• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Camiler ve Din Görevlileri Haftası

Camiler ve Din Görevlileri Haftasıyla alakalı vaazlar


01-07 Ekim Camiiler ve Din Görevlileri Haftasıyla alakalı vaazlara aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz. 


VAAZLAR:

Toplumsal Dayanışmanın Sağlanmasında Camilerin Fonksiyonlar

Cami Adabı

Camilerin İmarı

Mescitlerin Maddi Manevi İmarı

Camii, Cemaat, Ezan ve Bayrak

Camilerin Dini ve Sosyal Hayattaki Önemi

Namazı Cemaatle Kılmanın Fazileti

Cuma Namazı

Dağılmışlığımızı Gideren, Bizi Toplayan NAMAZ

Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Ahlakı

Milli Mücadele'de Din Adamları


DİB BAŞKANI'NIN MESAJI

Yaşadığımız hayatı ve evreni fizik ve metafizik boyutuyla anlamlandıran yüce dinimiz İslam; inanç, bilgi ve ahlakla bezenmiş huzurlu bir hayatı tesis eden ve insanlığa ebedî kurtuluşu gösteren ilahi bir nizamdır. Temel inanç esasları, ibadet ve ahlak umdeleriyle hayata hakikat penceresinden bakmayı öğreten dinimiz, saygın ve üstün vasıflarla donatılmakla birlikte, aynı zamanda çeşitli zaaflarla yüklü bir varlık olarak dünyaya gelen insanın, düşünce ve aksiyon planında zaaf ve sapmalara yenilmeden kulluk yolculuğuna devam edebilmesi için yolunu ve ufkunu aydınlatmaktadır.

Diğer taraftan ilahî inayet, rahmet ve ebedî mutluluk kaynağı olarak insanlığa gönderilen İslam, insanın selim fıtrat ve akılla sahip olduğu mükerrem konumunu destekleyen, temellendirip koruyan üstün ahlaki ilkeleri ihtiva etmektedir. Dolayısıyla din, hayatın bütününü ve nihai anlamını öğrettiği gibi dünya ile ahiretin, zihin ile gönlün muvazenesini kurmamızı da sağlamaktadır. Bu yönüyle, can taşıyan her varlığa merhameti, Yüce Allah’a mutlak teslimiyet ve itaati merkeze alan dinimiz; insan, eşya, tabiat ve kâinatla ilişkilerimizi ideal seviyede tanzim ederek dünya ve ukba saadetinin yolunu bizlere göstermiştir. Nitekim İslam’ın hayat bilgisini bizlere öğreten yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’in; “Gerçekten bu Kur’an en doğru olan yola götürür ve iyi işler yapan müminler için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeler.” (İsra, 17/9.) ayeti, bu hususu açıkça beyan etmektedir.

Rububiyet ve ubudiyetin en yalın tezahürü olan tevhit akidesiyle, bütün insanlığa sunduğu rahmet iklimiyle, her türlü eylemi zarafetle tezyin eden üstün ahlak ilkeleriyle bizlere ufuk çizip yön tayin eden vahyin, doğru anlaşılıp en güzel şekilde yaşanan bir hayata dönüşmesinde şüphesiz en önemli husus peygamberlerin varlığı, örnekliği ve mücadelesidir. Bu boyuta işaret eden; “Nitekim kendi aranızdan, size ayetlerimizi okuyan, sizi her kötülükten arındıran, size kitap ve hikmeti öğreten, ayrıca bilmediklerinizi de öğreten bir peygamber gönderdik.” (Bakara, 2/151.) ayeti söz konusu hususu teyit etmektedir. Dolayısıyla peygamberlik makamının, insanlığı hayra yönlendirip rehberlik eden, toplumsal hayatı vahyin ilkeleriyle düzenleyip dinamikleştiren, insanın tutum ve davranışlarını yaratıcının muradıyla buluşturan bir müessese olduğunu ifade etmek izahtan varestedir. Bu noktada, yaktığı meşaleyle anlam dünyamızı aydınlatan Kur’an’ın; “Andolsun, Allah’ın Rasülünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı uman, Allah’ı çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzab, 33/21.) şeklinde tebcil ettiği Rasul-i Ekrem (s.a.s.), bütün peygamberlerin tebliğinde yer alan ortak hakikatleri kıyamete kadar baki kalacak şekilde yeryüzüne beyan eden, onlarla bir hayat ve medeniyet inşa eden son elçidir. Zira Allah Rasulü, cehalet ve zulmün hâkim olduğu, merhamet, erdem ve hikmetin kaybolduğu, güçlünün zayıfı ezdiği bir toplumu; ilmin, adaletin ve şefkatin aydınlığında asrısaadete dönüştürmüştür.

Bütün güzelliklerin ve ahlaki erdemlerin en büyük ve en güzel temsilcisi olan Hz. Peygamber, şehirlerin anası Mekke’den Medine’ye hicret ederek Yesrib’i medenileştiren bir devrime imza atmış ve bu milat; bilgi, hikmet ve marifet yurdunda doğup iman ve ahlakla neşvünema bulan kadim medeniyetimizi şekillendirmiştir. Bu meyanda, hicret sonrası ilk iş olarak Allah Rasulü’nün Medine’ye varır varmaz bir mescit inşa ettirmesi, oraya İslam’ın mührünün vurulması açısından çok önemli bir gelişmedir. Zira mescit/cami, mümin bilincini inşa etmek, gönülleri imar etmek, zihinleri beslemek, birlik-beraberlik ve kardeşliği pekiştirip sevgi ve dayanışma bağı kurmak, imanın ve İslam’ın toplumsal boyutlarını geliştirmek için muazzam bir imkândır. Dolayısıyla insan kalabalıklarını nitelikli birer topluluk hâline dönüştürecek, kardeşlik iklimini tam manasıyla derinden yaşatarak iman kardeşliğinin her şeyden üstün olduğunu ihsas ettirecek biricik mekânın camiler olduğunu ifade etmek gerekir. Bu bağlamda kadim kültürümüzde “hademe-i hayrat” olarak karşılık bulan, yeryüzünde bütün iyi ve hayırlı işlere öncülük ederek zaman ve mekânı aşan bir anlayışı kuşanan gönül doktorlarının numune-i imtisalinin Hz. Peygamber olduğu açık bir hakikattir.

Bu noktadan hareketle ifade edelim ki, kapitalizmin küresel bir etkiyle hayatı bütün yönleriyle kuşattığı; maddiyat düşkünlüğü, güç ve çıkar tutkusu, tüketim iştahı ve aşırı dünyevileşmeyle bütün insanlığın madde ve mana boyutunda ciddi savrulmalara maruz kaldığı günümüz dünyasında, günden güne yalnızlaşan insanın iman ekseninde sosyalleşmesine vesile olacak en güzel ve müstesna mekân camilerdir. Zira cami; bizleri imana, tevhide, hakka, hakikate, adalete, ahlak ve fazilete çağırıp kötülük ve cehaletten uzaklaştıran Cenab-ı Hakk’ın katına sığınılan bir hicret; hayatın merkezindeki bir ilim ve hikmet beşiğidir. Bu güzide mekânı anlamlı kılan en önemli unsur ise “hademe-i hayrat” olan, peygamberlerin yürüdükleri yolu adım adım takip eden din görevlileridir.

Zira dinin fert ve toplum hayatında makes bulmasında, bireysel, toplumsal ve evrensel düzeyde, bugünün ve yarının hak-hakikat, adalet ve merhamet ekseninde inşa edilmesinde, en önemli etkenlerden birisi, sorumluluk bilinciyle, ilim ve irfan donanımıyla, gayret ve hizmet şuuruyla, ahlak ve faziletiyle, yaşadıkları çağa rehberlik eden öncü şahsiyetlerdir. Bu çerçevede, kendini sözü edilen asil hayatın inşasına ve soylu gayenin ihyasına adayan önemli kadrolardan biri de, geçmişten günümüze, görevlerini ulvi bir heyecanla ve ibadet bilinciyle yerine getiren din görevlileridir. Zira asli sorumluluğu itibarıyla din görevlisi, birtakım dinî görevlerin ötesinde, yüklendiği ulvi vazifenin gereği olarak, bütün dinî değerlerin bilinmesi, erdemlerin yaşanması, güzelliklerin paylaşılması, bilgi ve ahlak merkezli bir dindarlığın benimsenmesi için çalışmayı hayatın gayesi edinmektedir.

Bunun için de her şeyden önce ihlas, samimiyet, fedakârlık ve hasbiliği kuşanarak yaşadığı toplumun gerçekliklerinin farkında, çağını doğru okuyan, nebevî bir vazife olan yeryüzünün imar ve ıslahı için çalışmayı şiar edinen, güzel ahlakı hayatı ve davranışlarıyla izah eden ve gösteren, sorumluluk ve imkânlarının farkında olan bir anlayışı benimsemek elzemdir. Zira ulu hocalarımız da bu yaklaşımı merkeze alarak milletimizin varlığını ve bekasını yüce dinimiz İslam’a hizmet olarak anlamlandırmış, şeair-i İslamiyye’nin bu topraklarda asla kaybolmaması için büyük gayret göstermiş ve âdeta ömrünü dine ve millete adamıştır. Bugün gelinen noktada da aynı ulvi gayeyi üstlenerek aziz milletimizin dinî ve manevi hayatına hizmet eden hademe-i hayratın, hâl ve istikbale dönük çalışmalarıyla bahse konu boyutta toplumumuzda karşılık bulduğunu görmek, fevkalade şükrü mucip bir husustur.

Bu vesileyle, camilerimizin mihrabından, minberinden, kürsüsünden, minaresinden, Kur’an kurslarından yükselen sesinin “Camiler ve Din Görevlileri Haftası”nı tebrik ediyor, ahirete irtihal eden hademe-i hayrata Yüce Allah’tan rahmet diliyor; hayatta olanlara sıhhat ve afiyet içerisinde daha nice hizmetler nasip etmesini niyaz ediyorum.

 

Prof. Dr. Ali ERBAŞ

Diyanet İşleri Başkanı


▪▪▪▪▪


CAMİLER ve DİN GÖREVLİLERİ HAFTASI

Diyanet’in açıklamasına göre, “1986 yılından itibaren 01-07 Ekim tarihleri arası Camiler Haftası olarak kutlanmaya başlanmıştır. 2003 yılından itibaren haftanın ismi Camiler ve Din Görevlileri Haftası olarak değiştirilmiş, etkinliklerinin çeşitliliği artırılmış, içeriği zenginleştirilmiş ve ülke genelinde açılış merasimleri düzenlenmeye başlanmıştır. Camilerde kütüphane oluşturulması, kitap dağıtımı, konferans ve paneller, toplumun dezavantajlı kesimlerine yönelik etkinlikler, cami onarım ve temizliği, organ ve kan bağışı kampanyaları, ödüllü şiir ve kompozisyon yarışmaları, radyo ve TV programları, spor aktiviteleri hafta münasebetiyle gerçekleştirilen faaliyetler arasında sıralanabilir. Bunlara ek olarak hafta içerisinde hayırsever vatandaşlara Başkanlığımızca plaket verilmekte, personelimiz arasında; hafızlık, Kur’an’ı Kerim ve ezanı güzel okuma, hutbe ve şiir yazma gibi yarışmalar düzenlenmekte,  haftaya özel hutbe okunmakta, vaazlar verilmekte ve Kur’an-ı Kerim ve mevlit programları tertip edilmektedir. Başkanlığımıza bağlı yurt dışı teşkilatında da hafta vesilesiyle benzer etkinlikler düzenlenmektedir.”   

“2011 yılından itibaren Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle toplumun ihtiyacı olan bir konu belirlenmeye başlanmış, belirlenen bu tema ekseninde hafta boyunca çeşitli etkinlikler gerçekleştirilmiştir.”

Müslümanın hayatı boyunca en fazla uğrayacağı, içinde ibadet edeceği, huzur bulacağı, cemaat halinde çevreye, ümmete ve insanlığa faydalı, hayırlı işler yapacağı bu mekanlara bugün “bir hafta ayırarak” dikkat çekmeye niçin ihtiyaç hasıl olmuştur?

Çünkü Müslümanların öncelikli işleri ve mekanları dünya hayatına kilitlenmiştir; Allah’a ve ahirete ayıracakları zaman giderek azalmış, devede kulak miktarına inmiştir.

Kutlu Doğum Haftası da böyledir; aslında Peygamberimiz’i (s.a.) kendimizden fazla sevmedikçe imanımız eksik olur; peki Peygamberini kendinden fazla seven bir müminin günlük hayatında O’nun yeri ne kadar olur?

Ne yazık ki, bu soruya verilecek cevap çoğumuz için utandırıcıdır. İşte bu yüzden “mevlid kandiline ek olarak” bir de hafta tahsis edilmiştir.

Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

 “Allah’ın mescitlerini, ancak Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namazlarını dosdoğru kılan, zekâtlarını veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte, doğru yola erenlerden olmaları umulanlar bunlardır.”(Tevbe:9/18).

Peygamberimiz (s.a.), “Cemaatle kılınan namazın, tek başına kılınan namazdan yirmi yedi derece daha faziletli” olduğunu bildirmiştir.

Bu âyetin ve hadisin bana ilham ettiği manayı şöyle ifade edebilirim:

Müminler için cemaat ve mescidden (camiden) daha önemli bir mekan ve topluluk olmamalıdır. Camiler yalnızca namaz kılmak için değil, büyük ümmetin küçük cüzleri olan cemaatlere hayat vermek için vardır. Camiye gelen müminler ile şehir içi otobüse binen yolcular topluluğu arasında fark olmalıdır. Otobüs yolcuları arasında, ortak duygu, değer ve işleri/hizmetleri olan bir çeşit aile bağı yoktur; ama bunlar cami cemaatlerinde olmalıdır. Esasen hadiste geçen “katlı sevap” teşviki de bu aileyi oluşturmaya yöneliktir. 

Camide yalnızca namaz kılıp yanındakilerle ilgilenmeden, ümmetin bir parçası olarak kendilerine düşen vazifeleri ifa etmek için bu toplantıyı vesile kılmadan ayrılan kimseleri, “dışına şeker sürülmüş bir ilacın şekerini yalayıp ilacını atan”  kimselere benzetebiliriz.  Bir başka örnek, faydalı, güzel, hayırlı bir toplantıya katılmayı teşvik için gelenlere vaad edilen kitabı, çiçeği, lokumu, çikolatayı … alıp faaliyete katılmadan dönen kimselerdir.

Peygamberimiz (s.a.) hayatta iken camide yalnızca yirmi yedi kat sevaplı cemaat namazı kılınıp (teşvik şekeri alınıp) sıvışmak olmazdı; cami Müslümanların öz evlerinden daha önemli, daha fonksiyonlu, daha çeşitli hizmetlere mekan olan bir yer idi.  Büyük şehirlerdeki cemaati kalabalık ve bir kısmı gelip geçici olan camilerde bütün cemaat için yukarıda açıklanan birlik ve hizmetleri sağlamak mümkün olmayabilir, ama buralarda ve mahalle mescidlerinde, imamın önderliğinde cemaati, ümmetin bir parçası ve mahallin büyük ailesi haline getirmek mümkündür.

Hasılı camiler müminlerin, tamamı ibadet olan faaliyet ve hizmetlerinin ana merkezi olmadıkça oluş maksatları gerçekleşmez.

Prof. Dr. Hayrettin KARAMAN / Yeni Şafak

5686 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi8
Bugün Toplam705
Toplam Ziyaret4763555
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI