• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Dua, Önemi ve Adabı

DUA, ÖNEMİ VE ADABI[1]

 

I-KONUNUN PLANI

A- Dua  Kavramı

B- İslam’da Duanın Önemi

            1-Kur’an-ı Kerimde Dua

            2-Hadis-i Şeriflerde Dua

C- Dua bir İbadettir

            1-Dua Allah’a Yakın Olmaktır

            2-Dua Kötülüklerden Uzaklaşmadır

D- Duanın İnsan Psikolojisine Etkileri

            1-Zorluklarla Mücadelede Dua

            2-Dua İnsanı Hayata Bağlar

            3-Mutlu ve Sevinçli Günlerde Dua

            4-Dua ile Acılar Hafifler

            5-Allah Duaları Kabul Eder

E- Dua Adabı-Yeri ve Zamanı

 

II-KONUNUN AÇILIMI VE İŞLENİŞİ

Konuya dua kavramı hakkında bilgi verilerek başlanır. İlgili ayet ve hadisler ışığında konuya giriş yapılır. Duanın dini açıdan önemi, kişiye verdiği şuur ve güven hissi vurgulanır. Duanın fert ve toplum açısından önemine değinilerek, ayet ve hadislerle konunun açılımı yapılır. Duanın tembellik ve uyuşukluk değil, kişinin önce kendi üzerine düşeni yerine getirmesi ve sonra sonucu Allah’a havale etmesi olduğuna değinilir.

 

III-KONUNUN ÖZET SUNUMU

Dua, çağırmak, yakarmak, istemek anlamlarına gelir. Duanın ana hedefi, insanın durumunu Allah’a arz etmesi, O’na niyazda bulunması olduğuna göre Allah ile kul arasında bir diyalog anlamı taşır.

Dua deyince, sadece dille yapılan duâ anlaşılmamalıdır. Bir de fiilî dua vardır. Mü'min kişi arzularını Rabbinden diliyle taleb ettiği gibi fiilen de teşebbüs edecektir. Dili ile taleb ettiği şeyin gerçekleşmesi için aklın gösterdiği sebeplere başvuracaktır. Nitekim, hastalıklardan kurtulmak için Allah'a dua etmemiz meşru olmakla birlikte, ilaç almamız, maddî olarak tedavi yollarına başvurmamız Rasülullah (s.a.v) tarafından tavsiye edilmiştir. Kezâ helâl rızık taleb edilmesini, rızkın bol olması için Allah'a dua edilmesini tavsiye eden, dualarında bunlara yer vererek fiilen örnek olan Hz. Peygamber (s.a.v) rızkın meşru yollarını da göstermiş; ziraat, ticaret ve san'atla meşgul olmayı, bunların helâl  rızkın kapıları olduğunu söylemiştir.

Öyle ise duanın ibâdet yönünden başka, dünyevî ve şahsî hayatımızı ilgilendiren ayrı bir yönü daha vardır: Dua etmek suretiyle arzularımızı, ihtiyaçlarımızı, bir başka ifade ile gerçekleştirilmesi gereken hedefleri ifadeye döküyor, şuur haline getiriyoruz. Yapılacak işleri bir bakıma gündeme getiriyor, plana programa alıyoruz. Rabbimizden dilimizle, sözlü olarak istediğimiz şeylerin gerçekleşmesi için gerekli sebeplere başvurarak, imkânlarımızı, kapasitemizi kuvveden fiile geçiriyoruz. Sözgelimi, Allah'tan buğday isteyen çiftçi, sabanla rahmet kapısını çalmalı, diğer gerekleri olan gübreleme, sulama, koruma gibi sebeplere de başvurulmalıdır. Nitekim Kur'ân-ı Kerim ‘de "Kişiye sâdece çalıştığı vardır"[2] buyrulmuştur.

Bu durumda, dua kabul edilsin edilmesin bir ibadet olmaktadır. Çünkü dua ile kişi, ihtiyacını teminde aczini idrak etmiş, bunu ancak her şeye kâdir olan Rabbinin te'min edeceğinin şuuruna ermiş ve bu sebeple O'na iltica etmiş olmaktadır. Esâsen ibâdet de bundan başka bir şey değildir. Dua ile taleb edilen şey, mâsiyet olmamalı, yani günah olan, Allah'a isyana götürecek olan bir şey olmamalıdır. Çünkü, insan hissî olduğu için bazan aleyhine olan veya uzun vadede aleyhine tecellî edecek olan bir takım şeyleri isteyebilir.

 

IV-KONU İŞLENİRKEN BAŞVURULABİLECEK BAZI AYETLER

 

وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُواْ لِي وَلْيُؤْمِنُواْ بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ

Kullarım, beni senden sorarlarsa, (bilsinler ki), gerçekten ben (onlara çok) yakınım. Bana dua edince, dua edenin duasına cevap veririm. O halde, doğru yolu bulmaları için benim davetime uysunlar, bana iman etsinler.[3]

وِمِنْهُم مَّن يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ

 

Onlardan, “Rabbimiz! Bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik ver ve bizi ateş azabından koru” diyenler de vardır.[4]

 

رَّبَّنَا إِنَّنَا سَمِعْنَا مُنَادِياً يُنَادِي لِلإِيمَانِ أَنْ آمِنُواْ بِرَبِّكُمْ فَآمَنَّا رَبَّنَا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَكَفِّرْ عَنَّا سَيِّئَاتِنَا وَتَوَفَّنَا مَعَ الأبْرَارِ

 

“Rabbimiz! Biz, ‘Rabbinize iman edin’ diye imana çağıran bir davetçi işittik, hemen iman ettik. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla. Kötülüklerimizi ört. Canımızı iyilerle beraber al.”[5]

 

Konu ile ilgili faydalanılabilecek diğer bazı ayetler: Bakara, 2/186; Nisa, 4/32, 117, 134; Araf, 7/29, 55, 180; Yusuf, 12/86; Mü’min, 40/60, Bakara, 2/200; Yunus, 10/12, 22, 106; İsra, 17/11; Mü’minûn, 23/99, 100, 106, 107; Kasas, 28/88 Fussilet, 41/51 Âl-i İmran, 3/28 Mü’min, 40/60; Bakara, 2/186 Bakara, 2/152 Âl-i İmran, 3/17 Nisa,4/32 , En’am 6/63-64, A’raf 7/55-56,180,  Yunus 10/22, Fatiha 1/6-7, Bakara 2/ 126-129, 200-201, 250, 285-286

 

IV-KONU İŞLENİRKEN BAŞVURULABİLECEK BAZI HADİSLER

 

قِيلَ يَا رسولَ اللّهِ : أىُّ الدُّعَاءِ أسْمَعُ؟ قالَ: جَوْفَ اللَّيْلِ اﻻخِرَ، وَدُبُرَ الصَّلَوَاتِ المَكْتُوبَاتِ

"Denildi ki: "Ey Allah'ın Resûlü! En ziyade dinlenmeye (ve kabule) mazhar olan dua hangisidir?"

"Gecenin sonunda yapılan dua ile farz namazların ardından yapılan dualardır!" diye cevap verdi."[6]

قال رسولُ اللّهِ ﺼﻠﻌﻡ: مَنْ فُتِحَ لَهُ بَابُ الدُّعَاءِ فُتِحَتْ لَهُ أبْوَابُ الرَّحْمَةِ، وَمَا سُئِلَ اللّهُ تَعالى شَيْئاً أحَبَّ إلَيْهِ مِنْ أنْ يُسْألَ الْعَافِيَةَ، وَإنَّ الدُّعَاءَ يَنْفَعُ مِمَّا نَزَلَ، وَمِمَّا لَمْ يَنْزِلْ، وََﻻ يَرُدُّ الْقَضَاءَ إَّﻻ الدُّعَاءُ فَعَلَيْكُمْ بِالدُّعَاءِ

Rasülullah (s.a.v) buyurdular ki: "Kime dua kapısı açılmış ise ona rahmet kapıları açılmış demektir. Allah'a taleb edilen (dünyevî şeylerden) Allah'ın en çok sevdiği afiyettir. Dua, inen ve henüz inmeyen her çeşit (musibet) için faydalıdır. Kazayı sadece dua geri çevirir. Öyle ise sizlere dua etmek gerekir."[7]

قال رسولُ اللّهِ ﺼﻠﻌﻡ: يَنْزِلُ رَبُّنَا كُلَّ لَيْلَةٍ إلى سَمَاءِ الدُّنْيَا حِينَ يَبْقى ثُلُثُ اللَّيْلِ اﻻخِرُ، فَيَقُولُ: مَنْ يَدْعُونِى فَأسْتَجِيبَ لَهُ، مَنْ يَسْأَلُنِى فَأعْطِيَهُ، مَنْ يَسْتَغْفِرُنِى فَأغْفِرَ لَهُ

 

"Rasülullah (s.a.v) buyurdular ki: "Her gece, Rabbimiz gecenin son üçte biri girince, dünya semasına iner ve:"Kim bana dua ediyorsa ona icabet edeyim. Kim benden bir şey istemişse onu vereyim, kim bana istiğfarda bulunursa ona mağfirette bulunayım" der."[8]

قال رسول اللّهِ ﺼﻠﻌﻡ: أقْرَبُ مَا يَكُونُ الْعَبْدُ مِنْ رَبِّهِ وَهُوَ سَاجِدٌ، فأكْثِرُوا الدُّعَاءَ.

 

Rasülullah (s.a.v) buyurdular ki: "Kul Rabbine en ziyade secdede iken yakın olur, öyle ise (secdede) duayı çok yapın."[9]

]قال رسولُ اللّهِ ﺼﻠﻌﻡ: ثََﻼثُ دَعَوَاتٍ مُسْتَجَابَاتٌﻻ َشَكَّ في إجَابَتِهِنَّ: دَعْوَةُ المَظْلُومِ، وَدَعْوَةُ المُسَافِرِ، وَدَعْوَةُ الْوَالِد عَلى وَلَدِهِ.

 

Rasülullah (s.a.v) anlatıyor: "(Allah'ın kabul ettiği) üç müstecab dua vardır, bunların icâbete mazhariyetleri hususunda hiç bir şekk yoktur. Mazlumun duası, müsâfirin duası,  babanın evladına duası."[10]

 

IV-YARARLANILABİLECEK KAYNAKLAR

İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: c: 6

Türkiye D.V.İ.A. (1994). "Dua" mad., Cilt: 9, S. 529-538

İmam Gazali, İhyau Ulûmi’d-Din

Buhârî, Daavât 22; Müslim, Zikir 90, 91  Tirmizî, Daavât 79. Tirmizî, Da'avât 126, (3568).

 


[1] Bu vaaz projesi Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Seyid Ali TOPAL tarafından hazırlanmıştır

[2] Necm, 53/39

[3] Bakara,2/186)

[4] Bakara,2/201)

[5]Al-i İmran, 3/193

[6]Tirmizî, Daavât 78, (V, 527)

[7] Tirmizî, Daavât 101, (V, 552)

[8] Müslim,Salâtu'l-Müsâfirin 168 (I, 521)

[9] Müslim, Sahih, Salât 215,  (I, 350)

[10] Tirmizî, Birr 7, (1905) (IV, 314)

 

Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi5
Bugün Toplam612
Toplam Ziyaret4763462
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI