• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Abdurrahman AKBAŞ
a.akbas25@hotmail.com
BEKLENTİLER KARŞISINDA DİN ADAMI-2
03/10/2016

Din adamlarının toplum tarafından aşırı yüceltilmelerinin arkasında yatan gerçeklerden birisi de, insanların dini bilgi bakımından kendilerini yetersiz görmeleridir. İnsanlar, bilmedikleri ve mahiyeti itibariyle de merak uyandıran bir konuda kendilerine bilgiler sunan kimselere karşı hayranlık duyarlar.


İnsanların hocalarına/liderlerine bu bağlamda hayranlık duymaları normaldir. Ancak durum, hayranlıktan öteye geçip de taassuba (fanatizme, bağnazlığa) varınca problem o zaman başlıyor. Bakış açısı küçüldükçe görülenler büyüyor. İnsan diz çökmeye dursun, o zaman emsallerini bile erişilmez görmeye başlıyor.

 

 

Böyle bir bakış açısına sahip kimselerin sayılarındaki artış, beklenti problemini de toplumsallaştırıyor. Kendisi gibi düşünenlerin çokluğundan cesaret alan insanlar, kolektif beklentileri ekseninde muazzam birliktelikler oluşturabiliyor. Güçlü bir manevi bağla oluşturdukları bu birliktelikler, din adamları üzerinde kolektif baskı unsurlarına dönüşebiliyor.

 

 

Böyle bir sosyal baskı ve bu baskının cazibesi karşısında insaniyetlerini ihmal eden bazı din adamları, kendilerini toplumdan soyutlamayı, olağanüstü/tılsımlı davranış ve anlayışlara teslim olmayı dinin bir parçası olarak görmeye ve göstermeye başlıyor. Bu sözde din adamı, sun’î tahtını çevreleyenlerin beklentilerini karşılamaya yönelik “nabza göre şerbet” vermeye devam ediyor. Çoğu kez riya ve kibir dolu insanüstü(!) halleriyle, zaten beklenti içerisinde olan insanları kolayca etkileyebiliyor.


Çevresindekilerden aldığı cesaretle insanüstülüğe bürünen bu kişiler;  tılsımlı/olağanüstü haller sergileme, gaipten haberler verme ve mehdiliğini hatta peygamberliğini ilan etme gibi beşerin kudretini aşan işlere cüret edebiliyor. Aslında dillere pelesenk olmuş “şeyh uçmaz ama müritleri uçurur” sözü tam da bu durumu anlatmaktadır.


Dinin hükümlerinden bîhaber olan insanlar da kolaylıkla bu ağa düşebiliyor. Din adamının din hakkındaki yorumlarını hüküm olarak kabul eden nice insanlar, tam bir taassupla ona bağlanabiliyor. Birçoğu, şişirerek insanlıktan çıkardıkları o kişilerin gölgelerinde izan ve iradelerini kaybetmekten kurtulamıyor.[1]

 

 

İnsanlar, artık hatasız ve günahsız olarak gördükleri bu kimselerin (din dışı bile olsa) her halini keramete tevil ederek onları daha da insanüstü hallere teşvik edebiliyor. Din adamı da, toplumun olağanüstülük beklentisini besleyerek git gide hem kendisinin hem de takipçilerinin İslamiyet’ten ve insaniyetten uzaklaşmasına sebep olabiliyor.

 

 

Bütün bunlar, tabiiyetteki ölçüsüzlüğün neticesidir. Bu konudaki yegâne ölçü ise Kur’an ve Sünnettir. Bakışımızı Hz. Peygambere çevirdiğimiz zaman göreceğiz ki; Kur’an’ın yaşayan hali Hz. Muhammed (sav), bir insandı ve son nefesine kadar insan olarak yaşadı. İnsanlığıyla bütün insanlara örnek oldu ve hayatını insan olarak tamamladı. Aramızdan ayrılırken de bize (emanet olarak) iki miyar (ölçü) bıraktı. Karşılaşacağımız her şeyi, bu ikisiyle ölçmemiz için. Bunlardan biri, bizzat hidayet kaynağı olan Kur’an-ı Kerim, diğeri ise yolların en güzeli olan Hz. Muhammed’in (sav) yolu.

 

 

Hal böyleyken insanüstü bir kurtarıcı beklemenin İslamî bir tarafından bahsedilebilir mi? Yahut böyle bir iddiayla ortaya çıkanların konumunu Kur’an ve Sünnete göre tayin etmek gerekmez mi? Ya da herhangi birinin insanüstü hallerinden bahsedenleri Kur’an ve Sünnetin ışığıyla teşhir etmek gerekmez mi?

 

İnsan olmanın değerini bilerek hep insan kalma duasıyla...


[1] Müşahhas örnek için bkz: Tevbe, 9/31.



2240 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KADİR GECESİ BİR BAŞLANGIÇTIR - 08/05/2021
Kadir Gecesi Bir Başlangıçtır
NAMAZIN RUHU: ALLAH'I ANMAK - 25/05/2020
Namazla alakalı üzerinde önemle durulan husus, şeklinden ziyade anlam ve ruhuyla alakalıdır. Bu bağlamda namazın, insanın bireysel ve sosyal hayatındaki potansiyel etkisine ve anlamına işaret eden ayetler üzerinde tefekkür etmek elzemdir.
NAMAZ BİR LÜTUFTUR - 21/05/2020
İslam’da ibadet denince akla ilk gelen, dış görünüşü itibariyle bir takım şekil, zikir ve kıraatten ibaret fakat gerçek mahiyeti, Yaratıcı kudret karşısında derin bir huşu ve içten bir münacat olan namaz ibadetidir.
İLETİŞİM ÇAĞINDA BİLGİNİN YÖNETİMİ: DİJİTAL YAYINCILIK - 23/02/2020
Genç kuşakların ve özellikle ilk oyuncakları elektronik cihazlar olan günümüz çocuklarının hayat tasavvurları, istikametleri ve istikballeri, onların ellerinden düşürmedikleri akıllı cihazlarında yer alabilenler tarafından belirlenecektir..
İNSAN, ŞEYLERİN NESİ OLUR? - 04/01/2020
“İnsan nedir?” sorusuna dair en temel yargının, “İnsan şeydir.” önermesi olduğunu düşünüyorum. Bu önerme, her ne kadar ağyârını mâni olmasa da efrâdını câmi bir tanımdır. Zira insan, ontolojik bakımdan bir “şey”dir.
ERDEMLİ HAYATIN SACAYAĞI ÜÇ ORGAN - 21/09/2019
İnsan bedeninde hayatî öneme sahip üç organ var ki bunlar, onun sadece yaşamasını değil, hayatının kalitesini de tayin eder. Birbirleriyle sıkı etkileşim içinde olan bu organlar, ancak birlikte sıhhatli olursa insanın sağlık ve izzetine vesile olur
EN BÜYÜK GÜVENCE - 19/06/2019
Çocukluğumuzun güvencesi insanlar vardı hayatımızda. Şimdi büyüdük ve güvencesi olduk çocuklarımızın. Ne var ki büyüse de bir güvence arıyor insan. Hem güven kadar neye ihtiyaç duyurulur ki?
KELİMELER ELE VERİR - 13/06/2019
Herhangi bir meramı anlatmak için kullanılan kelimelerin, muhatabı bilinçaltı gerçeklere ulaştıracak kodlar barındırdığı üzerinde bir tedebbür denemesi... Kelimelerimiz, kimliğimizdir.
ÇOCUKLARIMI NASIL TERBİYE ETMELİYİM? - 08/06/2019
Çocuk terbiyesi, günümüzde her ne kadar eğitim-öğretim (talim-terbiye) misyonuyla okullara (öğretmenlere) yüklenmiş gibi görünse de bu iş aslen ebeveynin görevidir. İşte "Ne olmalıyım?" sorusuna İslamî perspektiften birkaç cevap:
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi17
Bugün Toplam1495
Toplam Ziyaret4770623
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI