• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Abdurrahman AKBAŞ
a.akbas25@hotmail.com
OKUMAK CESARET İSTER
03/04/2018

Yeni nesil okurlar, okuma hususunda derin bir saplantı içerisinde..

Bir süredir sosyal medya gruplarında fazlaca karşılaştığım bir soru var.

Derler ki:

- Hocam, falan yazar/kitap hakkında ne düşünüyorsun? Güvenilir mi?

Derim ki:

- Neden? Kızını mı vereceksin? :))

Latife bir yana, bazılarına bu soru anlamlı gelebilir fakat ben, bilgiye/ilme karşı bu tarz yaklaşımı sorunlu buluyorum. Bu soruları, kıt müktesebât ve malül muhakeme yetisine sahip insanların basmakalıp soruları olarak görüyorum. İnsanları bu tür sorulara sevkeden anlayışın arkasında yatan algıya dikkatlerinizi çekmek istiyorum.

Bazı insanlar, kendi yerlerine düşünüp hüküm verecek kafalar arayışındalar... İlmî açıklarını ve eksikliklerini bir yere yaslanarak gidermeye çalışmaktalar. Hangi sebeple ve nasıl bir aidiyetle olursa olsun tam bir teslimiyetle birilerini otorite kabul ettiklerinden diğerlerini bunların kriterlerine göre değerlendirmekteler. Bir kitabın veya bir yazarın okunup okunmayacağının kararını, mikyas kabul ettikleri zatların terazisinde tartarak vermekteler. Hassas terazi sandıkları bu kişilerle tarttığı yazar için "güvenilir" damgasını bir kere alınca gayrı o kişi ne verse şerbet bilinmekte.. "Güvenilmez" diye yaftalanan ise ağzıyla kuş tutsa da yaramaz, yararlanılmaz görülmektedir.

Esasen "ne okuyalım?" diye sorulsa normal karşılanabilir de şahısları yaftalamak için sorulunca bunun savunulacak bir tarafı olmadığını düşünüyorum.. Tabiki başkalarının kanaatlerinden istifade etmek gerekir. Ama o insanın kanaatini mutlak hakikat görmek son derece yanıltıcı olur.

Oysa bir insanı tanımanın en iyi yolu o insanla iletişime geçmektir. Tanımak isteyen kişi, yazarla/hocayla doğrudan muhatap olma imkanı bulamasa bile hiç olmazsa yazdıklarını bizzat okumayı tercih etmelidir..

Çünkü kitapları anlamanın yolu onları okumaktan geçer. İnsanları tanımanın yolu da bizzat kendilerinden dinlemekten.. Başkalarının tanımlamaları son derece subjektiftir/izafîdir.

Tanımak yerine başkalarının tanımlamaları üzerinden hakikati keşfetmek mümkün mü? Kaldı ki bu, hiç de adilane bir davranış olmaz.

Ayrıca bir insana böyle bir soru yöneltecek kadar girebilmesinin saiklerini bilmek de önemlidir.. Genellikle bu tarz bir güven duygusu, aidiyet duygusuyla doğru orantılı olmaktadır. Buradaki aidiyet duygusu ise yine çoğunlukla mezhep, cemaat ve tarikat ekseninde ortaya çıkıyor. Halbuki bizim için en temel aidiyet mercii Kuran ve sünnettir. Okuyacağımız eserin/yazarın sıhhati ve güvenilirliği de Kuran ve sünnete ittiba ve intibakta aranmalıdır...

Her müslüman tarafından öğrenilmesi/bilinmesi gereken (vacip) bilgi, Kuran ve Sünnet bilgisidir. Ondan uzak olan kimsenin, başkalarının kanaatlerine teslim olarak o kanaate göre diğer insanları "tanımlama"sı hiç de normal ve doğal değildir..

Hatırlayın, ilk müslümanlar Habeşistan'a hicret ettiklerinde Mekkeli müşrikler, Habeşistan kralına giderek müslümanları reddetmesi konusunda onun aklını çelmeye çalışmışlardı. Müslümanlar hakkında kendi kanaatlerini krala aktararak (müslümanları tanımlayarak) kralın doğrudan tanımasına fırsat vermemeyi hedeflemişlerdi. Fakat adaletiyle meşhur kral, müşriklerin tanımlamalarıyla yetinmek yerine müslümanları bizzat kendilerinden dinleyerek tanımayı tercih etti. Ve kararında asla yanılmadı.. Böylece, yurtlarından edilen ilk müslümanlar, adil kralın ülkesinde emniyet ve güven buldular. Bu olay, durumu açıklığa kavuşturmak için güzel bir örnektir.

İnsanlar, hata yapabilir. Kitaplar, yanlış bilgiler ihtiva edebilir. Ama kitapları okumadan, insanları dinlemeden gerçeği başkalarının zaviyesinden öğrenmeye çalışmak daha büyük bir hata olur.

Bir örnek olması bakımından İmam Gazâlî hemen önümüzde duruyor. İslam medeniyetinin yetiştirdiği ender ilmî şahsiyetlerden biridir Gazalî.. Peki, ilmî derinliğinden dolayı "Gazâlî ne derse doğrudur" denebilir mi?  Diğer taraftan Gazâlî'nin eserlerinde -senet zikretmeden naklettiği- çok sayıda zayıf hadis (hatta mevzu hadis) bulunmaktadır. Şimdi, eserlerinde zayıf hadisler var diye "Gazali okunmaz" gibi bir yaklaşım içine girmek doğru olur mu?

Ama maalesef son zamanlarda fikirler değil de şahıslar üzerinden algılar türeten türedi tipler sardı her yeri. Özellikle sosyal medyada... Cemaat, tarikat, meşreb, mezhep taasubuyla hareket eden, okumalarını sadece bu minvalde yapan tipler... Bunlar, farklı fikir ve kanaatlere asla tahammül edemezler. Aidiyet dürtüsüyle kişileri kategorize etmeye bayılırlar. Statik hocaları ve basmakalıp fikirleri vardır bunların.. Bir de klişe soruları olur. O sorularla insanları tartarlar. Konuşma veya sohbetine tesadüf ettikleri insanlara yönelttikleri ilk soru "falan yazar/hoca/eser hakkında ne düşünüyorsun?"dur. Şayet istedikleri cevabı alırlarsa sorun yok. Kafalarındaki kuruntuların dışında bir cevap alırlarsa o kişiyi de anında "uzak durulması gerekenler" listesine eklemekten çekinmezler.

İnsanları, eserleri hatta yayın evlerini  "okunur/okunmaz", "güvenilir/güvenilmez" diye bir kalemde saf dışı bırakmak ya da kabullenmek ilmî etik bakımından son derece sakat bir anlayıştır.

Okumadan, incelemeden ve anlamadan sadece birilerinin yerleşik kanaati üzerine değerlendirmede bulunmak amiyane tabirle yobazlıktır.

Halbuki eserler okunup fikirler tenkit edilmelidir. Bir yanlış varsa düzeltilmeli, bir güzellik varsa özümsenmelidir.

O halde okumaktan değil, öğrendiğinin esiri olmaktan sakınmalı insan..

Tabi, okumak cesaret ister. Çünkü kitap, insanın yüzüne yüzüne vurur cehaletini...



1795 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KADİR GECESİ BİR BAŞLANGIÇTIR - 08/05/2021
Kadir Gecesi Bir Başlangıçtır
NAMAZIN RUHU: ALLAH'I ANMAK - 25/05/2020
Namazla alakalı üzerinde önemle durulan husus, şeklinden ziyade anlam ve ruhuyla alakalıdır. Bu bağlamda namazın, insanın bireysel ve sosyal hayatındaki potansiyel etkisine ve anlamına işaret eden ayetler üzerinde tefekkür etmek elzemdir.
NAMAZ BİR LÜTUFTUR - 21/05/2020
İslam’da ibadet denince akla ilk gelen, dış görünüşü itibariyle bir takım şekil, zikir ve kıraatten ibaret fakat gerçek mahiyeti, Yaratıcı kudret karşısında derin bir huşu ve içten bir münacat olan namaz ibadetidir.
İLETİŞİM ÇAĞINDA BİLGİNİN YÖNETİMİ: DİJİTAL YAYINCILIK - 23/02/2020
Genç kuşakların ve özellikle ilk oyuncakları elektronik cihazlar olan günümüz çocuklarının hayat tasavvurları, istikametleri ve istikballeri, onların ellerinden düşürmedikleri akıllı cihazlarında yer alabilenler tarafından belirlenecektir..
İNSAN, ŞEYLERİN NESİ OLUR? - 04/01/2020
“İnsan nedir?” sorusuna dair en temel yargının, “İnsan şeydir.” önermesi olduğunu düşünüyorum. Bu önerme, her ne kadar ağyârını mâni olmasa da efrâdını câmi bir tanımdır. Zira insan, ontolojik bakımdan bir “şey”dir.
ERDEMLİ HAYATIN SACAYAĞI ÜÇ ORGAN - 21/09/2019
İnsan bedeninde hayatî öneme sahip üç organ var ki bunlar, onun sadece yaşamasını değil, hayatının kalitesini de tayin eder. Birbirleriyle sıkı etkileşim içinde olan bu organlar, ancak birlikte sıhhatli olursa insanın sağlık ve izzetine vesile olur
EN BÜYÜK GÜVENCE - 19/06/2019
Çocukluğumuzun güvencesi insanlar vardı hayatımızda. Şimdi büyüdük ve güvencesi olduk çocuklarımızın. Ne var ki büyüse de bir güvence arıyor insan. Hem güven kadar neye ihtiyaç duyurulur ki?
KELİMELER ELE VERİR - 13/06/2019
Herhangi bir meramı anlatmak için kullanılan kelimelerin, muhatabı bilinçaltı gerçeklere ulaştıracak kodlar barındırdığı üzerinde bir tedebbür denemesi... Kelimelerimiz, kimliğimizdir.
ÇOCUKLARIMI NASIL TERBİYE ETMELİYİM? - 08/06/2019
Çocuk terbiyesi, günümüzde her ne kadar eğitim-öğretim (talim-terbiye) misyonuyla okullara (öğretmenlere) yüklenmiş gibi görünse de bu iş aslen ebeveynin görevidir. İşte "Ne olmalıyım?" sorusuna İslamî perspektiften birkaç cevap:
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi13
Bugün Toplam1449
Toplam Ziyaret4725944
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI