• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Abdurrahman AKBAŞ
a.akbas25@hotmail.com
NAMAZ NEDEN BEŞ VAKİT?
27/09/2017

"Namaz borcu olan, onları kaza etmeden (kılmadan) nafile namaz kılabilir mi, kılamaz mı?"

Düşündürücü bir soru...

Kılabilir diyen de var, kılamaz diyen de. Fakat bunlar arasında "namaz borç mudur?" diyene rastlamadım. 

Onu da ben diyeyim: Namaz bir borç mudur? 

Ne aldık da onun yerine ödüyoruz? Neyin karşılığıdır namaz? Sahip olduğumuz hangi nimetin eş değeridir? Yediklerimizin mi, içtiklerimizin mi? Midemizin mi, böbreğimizin mi? Gözümüzün mü, kulağımızın mı? Ciğerimizin mi, beynimizin mi? 

Borç zannettiğimiz namaz, bizi hayata tutunduran soluğumuzun tek seferinin karşılığı eder mi? Namaz kılarak bir kez göz kırpmamızın karşılığını ödemiş olur muyuz? (Ki, bunu yapamasaydık kuruluktan yanacak gözlerimizin acısını dindirmek için neleri feda etmek isterdik kim bilir?) Yahut günde ortalama 100 bin kez atarak bedenimizin kılcallarına kadar tonlarca kan pompalayan (bunun farkında bile değiliz) küçücük kalbimizin karşılığı mıdır namaz? 

Değilse neyin borcudur namaz?

"Allah'a olan kulluk borcu" diyenleri duyar gibiyim.

Sahi "Allah'a kul olmak", O'na ödenmesi gereken insanî bir borç mudur? Bu ödemeye ihtiyacı mı var? Haşa! Allah Sameddir. Hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır. Her şeyin O'na muhtaç olduğu aşikâr.

Yoksa "kulluk" insanlar için temel bir ihtiyaç mıdır? Evet. Çünkü namazla ilgili ayetler, bunun böyle olduğunu gösteriyor.

"Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkor. Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı biliyor." (Ankebût, 45)

Namaz bir anma, hatırlama ve hatırlatmadır.

İnsan, özünde onurlu, izzetli ve iffetli bir varlıktır. Fıtrî kıvamı güzeldir. Fakat yine fıtraten zayıf ve noksan bir varlıktır. Bu yüzden sığınmaya, korunmaya ve kollanmaya ihtiyaç duyar. Kul olmaya muhtaçtır.

İnsan, bu ihtiyacını mutlaka gidermek ister. Sığınak, dayanak arar. Ancak çoğu defa yanılır. Yanlışa yönelir. Yaratanı unutur ve yaratılana kul olur. Oysa yaratılıştan getirdiği onurunu, şerefini, izzetini ve iffetini muhafaza etmenin yolu, yalnız O'na kul olmaktan geçer. Çünkü insan, yalnız O'na kul olduğunda her şeyin efendisi olur. O'na kul olamayan, herhangi bir şeyin kölesi olmaktan koruyamaz kendini... Malın, mülkün, makamın, mevkinin, şanın, şöhretin, servetin ve şehvetin kölesi olur. Bazen kendisinin (hevasının) bile kulu-kölesi olur bilmeden..

"Hafıza-i beşer, nisyanla malüldür" der eskiler. Unutkandır insan. Bir eksikliktir bu. Unutmak, bir yönüyle nimettir de... Mesela insan, acılarını unutur ki hayat, ancak böyle devam edebilir. En acı anında dondurulsaydı zaman, kim çekerdi bunun yükünü?!

Fakat insan, bu tabiatıyla, unutmaması gereken şeyleri de unutur. Bir hatırlatan olmazsa. Unutur, unutulur. Sözünü, kendini, var oluş gayesini ve hatta var edeni unutur insan. Günde 5 defa hatırlatan olmasa...

İşte tam da budur namaz. Muvakkaten hatırlatma, hatırlama... Kim olduğunu hatırlatır insana. Kime ram olduğunu ve NİÇİN VAR OLDUĞUNU... 

Daha gün doğmadan başlar, sabah namazıyla bu hatırlatma. Unutacak kadar vakit geçmez ki öğlen namazı çıkar karşısına insanın ve yeniden hatırlatır. Tam dünya aldatıcılığına kanacakken ikindi namazı tutar elinden. Gün kararsa da ruh kararmaz.. Akşam namazının segah nağmeli daveti aydınlatır her yeri. Ahdini ve misakını yenileyerek tamamlar gününü, yatsı namazıyla... Unutmaz, unutamaz insan, kim olduğunu...

Ne güzel bir anmadır, namaz!

Abdestiyle maddî-manevî kirlerden arınmayı hatırlatır insana, günde beş defa.. İftitah tekbiri ile en büyük olanın Allah olduğunu hatırlatır yeniden. Onurunu, yalnız O'nun önünde el pençe divan durarak koruyacağını fısıldar, kıyam.. Kıraat-i Kur'an ile hâlini O'na arzeder, O'nun sözleriyle O'nunla konuşur insan. Ondan başkasının önünde eğilmeyeceğini ilan eder rükû ile. Ruhunu kuşatan enaniyet ve kibir hastalıklarının ilacını secdelerde bulur insan. Kade ile tahiyyata erişir. Huzuru hisseder. Sükûnet limanına "yalnız O'na kullukla" varılacağını en güçlü şekilde hissettirir namaz... "Çünkü kalpler ancak O'nu anarak huzur bulur." ( Ra 'd, 28)

Nanazın her rekatında okunan Fatiha, daha ilk ayetiyle, her hayırlı işin "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla" başladığını bildirir.

"Hamd'in, Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm ve hesap gününün (ahiret gününün) mâliki olan Allah’a mahsus" olduğunu ilan eder.

"Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz." ayetiyle, Allah'a olandan başka bütün kullukları reddetmeyi öğretir. 

"Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil." ayetiyle sıtat-ı müstekîm üzre kalmayı taahhüt ettirir insana.

Ey nefs! Bil ki, namaz, ödenilmesi gereken bir borç değil; edinilmesi gereken bir ihtiyaçtır. 

Namaz, O'nun bizi unutmadığını unutmamaktır. Günde 5 vakit huzuruna kabul edenin zâtını hamd ile tesbih ederiz. Bu yönüyle namaz ne büyük bir ihsandır!

Benim anladığım bu.. En doğrusunu bilendir O..

"Her kim namazını unutursa, onu hatırladığı zaman hemen kılsın. Çünkü, Allah: "Beni anman için namaz kıl"(Tâhâ, 14) buyurdu" (Müslim)

“Rabbim! Beni namaza devam eden bir kimse eyle. Soyumdan da böyle kimseler yarat. Rabbimiz! Duamı kabul eyle.” ( İbrahim, 40)

Âmin 



3879 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KADİR GECESİ BİR BAŞLANGIÇTIR - 08/05/2021
Kadir Gecesi Bir Başlangıçtır
NAMAZIN RUHU: ALLAH'I ANMAK - 25/05/2020
Namazla alakalı üzerinde önemle durulan husus, şeklinden ziyade anlam ve ruhuyla alakalıdır. Bu bağlamda namazın, insanın bireysel ve sosyal hayatındaki potansiyel etkisine ve anlamına işaret eden ayetler üzerinde tefekkür etmek elzemdir.
NAMAZ BİR LÜTUFTUR - 21/05/2020
İslam’da ibadet denince akla ilk gelen, dış görünüşü itibariyle bir takım şekil, zikir ve kıraatten ibaret fakat gerçek mahiyeti, Yaratıcı kudret karşısında derin bir huşu ve içten bir münacat olan namaz ibadetidir.
İLETİŞİM ÇAĞINDA BİLGİNİN YÖNETİMİ: DİJİTAL YAYINCILIK - 23/02/2020
Genç kuşakların ve özellikle ilk oyuncakları elektronik cihazlar olan günümüz çocuklarının hayat tasavvurları, istikametleri ve istikballeri, onların ellerinden düşürmedikleri akıllı cihazlarında yer alabilenler tarafından belirlenecektir..
İNSAN, ŞEYLERİN NESİ OLUR? - 04/01/2020
“İnsan nedir?” sorusuna dair en temel yargının, “İnsan şeydir.” önermesi olduğunu düşünüyorum. Bu önerme, her ne kadar ağyârını mâni olmasa da efrâdını câmi bir tanımdır. Zira insan, ontolojik bakımdan bir “şey”dir.
ERDEMLİ HAYATIN SACAYAĞI ÜÇ ORGAN - 21/09/2019
İnsan bedeninde hayatî öneme sahip üç organ var ki bunlar, onun sadece yaşamasını değil, hayatının kalitesini de tayin eder. Birbirleriyle sıkı etkileşim içinde olan bu organlar, ancak birlikte sıhhatli olursa insanın sağlık ve izzetine vesile olur
EN BÜYÜK GÜVENCE - 19/06/2019
Çocukluğumuzun güvencesi insanlar vardı hayatımızda. Şimdi büyüdük ve güvencesi olduk çocuklarımızın. Ne var ki büyüse de bir güvence arıyor insan. Hem güven kadar neye ihtiyaç duyurulur ki?
KELİMELER ELE VERİR - 13/06/2019
Herhangi bir meramı anlatmak için kullanılan kelimelerin, muhatabı bilinçaltı gerçeklere ulaştıracak kodlar barındırdığı üzerinde bir tedebbür denemesi... Kelimelerimiz, kimliğimizdir.
ÇOCUKLARIMI NASIL TERBİYE ETMELİYİM? - 08/06/2019
Çocuk terbiyesi, günümüzde her ne kadar eğitim-öğretim (talim-terbiye) misyonuyla okullara (öğretmenlere) yüklenmiş gibi görünse de bu iş aslen ebeveynin görevidir. İşte "Ne olmalıyım?" sorusuna İslamî perspektiften birkaç cevap:
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi11
Bugün Toplam2319
Toplam Ziyaret4762280
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI