• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Abdurrahman AKBAŞ
a.akbas25@hotmail.com
KUR'AN'I ANLAYARAK SÜNNETİ YAŞAMAK
06/05/2018

İslam, sadece teorik çerçevede anlaşılması gereken bir din değildir. İslam, dünyanın ihtiyacı olan huzur ve sükûnetin kodlarını barındıran yegâne dindir. 

İslam'ın mukaddes kitabı Kur'an ise, -özellikle günümüzdeki akademik çevrelerin âdeti olduğu üzere- sadece filolojik, etimolojik ya da hermenötik araştırmaların nesnesi olamaz. Bilakis Kuran, adına sünnet dediğimiz yaşam biçiminin teorik çerçevesini belirleyen mahfûz ilahî bir kitaptır. 

Kur'an, bir iman ve hayat kitabıdır. İnanırsınız ve yaşarsınız. Tıpkı Hz. Peygamberin yaptığı gibi... Bu sebeple "sünnet, Kur'an'da ortaya konulan huzur ve sükûnet ilkelerinin tescil, teyid ve tecrübe edilmiş pratiğidir" deriz. Bugün İslâm'ı yaşamak, esasen sünnet-i nebevînin tarafımıza (konum ve seviyemize) yansıyan yönüyle tekerrüründen ibarettir. Ötesi bid'attir.

Kuran, Hz. Muhammed (sav) vasıtasıyla Allah'ın tüm insanlara ilettiği hayat nizamının menşeidir. Sünnet ise, Allah'ın insanlar için elçisine yüklediği örneklik misyonunun genel adıdır. Ki bu misyon, çerçevesi Kuran'la çizilen hayat tasavvurunun beşerî planda gerçeklik bulmuş halidir. En kısa ifadesiyle Kur'an, Mushaf'ta yer alan vahiy; sünnet ise, Kur'an'ı da içine alan bir yaşama tarzıdır. Bu tarzı benimsemek ise, mensupları için İslam'ın bir farzıdır. 

Sünneti Kur'an'dan ayrı bir şey sayarak mesaimizi sadece Kuran'ı anlamaya teksif etmekle elde edeceğimiz şey, aslında İslam değil, Kur'an'ın muhtemel anlam veçhelerinden idrak kapasitemize yansıyan kısmı olacaktır.

Kur'an İslam'ı diye nitelenen bu indirgemeci yaklaşımın açtığı yol, insanları seküler bir hayat anlayışına kadar sürüklemektedir. Bu yaklaşım, Allah'ın varlığını kabul edip dini, kitabı, peygamberi ve ahireti inkâr eden sapkınlığın altında yatan şuursuzluğun da sebebidir.

Sünnetin, etken olmadığı bir hayat tasavvurunun, bizi keyfî ve ilkesiz bir din anlayışına sürükleyeceği gün gibi aşikâr. Sünnet dediğimiz şey, yaşanmış ve yaşanılası İslam'dır. Sünnet olmadan ümmet olmaz. İşte bu yüzden İslam'a yönelik saldırılar hep sünnet (ve sünnetin önemli bir taşıyıcısı olan hadisler) üzerinden yapılmaktadır.

Nakil vasıfları üzerinden hadislerin itibarsızlaştırıldığı bir din anlayışında Kur'an'ın itibar görmesi düşünülemez bile. Zira Kur'an'ı günümüze ulaştıranlar, sünneti bize nakledenlerden başkaları değildir. Kur'an ve sünnet, biri diğerine tercih edilecek ayrı şeyler değildir. İslam'ın birbirinden ayrılmaz altı temel inanç esaslarından biri kitaba diğeri ise peygambere inanmaktır. Bunlardan birinin diğerine tercih edilmesiyle hayat nizamının kör/topal kalacağını bilmek/anlamak için müneccim olmaya gerek yoktur.

Kur'an'ın ne dediğini Hz. Peygamberden veya ilk muhatapların anlayışından soyutladığımız zaman kimin anlayışına ve hatta kimin hangi anlayışına göre yaşayacağız İslam'ı? Her şey bir yana, sırf bu sorunun cevabında ittifak edecek kaç kişi bulabiliriz?

Böyle bir durumda ortaya çıkacak olan şey, kaos ve kargaşadan başka bir şey olmayacaktır. Bireysel mülahazalar, devasa fikrî ayrılıklar ve ümmet şuurundan yoksun milyonlarca din anlayışı... Neticede İslam'ı sadece vicdanlara hapseden ve hatta modern dünyada yaşanamayacak bir din olduğuna ikna olan kitleler... 

Oysa bizler, Kur'an'ı anlamakla ve sünneti yaşamakla sorumlu insanlarız.. 

Meselenin hal yöntemi ise benimsenecek hayatın, Kur'an'ın ahkâmı ile örtüşmesini (Kur'an'a intibak) ve Hz. Peygamberin risalet şahsiyetinin örnek alınmasını (sünnete ittiba') gerektirir. Burada bile aslolan peygamberin örnekliğidir ki hayatın Kur'an'a uygunluğunun yegâne mikyası da peygamberdir.

İnsanlık tarihi boyunca kendilerine kitap verilmeyen nice peygamberler olduğu halde, bir peygamberi olmayan hiçbir kitap gönderilmemesi, her şeyi açıklamıyor mu zaten?

En doğrusunu Allah bilir.



1769 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KADİR GECESİ BİR BAŞLANGIÇTIR - 08/05/2021
Kadir Gecesi Bir Başlangıçtır
NAMAZIN RUHU: ALLAH'I ANMAK - 25/05/2020
Namazla alakalı üzerinde önemle durulan husus, şeklinden ziyade anlam ve ruhuyla alakalıdır. Bu bağlamda namazın, insanın bireysel ve sosyal hayatındaki potansiyel etkisine ve anlamına işaret eden ayetler üzerinde tefekkür etmek elzemdir.
NAMAZ BİR LÜTUFTUR - 21/05/2020
İslam’da ibadet denince akla ilk gelen, dış görünüşü itibariyle bir takım şekil, zikir ve kıraatten ibaret fakat gerçek mahiyeti, Yaratıcı kudret karşısında derin bir huşu ve içten bir münacat olan namaz ibadetidir.
İLETİŞİM ÇAĞINDA BİLGİNİN YÖNETİMİ: DİJİTAL YAYINCILIK - 23/02/2020
Genç kuşakların ve özellikle ilk oyuncakları elektronik cihazlar olan günümüz çocuklarının hayat tasavvurları, istikametleri ve istikballeri, onların ellerinden düşürmedikleri akıllı cihazlarında yer alabilenler tarafından belirlenecektir..
İNSAN, ŞEYLERİN NESİ OLUR? - 04/01/2020
“İnsan nedir?” sorusuna dair en temel yargının, “İnsan şeydir.” önermesi olduğunu düşünüyorum. Bu önerme, her ne kadar ağyârını mâni olmasa da efrâdını câmi bir tanımdır. Zira insan, ontolojik bakımdan bir “şey”dir.
ERDEMLİ HAYATIN SACAYAĞI ÜÇ ORGAN - 21/09/2019
İnsan bedeninde hayatî öneme sahip üç organ var ki bunlar, onun sadece yaşamasını değil, hayatının kalitesini de tayin eder. Birbirleriyle sıkı etkileşim içinde olan bu organlar, ancak birlikte sıhhatli olursa insanın sağlık ve izzetine vesile olur
EN BÜYÜK GÜVENCE - 19/06/2019
Çocukluğumuzun güvencesi insanlar vardı hayatımızda. Şimdi büyüdük ve güvencesi olduk çocuklarımızın. Ne var ki büyüse de bir güvence arıyor insan. Hem güven kadar neye ihtiyaç duyurulur ki?
KELİMELER ELE VERİR - 13/06/2019
Herhangi bir meramı anlatmak için kullanılan kelimelerin, muhatabı bilinçaltı gerçeklere ulaştıracak kodlar barındırdığı üzerinde bir tedebbür denemesi... Kelimelerimiz, kimliğimizdir.
ÇOCUKLARIMI NASIL TERBİYE ETMELİYİM? - 08/06/2019
Çocuk terbiyesi, günümüzde her ne kadar eğitim-öğretim (talim-terbiye) misyonuyla okullara (öğretmenlere) yüklenmiş gibi görünse de bu iş aslen ebeveynin görevidir. İşte "Ne olmalıyım?" sorusuna İslamî perspektiften birkaç cevap:
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi13
Bugün Toplam910
Toplam Ziyaret4758436
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI