâl kıldığında onu helâl sayıyor; bir şeyi de harâm kıldıklarında onu da harâm sayıyorlardı.”

 

Hristiyanlar, mesih semaya yükselirken öğrencilerine istedikleri gibi helâl ve harâm kılma yetkisi vermiştir, derler. İncil’de şöyle denir: “Size, hakkı söylüyorum. Yeryüzünde kıymet takdir ettiğiniz herşey sema da kıymetli olur. Yeryüzünde helâl kıldığınız herşey, semada da helâl kılınmış olur.” (18:18)

 

Kur’ân, Allah’ın izni olmadan harâm ve helâl kılan müşriklerin ayıbından şöyle haber vermiştir: “Allah’ın sizin için indirdiği rızık hakkında ne dersiniz? Ondan bir kısmını harâm, bir kısmını helâl kılmıştınız. De ki: Allah size izin verdi mi? Yoksa Allah’a iftira mı atıyorsunuz?” (Yûnus, 59)

 

“Dilleriniz yalana alıştığından ve Allah adına yalan uydurmak için bu helâl, bu harâm demeyin! Allah adına yalan uyduranlar, iflâh olmaz”. (Nahl, 116)

 

Bu açık âyet ve hadislerden dolayı müslüman âlimler, helâl ve harâm kılmada tek hak sahibi olanın Allah olduğunu kesin bir bilgi ile ifâde etmişlerdir.

 

Âlimlerin misyonları, helâl ve harâm kılmada Allah’ın hükmünü açıklamaktan öteye geçemez. Çünkü, Kur’ânda şöyle buyurulur: “Harâm kılınan şeyler, size tafsîlatlı olarak açıklanmıştır.” (En’âm, 119)

 

Ulemânın misyonu, imâm ve müçtehid olmalarına rağmen, insanlar için câiz olan veya olmayan şeylerde dinde teşrî kılmak değildi. Onlar, fetvâ vermekten kaçıyorlardı. Helâli harâm, harâmı helâl kılarak hataya düşmek korkusundan meseleyi birbirlerine ihâle ediyorlardı. 

 

İmam Şâfiî el-Ümm’de, Ebû Hanîfe’nin arkadaşı Ebû Yusûf’tan rivayet etmiştir. Ebû Yusuf der ki: “İlim ehlinden şeyhlerimize kavuştum. Onlar, bu helâl bu harâm diye fetvâ vermeyi hoş görmüyorlardı. Sadece Allah’ın kitabında yoruma ihtiyaç bırakmayacak şekilde apaçık olarak hüküm varsa helâl veya harâm diyorlardı. İbn es-Sâib, Rabî’ b. Haysem’den bize rivâyet etti ki: Bir adama, Allah bunu helâl kıldı veya ondan razı oldu demekten sakın. Eğer böyle dersen Allah da şöyle der: Bunu helâl kılmadım ve ondan razı olmadım.  Allah, bunu harâm kıldı demekten de sakın. Eğer böyle dersen Allah da der ki: Yalan söylüyorsun, onu harâm kılmadım ve ondan nehyetmedim. Bazı arkadaşlarımız bize anlattı ki: Bir şeyde fetvâ verdiklerinde veya nehyettiklerinde derlermiş ki: Bu mekrûhtur veya bunda bir beis yoktur. Bu helâldir veya harâmdır demek, bu ifade tarzından ne kadar da azametlidir değil mi?”

 

Bu görüşler, Ebu Yusuf’un selef-i sâlihinden naklidir. Şâfiî de ondan nakletmiş ve ikrâr etmiştir.

 

Ahmed b. Hanbel’in de bir şeyden sorulduğunda böyle yaptığını görüyoruz. Der ki: “Hoş görmüyorum, hoşuma gitmiyor, sevmiyorum, güzel görmüyorum.”

 

Benzeri ifade tarzları, Ebû Hanïfe, İmam Mâlik ve diğer imamlardan da rivâyet edilmiştir. 

https://www.al-qaradawi.net/node/2256

 

Bu yazıda anlatılan görüşlere göre, netice itibari ile diyoruz ki: Helâl ve harâm kılma yetkisi Allah’a aittir. Allah dışındaki hüküm beyan edenler, bunu içtihâden yapmıştır. İkisi arasında da bağlayıcılık ve yaptırım açısından fark vardır. 



1370 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Helal Haram Kılma yetkisi     09/02/2019 18:49

Selamünaleyküm hocam. Bu yazı biraz kapalı olmuş. Sünnet dolayısıyla Hz. Peygamber devre dışı bırakılmış intibası uyandırıyor. Konuyu biraz daha açsanız.... Saygılar.
RAMAZAN CİN

Yazarın diğer yazıları

NAMAZ KIRAATİNDE TEKNOLOJİK CİHAZ KULLANMAK - 10/12/2020
Farz ve nafile namazlarda yazılı bir metinden, cep telefonundan, PC’den vs. okuyuşta bulunmak câiz midir? Sorusuna cevap bulunabilecek bir yazı.
NİÇİN KULLUKTA BULUNMALIYIZ? - 22/07/2020
Allahın cenneti ve cehennemi olmasa veya farz-ı muhal asiler cennete, itaatkârlar cehenneme girecek olsaydı bile, Allah ibadete layık olduğu için ibadet edebilmektir kulluk.
GENÇ KUŞAKLARI KENDİ EMEKLERİMİZLE HELÂK ETMEYELİM - 13/05/2020
Önce iman! Eyleme sevketme düşüncesi ile yaptığımız işler imansızlığa götürmesin gençlerimizi. Yanlış taktik neticede bizi, imansızlık ve inançsızlık için çaba sarfedenlerle aynı ligde top koşturuyor olmak gibi bir duruma sokabilir.
ALLAH’TAN KORKULUR MU? - 04/05/2020
Korkunç, çirkin, zararlı, şerli ve kötü olan şeyden korkulur. Türkçede kullandığımız şekliyle korkuyu bu gibi etkenler doğurur. Havfullah, haşyetullah ve takvallah korkuyla ne kadar ve nasıl ilintilidir?
İKİ ASLI, EKİNİ VE NESLİ HELAK ETMEK - 27/04/2020
Bakara 205. Âyet... Bir zihniyetin portresi..
CUMA MÜSTAKİL BİR NAMAZ MIDIR? - 20/03/2020
Eski ulemamızın bahis mevzuu yaptığı; fakat günümüzde sorgulanmadığı, gündem yapılmadığı ve dillendirilip yazılmadığı için pek bilinmeyen esaslı bir mevzuuyu ele alıp değerlendirmeyi size bıraktık.
İNSANIN İNSANA SECDE ETMESİ - 10/03/2020
Açıklanmaya ve izaha muhtaç olan bir rivayetti. Zira bu rivayet hakkında çok tartışmalar olmuş ve olmaktadır. Rivayetin senedi sahih olsa da metin tenkidi yöntemi ile anlamaya ve yorumlamaya çalıştık.
POZİTİF DÜŞÜNCE (TEFÂÜL) - 23/12/2019
Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin! Her çığlığı aleyhte sanmayın! Belki o, müjde verecek; belki de sizi uyandıracak da tehlikeden kurtaracaktır.
YABANCI BİR KADINLA MUSÂFAHA YAPMAK - 02/10/2019
Dört mezhebin, yabancı bir kadınla musafaha yapmanın hükmü hususunda söylediklerini ve hükümlerine dayanak aldıkları akli ve nakli gerekçeleri ifade etmeye çalıştım.
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi12
Bugün Toplam826
Toplam Ziyaret4763676
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI