• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Dr. Mehmet ÖZEL
mehmetozelli@hotmail.com
Ağaç, Bilinç ve Ekonomi (1)
31/07/2017

Hz. Peygamber'in (a.s) ağaç konusundaki hassasiyeti, tüm ümmet tarafından tevatür bulmuş bir hassasiyettir. Bu açıdan ümmet-i Muhammed ağaç dikmenin sünnet oluşu konusunda ittifak etmiştir. Ancak ağaç dikmenin her zaman ve zeminde sünnet olmadığı, mesela yolu daraltacak şekilde ağaç dikmenin mekruh olduğu da usul ve maslahat açısından dikkatlerden kaçmaması gereken bir durumdur. Dolayısıyla, sünnet olanı maslahat süzgecinden geçirmeden uygulamak kalbi itmi'nan açısından rahat olsa da, maslahat ve mefsedet dengesi gözetilmiş bir sünnet uygulaması, hem kalbi itmi'nan hem de hayatı ve gerçeği yakalamak açısından çok daha önemlidir.

Aslında, yukarda söylediklerimiz modern dünyada çok daha fazla anlam kazanmaktadır. Şöyle ki, evinizin önüne, parka, yola, dağa, taşa diktiğiniz bir ağaç bile küresel anlamda ekonomik ve stratejik bir anlam ifade ediyor. Bu açıdan ağaç dikmenin sadece bir ağaç dikme meselesi olmadığı dikkatlerimizden kaçmamalıdır. Yani toplumsal bir bilinç, stratejik bir bakış şart. Dünyanın birçok ülkesi, dağa taşa diktiği meyve veren ağacın ekonomisine katkısının hesaplarını yaparken, ihtiyaç analizi yaparken, maalesef ülke olarak bu konuda bir stratejimizin olmaması bizi düşündürmelidir.

Mesela; Türkiye'de yıllardır site, okul, cami ve resmi kurum bahçelerinde, yol kenarlarında, parklarda, dağlarda kahir ekseriyetle meyvesiz ağaç dikiliyor. Hatta resmi kurum bahçelerinde meyveli ağaç dikmeyi yasaklayan bir yönetmelik (kanun da olabilir) bile var. Ancak dağa, taşa, yola, parka, bahçeye dikilecek meyveli ağaçlar (ceviz, kestane, badem, kayısı... gibi) ekonomiye ne büyük katkı sağlar, hesap bile edemeyiz. İstihdamın büyük sorun olduğu makineli dünyamızda, bu gün orman bakanlığı kendi fazla çalışanlarını başka kurumlara vermektedir. Hâlbuki meyveli ağaçların sosyo-ekonomik kaygılarla dikimi ciddi bir istihdam da sağlayacaktır. İşi olmayan birinin ülkenin her yerinde dağda bulunan cevizi, kestaneyi dağdan getirip ucuza sattığı bir diyarın bereketini hayal bile edemeyiz.

Onun için, birey olarak ağaç dikimine bir bilinç düzeyiyle bakmamız gerektiğini unutmamalıyız. Özelikle belediyelerin, ormaniyenin, ziraat müdürlüklerinin ve ziraat eğitimi veren okulların da bu konuda ciddi stratejilere sahip olmaları gerekiyor. Ama unutmayalım ki bizim bireysel bilincimiz kurumları stratejik davranmaya zorlayacaktır.

Bu konu ile ilgili gözlemlediğim bir olay var. Bizim oturduğumuz sitenin bahçesine meyve ağacı dikmek yasak. Ancak vaktinde bilinçli birisi zor bela iki üç erik ağacı dikmiş.

Bu iki üç ağaç sayesinde:

-Hayatlarında meyve ağacı görmemiş çocuklar, dalından meyve koparmanın hazzını yaşıyorlar.

-Evlerinde marketten alınmış çeşit çeşit meyve varken bir tane bile yemeyen çocuklar, erikleri kapmak için adeta birbirlerini eziyorlar. Çocuklar, bu sayede (bu meyvelerin çeşit çeşit olduğunu düşünelim) daha sağlıklı besleniyorlar.

Tabi, meyve ağacının bunun gibi birçok faydası sayılabilir. Onun için en az meyvesiz ağaç kadar da meyve ağacı dikmeye özen göstermeliyiz. Meyvesiz ağacın bir tek gölgesi ve manzarası var ama meyve ağacının bunlarla beraber sayılmayacak kadar faydaları da var.

Her birey bu konuda duyarlı olmalıdır.

 



1409 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KUR’AN’IN YAKILMASI, YERYÜZÜNDE TANRILAŞANLARIN HÜSRANI VE KÜRESEL DİRENİŞ - 03/02/2023
Kur’an’ın savunduğu hakikat ve değerler batıda onu tehdit edecek kadar dile gelmiştir ki kitleler ona dikkat kesilir ve yakar olmuştur. Yoksa mesela; Tipitaka’yı, Veda’yı, Avesta’yı, kimse yakmaz. Çünkü bunların kutsal kitap olduğu bile bilinmez.
KUL VE TAKDİR - 03/11/2020
Niyet kulluk ise, “insan kaderini yaşar” cümlesi ile “insan kaderini çizer” cümlesi arasında pek bir fark yoktur. Her ikisi de kulluğa götürür. Ama eğer niyet isyan ise; “kaderini yaşamak”, günahları Allah’a fatura etmeye sevk eder.
TARTIŞMALARIN ODAĞINDAKİ OKULLAR: İMAM-HATİP OKULLARI - 02/10/2020
İmam hatip okulları gerek (ön yargılı)dindar gerekse dine mesafeli kesimler tarafından ideolojik ve kategorik bir kadre tabi tutulmaktadırlar. Bu okulları aşan bir din eğitimi modeli önermedikçe, yapılan bu tip ithamlar ahlakî olmaz.
SÜNNET Mİ GELENEK Mİ? - 16/06/2020
Şunu da söylemeliyim ki kitap ve sünnet dinin kaynaklarıdır, gelenek ise dinin kaynağı değil, "kitap ve sünnetin nasıl yorumlamalıyız" sorusunun cevabıdır. Tenkide açık olmak kaydıyla, bu günkü sorunlarımızın çözümü için umut vaad etmektedir.
VİRÜSTEN Mİ, YOKSA KİRLERİMİZDEN Mİ ARINMALIYIZ? - 11/04/2020
Tam bu noktada, insan olarak karar vermeliyiz; kirlerimizden mi arınmalıyız, yoksa virüslerimizden mi? Bence kirlerimizden arınmazsak virüsten kesinlikle arınamayız.
KUR’AN-I ANLAMAK MÜMKÜN MÜ? - 03/08/2019
Eğer Kur’an-ı anlamaktan kasıt muradı ilahiye tekel uygulamak ya da muradı ilahiyi anlama ameliyesini yöntemsiz kılmak ise böyle bir anlama mümkün değildir ve faydalı da değildir.
SORU SORMAK SANATTIR YA DA KISSADAN HİSSE - 16/07/2019
Aynı zamanda kıssanın kendisi zaten bir hisse barındırır. Onun için sen kıssayı anlat, isteyen hissesini alır.
AHLAK EĞİTİMİ ÜZERİNE - 10/07/2019
Sonuç olarak genel geçer bir ahlaki sisteme sahip olmadığımız gibi, eskileri bir kenara atmayı aydınlanmacılık kabul eden hastalıklı bir zihinle de karşı karşıyayız.
HANGİ NİMET DAHA BÜYÜK? - 21/05/2019
“En büyük nimet hangisi?” derlerse, “bana küçüğünü söyle ki ben de büyüğünü söyleyeyim” demelisin.
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi20
Bugün Toplam1152
Toplam Ziyaret4727719
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI