• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Abdurrahman AKBAŞ
a.akbas25@hotmail.com
BEKLENTİLER KARŞISINDA DİN ADAMI-1
02/09/2016
İnsanlığın medar-ı iftiharı ve insanlar için "en güzel örnek" olan Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (sav) şehri Medine'den selam ve muhabbetle..

Önceki yazımızda kökeni çok eski bir beklenti olan "insanüstü kurtarıcı beklentisi"ni ayet ve hadisler ışığında ele almıştık. En bariz örneklerini hayatlarında gördüğümüz peygamberlerin bu beklenti karşısındaki tutumlarından bahsetmiştik.

Bu beklentinin, din adamlarında çok daha farklı sonuçlar doğurduğunu söyleyebiliriz.

Tarih boyunca toplumlar, din adamlarında da (tıpkı peygamberlerde görmek istedikleri gibi) [Hud, 11/12] insanüstü özellik, kabiliyet ve haller görmek istemiştir. Peygamberlerle ilgili olağanüstü beklenti içerisine girenler genelde inkârcılar olduğu halde, din adamlarına olağanüstülük atfedenler bizzat o kişinin müntesipleri olmuştur. Hatta bazı hususlarda peygamberlerde bile bulunması imkânsız olan şeyleri bağlandıkaları din adamlarına, din âlimlerine yakıştırmışlardır. Bağnazca bir teslimiyetle tabi oldukları din adamlarını beşeriyet zaaflarından müstağni görmüşlerdir.

İşte bu psiko-sosyal eğilim, zamanla din adamını yönlendiren bir etken haline gelmektedir. Bu sosyal baskı, bazı din adamlarının, insanüstü bir hüviyete bürünmesine sebep olmaktadır. Hatta din adamını bir rehber insan olmaktan çıkarıp müntesipleri nazarında (hâşâ) ilah (tanrı) konumuna kadar götürmektedir. Tıpkı Hristiyanların din adamlarına yaptıkları gibi...

Belli bir noktadan sonra insanlar, din adamlarında olanı değil de görmek istediklerini göreceklerdir. Ve artık onların, insan için gayb sayılacak durum ve hadiselere muttali olacaklarına inanmak daha da kolaylaşacaktır.

Tabi bu aşırı övgü ve yüceltme karşısında istikametini koruyamayanlar olacağı gibi bu durumdan nemalanmak isteyenler de olacaktır. Kur'an'da Hz. Yusuf'un dilinden Allah, "..nefis kötülüğü emreder" [Yusuf, 12/53] buyuruyor. Haliyle insanın, böyle bir beklenti karşısında da söz konusu tehlikeye düşme riski hep vardır. Zira nefis, kutsanmaya meyyaldir. [Furkan, 25/43] Kutsandıkça devleşir, devleştikçe kutsayanların sayısı artar. Dolayısıyla insanlardaki bu beklenti; ihtiraslarının esiri, heva ve hevesinin kölesi olan kişilerin gökte ararken yerde bulacakları bir şeydir.

Bir takım kimselerin kendilerinde bir azamet vehmetmeleri, bu teveccüh, beklenti ve baskının neticesidir. Böyle bir beklentinin yaygınlığı, aynı zamanda art niyetli odak ve kişilerin, dini suiistimal etmelerine de imkân sunmaktadır. Nitekim birçokları kişisel ihtiraslarını bu kaynaktan beslemektedir. İnsanların bu yersiz iddia ve beklentilerini tashih etmek yerine istismar ederek kendi kişisel emellerini gerçekleştirme aracı hali dönüştürmektedir.

Onları din konusunda tek otorite kabul edenler ise, artık onların helal dediklerini helal, haram dediklerini haram saymaktadır. [Elmalılı, Hak Dini Kuran Dili, Tevbe 31. ayet tefsiri]

Adına ister din görevlisi, imam, hoca diyin; ister da'î, vaiz, âlim diyin; isterseniz molla, şeyh vb. bin unvan ile isimlendirin fark etmez. İster iyi niyetli olsun ister art niyetli, her halükarda böyle bir beklenti ve baskı karşısında istikametini kaybedenler çıkacaktır.

Bu duruma işaret etmesi bakımından şu hadis-i şerif oldukça önemlidir. Bir adamı yüzüne karşı öven ve övgüsünde aşırı laflar sarf eden kimsenin söylediklerini Hz. Peygamber (sav) işitince: "Andolsun ki siz onu (kibre sevk ederek) helak ettiniz" [Müslim, 8/228] diye tepkisini göstermiştir. Hz. Peygamber (sav), bunun gibi daha bir çok hadia-i şerifinde isanların nefsini şımartacak söz ve davranışlardan sakındırmıştır.

O halde basit bir övgü bile böyle bir sonuç doğuruyorsa, aşırı yüceltmenin din adamını insanlıktan nasıl çıkaracağını hesap etmek zor değil. Zira kibir, âlimin afetidir.

(Devam edecek)


1901 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KADİR GECESİ BİR BAŞLANGIÇTIR - 08/05/2021
Kadir Gecesi Bir Başlangıçtır
NAMAZIN RUHU: ALLAH'I ANMAK - 25/05/2020
Namazla alakalı üzerinde önemle durulan husus, şeklinden ziyade anlam ve ruhuyla alakalıdır. Bu bağlamda namazın, insanın bireysel ve sosyal hayatındaki potansiyel etkisine ve anlamına işaret eden ayetler üzerinde tefekkür etmek elzemdir.
NAMAZ BİR LÜTUFTUR - 21/05/2020
İslam’da ibadet denince akla ilk gelen, dış görünüşü itibariyle bir takım şekil, zikir ve kıraatten ibaret fakat gerçek mahiyeti, Yaratıcı kudret karşısında derin bir huşu ve içten bir münacat olan namaz ibadetidir.
İLETİŞİM ÇAĞINDA BİLGİNİN YÖNETİMİ: DİJİTAL YAYINCILIK - 23/02/2020
Genç kuşakların ve özellikle ilk oyuncakları elektronik cihazlar olan günümüz çocuklarının hayat tasavvurları, istikametleri ve istikballeri, onların ellerinden düşürmedikleri akıllı cihazlarında yer alabilenler tarafından belirlenecektir..
İNSAN, ŞEYLERİN NESİ OLUR? - 04/01/2020
“İnsan nedir?” sorusuna dair en temel yargının, “İnsan şeydir.” önermesi olduğunu düşünüyorum. Bu önerme, her ne kadar ağyârını mâni olmasa da efrâdını câmi bir tanımdır. Zira insan, ontolojik bakımdan bir “şey”dir.
ERDEMLİ HAYATIN SACAYAĞI ÜÇ ORGAN - 21/09/2019
İnsan bedeninde hayatî öneme sahip üç organ var ki bunlar, onun sadece yaşamasını değil, hayatının kalitesini de tayin eder. Birbirleriyle sıkı etkileşim içinde olan bu organlar, ancak birlikte sıhhatli olursa insanın sağlık ve izzetine vesile olur
EN BÜYÜK GÜVENCE - 19/06/2019
Çocukluğumuzun güvencesi insanlar vardı hayatımızda. Şimdi büyüdük ve güvencesi olduk çocuklarımızın. Ne var ki büyüse de bir güvence arıyor insan. Hem güven kadar neye ihtiyaç duyurulur ki?
KELİMELER ELE VERİR - 13/06/2019
Herhangi bir meramı anlatmak için kullanılan kelimelerin, muhatabı bilinçaltı gerçeklere ulaştıracak kodlar barındırdığı üzerinde bir tedebbür denemesi... Kelimelerimiz, kimliğimizdir.
ÇOCUKLARIMI NASIL TERBİYE ETMELİYİM? - 08/06/2019
Çocuk terbiyesi, günümüzde her ne kadar eğitim-öğretim (talim-terbiye) misyonuyla okullara (öğretmenlere) yüklenmiş gibi görünse de bu iş aslen ebeveynin görevidir. İşte "Ne olmalıyım?" sorusuna İslamî perspektiften birkaç cevap:
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi11
Bugün Toplam718
Toplam Ziyaret4769846
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI