• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Mehmet CÖMERT
mcomert34@gmail.com
CAMİLERİMİZ ve BİZ
28/09/2017

Cami, İslam medeniyetinin tezgâhıdır. Cami olmadan İslam’ı anlamak ve yaşamak zordur, sorunludur. İslam medeniyetinin medarı iftiharı olan ne varsa cami (mescid) kaynaklıdır. Tarihi süreç içinde oluşan birikimlerimizin hemen hepsi cami etrafında oluşmuştur. Cami, sanki İslam kültür ve medeniyetinin tarlasıdır. Mescid odaklı olarak doğup büyüyen bu medeniyet, insanlığa kalıcı değerler armağan etmiştir.

 

Mescid veya camiden bahsederken öncelikle onun mahiyeti ve misyonu ile ilgili konulara özetle değinmek, Asr-ı Saadet’ten günümüze kadar camilerin ifa ettiği görevlere göz gezdirmek ve ümmetin hayatı üzerinde oynadıkları role bakmak gerekir. İslam ümmetinin bugün yeniden layık olduğu yere ulaşması için camilerin nasıl bir misyon yüklenmeleri gerektiği konusu da vakit geçirilmeden ele alınmalıdır.

 

Mescid’in misyonu hayatın her alanı ile ilgili kapsayıcı bir özelliğe sahiptir. Mescid diğer dinlerdeki mabetler gibi sadece ibadet ve dua odaklı bir mekan değildir. Daha açık bir ifade ile cami sadece namaz kılınsın diye inşa edilmemiştir. Hatırlayalım ki İslam’ın ilk on dört yılında namaz var, ama cami yoktu. Müslümanlar henüz bir mescide sahip olmadıkları Mekke döneminde bazı evlerde bir araya gelmişler ve kendi sorunlarını bu gibi ortamlarda çözmeye, gidermeye çalışmışlardır. Mekke döneminde bunun en meşhur örneği ‘Dar’ul Erkam’dır. Buna rağmen  bu dönemde müşrik geleneğin tasallutu altındaki Ka’be (Mescid-i Haram) unutulmuş değildir. Hz. İbrahim’den beri kutsallığı bilinen Ka’be’ye karşı Müslümanlar ilgisiz kalmamış, çevresi putlarla dolu olsa dahi ona karşı gösterilmesi gereken ilgi ve sevgiyi yaşatma azmini diri tutmaya çalışmışlardır.

 

İlk Müslümanların gönlünde saygı ve sevgiyle anılan diğer önemli bir mescid ise Mescid-i Aksa’dır. Büyük peygamberlerden bazılarının hatıralarını taşıyan Kudüs’teki bu mescid aynı zamanda Müslümanların ilk kıblesidir. Rasulullah efendimizin miraçgâhıdır. Rasulullah (as) yüce makamlara Mekke’den değil, Kudüs’ten çıkmış ve inişi de aynı yerden olmuştur. Sanki Mescid-i Aksa ve Kudüs yerden göklere açılan yegâne kapıdır. 

 

İslam’ın ilk yıllarında kılınan namazlar Mescid-i Aksa’ya taraf dönülerek kılınıyordu. Bu durum ancak Medine döneminin ikinci yılında değişmiştir. Müslümanlar Ka’be’ye doğru namaz kılmaya başladıktan sonra da Mescid-i Aksa’yı unutmamışlar onu hep ‘ilk kıble ve ikinci harem’ diye anmışlardır. Hz. Ömer (ra) dönemin de ise Kudüs’ün fethi gerçekleşmiş ve Müslümanlar bu kutsal beldenin muhafızlığını devralmışlardır.


Müslümanlar nezdinde üçüncü kutsal mescid ise hicretten sonra bina edilen Mescid-i Nebi’dir. Mekke-i Mükerreme, Medine-i Münevvere ve Kuds-ü Şerif’te bulunan bu mescidler mübarektirler. Bu mescidleri ziyaret etmek buralarda namaz kılıp dua etmek teşvik edilmiştir.


Bugün Müslümanların kutsal saydıkları bu üç mescid ve diğer bütün coğrafyalardaki mescitlerin asli misyonlarını ifa etmekten uzak bırakıldıkları acı bir gerçektir. Ve dahası, Mescid-i Aksa Siyonist güçlerin işgali altındadır. 1967’den beri esaret altında bulunan Kudüs ve oradaki İslamî mukaddesat, enva-i türlü hakaretler ve ihanetlere, oradaki müslüman kardeşlerimiz de saldırı ve katliamlara maruz kalmaktadırlar. Şirazesi dağılan kitap halini arz eden İslam alemi, yarım asırdan fazladır devam eden bu yaraya bir çare bulamamıştır. Siyonist işgalciler Kudüs dahil bütün Filistin topraklarını yehudileştirmek için kurdukları planlarını adım adım uygulamaya devam etmekte ve hiçbir ciddi tepki de görmemektedirler. Katar’a ambargo ve boykot için hemen toplanan ve karar alan körfez ülkeleri, yarım asırdır işgal altındaki Kudüs ve Mescid-i Aksa için kılını kıpırdatmış değiller.


Medeniyetimizin kalbi olan mescitlerimizin korunması, asli hüviyetlerine kavuşturulması günümüzün en önemli konularındandır. Bir sonraki yazımızda bu konuya devam etmek dileğiyle Allaha’a emanet olun.



1997 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

DÜNYAYA ALDANIŞIN HİKÂYESİ - 02/08/2022
Dünyaya Aldanışın Hikâyesi
SAHİBİNE ÜZÜNTÜ VEREN GÜNAH - 24/05/2022
SAHİBİNE ÜZÜNTÜ VEREN GÜNAH
RAMAZAN DERSLERİ - 06/04/2022
RAMAZAN DERSLERİ
DERYADAN KATRELER - 01/03/2022
DERYADAN KATRELER
İSLAM'IN DİĞER ADI MERHAMET VE ADALETTİR - 24/01/2022
İSLAM'IN DİĞER ADI MERHAMET VE ADALETTİR
SUSMAK, BÜYÜK İNSANLARIN DİLİDİR - 18/12/2021
Susmak, Büyük İnsanların Dilidir
ALLAH KADİR MİDİR? - 24/11/2021
Allah Kâdir midir?
GEL EY MUHAMMED BAHARDIR - 17/10/2021
Gel Ey Muhammed Bahardır
AYAĞIMIZA BATAN DİKENLER, ARADIĞIMIZ GÜLÜN HABERCİSİDİR - 18/08/2021
AYAĞIMIZA BATAN DİKENLER, ARADIĞIMIZ GÜLÜN HABERCİSİDİR
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi12
Bugün Toplam2329
Toplam Ziyaret4762290
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI