• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Dr. Mehmet ÖZEL
mehmetozelli@hotmail.com
İLMİHAL OLMADAN İLİM HALLOLMAZ
25/03/2019

Önsöz: Bu yazı İlmihal bilgisinin yeterli olduğunu değil, gerekli ve bir toplumun kolektif bilincinin teminatı olduğunu savunmaktadır.

Necip Fazıl, bir dizesinde: “Bir hayata çattık ki hayata kurmuş pusu” der. Üstat seksenler sonrası teknolojik ve sanal gelişmeyi görseydi kim bilir durumu nasıl ifade ederdi. Hayatın hayata pusu kurduğu bir çağda, Nuh’un gemisini tanımak çok zor olsa gerektir. Hele İslam ümmetinin kolektif bilincinden uzak, bireysel, özgürlükçü yaklaşımlar durumu daha da karışık hale getirmekten öteye geçmeyecektir. Aslında olay basittir, topluma kolektif bilinç veren sahih bir din anlayışı, doğru bir ilmihal bilgisi toplumu birçok saldırıdan muhafaza etmek için yeterli olacaktır.

Bilinç kavramı üzerinden tezgâhlanan yaklaşımlar çoğu zaman insana parmak ısırtır türden. Örneğin Allah’ı zikretmek deyince “Allah’ın zikre ihtiyacı mı var ki?” diyen Müslüman (?) bir bilinç düzeyini anlamak imkânsızdır. Ayrıca kendi salt mantığına uymayan her şeyi mahkûm etmeyi görev sayan bir bilinç düzeyinin aslında kolektif bilinçten mahrum, liberal, hiçbir din ve geleneğe sığmayacak derecede benmerkezci (egosantrik) olduğunu söylemek, yanlış olmazsa gerektir. Bu açıdan bakıldığında toplumun kolektif bilincinin oluşması için İslam geleneğinin topluma önerisi “İlmihal” olmuştur.

Kanaatim odur ki, ancak hikmetten uzak bir bilinç düzeyi İlm-i hali küçümser

İlmihal, Gazzali’nin ilmi; avam ve havas ilmi olarak nitelemesinde de bir mantığa işaret eder. Bu mantık, ilmin bir kısmının halktan saklanması değildir. Bu mantık, halkın ilgilenmediği konuların halka zorla dikte ettirilmesine kaşı çıkmaktır. Bu mantık, Hz. Peygamber’de “İnsanlara akılları nisbetinde hitap ediniz”,  hadisnin; Mevlana’da “sizin ilminiz karşınızdakinin anlayışı kadardır” sözünün, İslam medeniyetindeki karşılığıdır. Tabii halk derken, kesinlikle anlayışı kıt bir kitle kast edilmez. Aksine kendine lazım olduğu kadarıyla dini bilgiye rağbet eden, fazlasını ulemaya bırakan, kesinlikle ukela olmayan bir anlayış düzeyi kast edilir. İslam medeniyetinde İlmihal mantığı, şekli ya da zihniyeti, ilmin tüm topluma lazım olduğu kadarıyla yansıması olmuştur. Bu açıdan ilmihal seviyesindeki bilgi büyük önem taşımaktadır.

İlmihalde varsa, yanlışlar lokal olarak değerlendirilmeli, ilmihalin tamamen dışlanmasına yol açmamalıdır. İlm-i halin hikmeti ve onun toplumun marifetine katkısı asla küçümsenmemelidir.

İslam’ın önerdiği din; ne sadece mutasavvıfların önerdiği gibi ilmi ledundur, ne Ehl-i hadis ve Selefî mantığın önerdiği gibi sünnetle bid’at arasına sıkışmış bir mantıktır, ne bilgi kaynağı belli olmayan batınî aşırılıktır, ne zahirle hükmeden tefrittir ne de modernist mantığın önerdiği rasyonel mantığa teslim olmuş silinmişliktir. İslam dini; ucu bucağı, bilgi kaynağı belli olmayan bir mantalitenin topluma dayatılmasını kabullenmez. Onun için talepleri belli, sınırları insanî olanın ötesine çıkmayan, sömürüye kapalı, kolektif bir bilinçle şekillenen din, hem toplumu sömürüden muhafaza edecek hem de ortak bir bilincin oluşmasına vesile olacaktır. Bu açıdan ilmihal önemlidir.

İlmihal mezheptir, pratiktir, bir ümmetin kolektif bilincidir, üzerinde birleşilen ortak değerdir. İlmihal; İslam medeniyetinin, imbikten süzülmüş, damıtılmış, yenmeye hazır, topluma uygun, pratik değeri olan halidir. Toplum, kolektif bilinçle dinini muhafaza eder. Bireysel bilincin kolektif bilincin üstünde tutulduğu liberal bir toplumda, anarşinin kol gezeceği, dinin bile anarşistleşeceği ehl-i ilimce malum olmalıdır.

Tüm bu öneriler, kesinlikle ilim adamlarının ilmihal seviyesinde bir ilme sahip olmaları gerektiği önerisi değildir. Aksine, bizce ilim adamlarının ilmihal seviyesinin çok üstünde olmaları gerekmektedir ki ilmihal seviyesini anlayıp takdir edebilsinler. Çünkü, ilmin ilk seviyesi veya Müslüman olmanın ilk seviyesi ilmihal bilgisine sahip olmaktır. Geçmiş âlimlerimizin “her yıl Haleb-i Sağir okumayanın namazı makbul değildir” demelerinin sırrı bu olsa gerektir. Yani bir Müslüman ibadetlerinin sıhhatinden bigâne olacak kadar asgari dini bilgiden uzak olmamalıdır. Müslüman, ibadetlerinin asgari bilgisine sahip olurken, aynı zamanda bir hassasiyeti de deklare etmiş, ümmetin bir parçası olduğunu kabul etmiştir.

Yani başta da ifade ettiğimiz gibi ilmihal olmadan ilim hallolmaz. İlmihal bilmek, ilm-i hali bilmek için önemlidir. Bunları söylerken kastımız hem İlmihal hem de ilm-i haldir.



1118 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KUR’AN’IN YAKILMASI, YERYÜZÜNDE TANRILAŞANLARIN HÜSRANI VE KÜRESEL DİRENİŞ - 03/02/2023
Kur’an’ın savunduğu hakikat ve değerler batıda onu tehdit edecek kadar dile gelmiştir ki kitleler ona dikkat kesilir ve yakar olmuştur. Yoksa mesela; Tipitaka’yı, Veda’yı, Avesta’yı, kimse yakmaz. Çünkü bunların kutsal kitap olduğu bile bilinmez.
KUL VE TAKDİR - 03/11/2020
Niyet kulluk ise, “insan kaderini yaşar” cümlesi ile “insan kaderini çizer” cümlesi arasında pek bir fark yoktur. Her ikisi de kulluğa götürür. Ama eğer niyet isyan ise; “kaderini yaşamak”, günahları Allah’a fatura etmeye sevk eder.
TARTIŞMALARIN ODAĞINDAKİ OKULLAR: İMAM-HATİP OKULLARI - 02/10/2020
İmam hatip okulları gerek (ön yargılı)dindar gerekse dine mesafeli kesimler tarafından ideolojik ve kategorik bir kadre tabi tutulmaktadırlar. Bu okulları aşan bir din eğitimi modeli önermedikçe, yapılan bu tip ithamlar ahlakî olmaz.
SÜNNET Mİ GELENEK Mİ? - 16/06/2020
Şunu da söylemeliyim ki kitap ve sünnet dinin kaynaklarıdır, gelenek ise dinin kaynağı değil, "kitap ve sünnetin nasıl yorumlamalıyız" sorusunun cevabıdır. Tenkide açık olmak kaydıyla, bu günkü sorunlarımızın çözümü için umut vaad etmektedir.
VİRÜSTEN Mİ, YOKSA KİRLERİMİZDEN Mİ ARINMALIYIZ? - 11/04/2020
Tam bu noktada, insan olarak karar vermeliyiz; kirlerimizden mi arınmalıyız, yoksa virüslerimizden mi? Bence kirlerimizden arınmazsak virüsten kesinlikle arınamayız.
KUR’AN-I ANLAMAK MÜMKÜN MÜ? - 03/08/2019
Eğer Kur’an-ı anlamaktan kasıt muradı ilahiye tekel uygulamak ya da muradı ilahiyi anlama ameliyesini yöntemsiz kılmak ise böyle bir anlama mümkün değildir ve faydalı da değildir.
SORU SORMAK SANATTIR YA DA KISSADAN HİSSE - 16/07/2019
Aynı zamanda kıssanın kendisi zaten bir hisse barındırır. Onun için sen kıssayı anlat, isteyen hissesini alır.
AHLAK EĞİTİMİ ÜZERİNE - 10/07/2019
Sonuç olarak genel geçer bir ahlaki sisteme sahip olmadığımız gibi, eskileri bir kenara atmayı aydınlanmacılık kabul eden hastalıklı bir zihinle de karşı karşıyayız.
HANGİ NİMET DAHA BÜYÜK? - 21/05/2019
“En büyük nimet hangisi?” derlerse, “bana küçüğünü söyle ki ben de büyüğünü söyleyeyim” demelisin.
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam177
Toplam Ziyaret4766499
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI