Kuran, insan mutluluğunu esas alan ilahi bir hitap, Allah-insan ilişkisini belirleyen önemli bir rehberdir. İnsan, fıtrat çizgisinde sabitkadem kalabilmesini Kuran'ın rehberliğine borçludur. Dünya hayatındaki yürüyüş maalesef risk bandında sürmektedir. Hayat sadece görüp gözlemleyebildiklerimizden ibaret değildir. Çevremiz görünen görünmeyen düşmanlarla çevrilidir. Düşmanın en büyüğü de şeytandır. Ne var ki hepten korunaksız da değiliz. Korkuya mahal yoktur. Korunmak pekala mümkündür.

Kendisine önemli sorumluluklar yüklenen insan en güzel şekilde yaratılmıştır. Sorumluluklarını yerine getirecek bir yapıda donatılmıştır. Kendisi dışında yaratılanlar ise insanın emrine verilmiştir. Diğer varlıklar karşısında elde ettiği üstünlük aklı, iradesi ve vicdanı sayesindedir. Ayrıca bilgiyi üretme yeteneği, hem iyilik hem de kötülük yapabilme kabiliyeti onu diğer varlıklardan farklı kılan özelliklerdendir. Zaten bu özellikleri sebebiyle fiillerinden sorumlu olan tek varlık insandır.

Bu kadar üstün vasıflarla donatılmış olmasının başlıca iki sebebi vardır. Bunlardan biri Allaha kulluk yapabilmesidir. Kendine, çevreye ve Allaha karşı sorumlu davranması kulluğun gereğidir. Bununla da dünyanın sonraki nesiller için daha faydalı olacak şekilde inşa edilmesi, dünya ve ahiret tasavvurunu sahih bir zemine oturtarak huzurun yakalanması hedeflenmektedir. Bir diğeri ise; insanın bu kadar üstün yaratılması, düşmanlarıyla özellikle baş düşmanı şeytanla mücadelesinde başarılı olmasıdır.

Öte yandan İnsan Allah karşısında aciz ve zayıf bir varlıktır. Karşısına çıkan engellere direnmek yerine sabırsızlık göstermesi onun zayıf yaratılmış olmasının önemli göstergelerindendir. İnsanın zayıflığı, nefsinin ayartıları ve şeytanın hileleri karşısında sıkıntıya, birtakım hastalıklar karşısında acze düşmesini kaçınılmaz kılmaktadır.

İnsan ömrünün sayılı ve gücünün de sınırlı olması kendi kendine yeterli olamayacağını gösterir. Ebedi ve sınırsız olana daima ihtiyaç duyması işte bundandır. Sahip olduğu her bir şeyi ona yani Allaha borçludur. Allah hiçbir şeye ihtiyaç duymayandır. O olmadan insan kendi varlığını sürdürme imkânına bile sahip değildir.

Düşmanlarına karşı yürüttüğü mücadelede de Allahın yardımı olmazsa olmazdır. Bu kadim mücadelede insan kendi haline bırakılmış olsaydı başarılı olması mümkün olmazdı. Ne var ki Allah insanı başıboş bırakmamış onu daima vahiyle peygamberle desteklemiştir. İnsan bu destek sayesinde şeytanla olan mücadelesinde başarılı olma imkânını elde etmiştir.

Hz. Peygambere indirilen Kuran, hidayet rehberi ve insanın önünü aydınlatıcı vasıflarıyla öne çıkmaktadır. Kuranın bu rehberliği şeytanla olan mücadelede insanın önünü aydınlatır. Aksi halde şeytanla mücadele başarı ile sonuçlanamaz.