• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Kandil Geceleri ve Üç Aylar

KANDİL GECELERİ VE ÜÇ AYLAR

  

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَلْتَنظُرْنَفْسٌ مَّا قَدَّمَتْ لِغَدٍ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ:

 

     “Ey inananlar! Allah’tan sakının; herkes yarına ne hazırladığına baksın; Allah’tan sakının, çünkü Allah işlediklerinizden haberdardır.”    (HAŞR SURESİ – 18. AYET)

 

     Yüce Allah’ın en güzel surette yarattığı insanoğlu, bu dünyaya imtihan maksadıyla gönderilmiş ve kesinlikle başıboş bırakılmamıştır. Bu dünya hayatı ise sayılı günlerden ibaret olup, sonsuz olan bir Ahiret hayatı vardır. Ahiret hayatı daha iyi ve daha kalıcıdır. Gerçek hayat, Ahiret hayatıdır. Bu dünya hayatı gelip geçicidir, oyun ve eğlenceden ibarettir. Bu dünyada her şeyin sonu olduğu gibi, dünyanın da sonu vardır ve kıyamet ansızın kopacaktır. Kıyametin mutlaka geleceğinin bilgisi Kur’an-ı Kerim’de pek çok yerde zikredilmiştir. Ancak hiçbir kimse, onun ne zaman kopacağını bilemeyecektir. Hal böyleyken, sonsuz olan ve geleceğinde şüphe olmayan kıyamet sonrası hayat için hazırlık yapmak ve oraya donanımlı gitmek, aklı başında her insanın en büyük sorumluluğudur. Yaratanımız bizleri, kıyametin ne zaman kopacağı ve onunla ilgili alametlerin neler olduğu konusundan ziyade, oraya yapacağımız hazırlıklara yönlendirmekte ve şöyle demektedir:

 

فَقَدْ جَاء أَشْرَاطُهَا فَأَنَّى لَهُمْ إِذَا جَاءتْهُمْ ذِكْرَاهُمْ:

 

      “O bir kez başlarına geldikten sonra, geçmiş günahlarını hatırlayıp pişman olmalarının onlara ne faydası olacak ?”  (MUHAMMED SURESİ – 18. AYET)

     Mübarek üç aylara girmiş bulunuyoruz. Önümüzde birbirinden değerli kandil geceleri bulunmaktadır. İşte bu gün ve gecelerde insanoğlu, hayatının bir muhasebesini yapabilmeli ve yukarıda özetlediğimiz Kur’an ayetleri ışığında yeniden kendisini sorgulamalıdır. Zira kendisini eleştirmeyen, hatalarını düzeltmeye gayret göstermeyen bir insanın mükemmele ulaşmasını beklemek, abesle iştigaldir. Elmas yontularak, insan hata yaparak ve yaptığı yanlışlardan ders çıkartarak mükemmelleşir. Şu unutulmamalıdır ki, hiçbir şey yerinde durmuyor, her şey her an hareket ediyor, değişiyor. İnsan bir nehirde iki defa yıkanmıyor. Çünkü su aynı su değil, önceki su akıp gitti. İnsanın vücudu da aynı vücut değil, zira biraz daha yaşlandı. Kısacası, her geçen gün ölüme biraz daha yaklaşıyoruz. Kur’an, bu manayı teyit etmekte ve şöyle demektedir.

 

وَتَزَوَّدُواْ فَإِنَّ خَيْرَ الزَّادِ التَّقْوَى:

 

     “(Ey müminler! Ahiret için) azık edinin. Bilin ki, azığın en hayırlısı takvadır.”  (BAKARA SURESİ – 197. AYET)

     Takva ise “Allah'a karşı sorumluluk bilincine sahip olmak ve o bilince göre hareket etmek”, manalarına gelmektedir. Yüce kitabımızın bu tavsiyesine uymaya bugün çok daha fazla ihtiyacımız olduğu ise izahtan varestedir. Çünkü can kandilini ecel rüzgârının söndürmesi için belirlenmiş süre azalmaktadır. Bu süreyi değerlendirmek noktasında bize tanınan fırsatları gerektiği gibi kullanabilmek ise, çok büyük önem arz etmektedir... İşte bu mübarek aylar ve kandil geceleri bizlere, temiz bir sayfa açmak hususunda yeni imkânlar sunabilir, yeni bir başlangıç yapabiliriz. Bunun için kararını verip, eyleme geçecek olan ise, bizden başkası olamaz. Çünkü biz, kendimizi ve yaptıklarımızı çok daha iyi biliriz. Tercih hakkı kendisine bırakılan ve özgürce hareketlerini seçen bir insanın, iradesini, selim aklın ölçüleri içerisinde kullanması ve doğru kararlar alması kendi faydasınadır. Çünkü insanın yaptığı iyilikler lehine, kötülükler ise aleyhine delil olarak kaydedilmektedir. Allah (c.c.) asla kullarına haksızlık yapmamaktadır. İnsanların çoğu kendi elleriyle kendilerine yazık etmektedirler.

     Kısaca ifade etmek gerekirse, bizlere altın tepsiler içerisinde sunulan bu fırsatları gereği şekilde değerlendirebilmek için, keyfi duygulardan, ihtiraslardan, bencillikten, küstahça böbürlenmekten, kuruntulardan ve ön yargılardan sıyrılarak, kendimizi, Yüce dinimiz İslâm’ın ana kaynağı Kur’an ve O’nu açıklayan Sahih Sünnet’inin manevî iklimine bırakmalıyız. Gerçek kurtuluş bu iki kaynaktadır. Örneğimiz Hz. Muhammed Mustafa (SAV)’dır. Kur'an-ı Kerim'in ifadesiyle:

وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ:

 

     “O’na itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.”  (MÜCADELE SURESİ – 13. AYET)

 

قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ:قُلْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ فإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ الْكَافِرِينَ:

 

     “Allah’ı sevdiğini iddia eden, O’nun rızasına kavuşmayı uman ve cenneti arzulayan kimsenin yapması gereken, Hz. Muhammed (SAV)’e ittibadır.”  (ALİ-İMRAN SURESİ – 31/32. AYETLER)

     Etrafında gördüğü olumsuzluklardan ve çirkin fiillerden şikâyet eden herkesin öncelikli ve en önemli görevi kendisini düzelterek işe başlamak olmalıdır. Başkalarının ayıplarından ziyade kendi yanlışlarını arayıp bulmalıdır. Hz. Ömer'in (RA)’ın: “Bir toplumu düzeltmek istiyorsanız, önce kendinizden başlayın!” sözünü insan, hiçbir zaman aklından çıkarmamalıdır. Düşünen, sorgulayan ve ibret alan insanlara, bu altın fırsatların bir değişim ve dönüşüm imkânı sağlayacağı inancındayım. Bu duygularla, Yüce Allah'tan, her insana artı ve eksilerini değerlendirebilme, geleceği doğru algılayabilme ve güzel kararlar verebilme yeteneği olan aklını kullanma hususunda yardım etmesini niyaz ediyorum. Bir ayet-i kerime mealiyle, sohbetimize son verelim:

 

وَأَن لَّيْسَ لِلْإِنسَانِ إِلَّا مَا سَعَى:وَأَنَّ سَعْيَهُ سَوْفَ يُرَى:ثُمَّ يُجْزَاهُ الْجَزَاء الْأَوْفَى:

 

     “İnsana uğrunda çaba gösterdiği dışında bir şey verilmeyecektir. Ve zamanı geldiğinde kendisine çabasının gerçek anlamı gösterilecek ve sonra ona tam karşılığı mutlaka verilecektir.”   (NECM SURESİ – 39/41. AYETLER)

 

KAYNAK : DİYANET AYLIK DERGİ

Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi14
Bugün Toplam401
Toplam Ziyaret4724896
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI