• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Sünnete Uymak

SÜNNETE UYMAK

  

وَأَنَّ هَـذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيماً فَاتَّبِعُوهُ وَلاَ تَتَّبِعُواْ السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَن سَبِيلِهِ ذَلِكُمْ وَصَّاكُم بِهِ لَعَلَّكُمْتَتَّقُونَ:

     “Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. (Başka) yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için Allah size bunları emretti.”  (EN’AM SURESİ – 153. AYET)

 

     Hz Peygamber (SAV) şöyle buyuruyor:

     “Size öylesine önemli iki şey bıraktım ki, onlara sarıldığınız sürece dalalete düşmezsiniz. Bu iki şey Kitap (Kur’an) ve sünnettir.”

     Hz Peygamber (SAV) şöyle buyuruyor:

     “Sünnete uygun az amel, bid’at karakterli çok amelden daha üstündür. Her bid’at dalalettir ve her dalalet te cehennemliktir.”

     Abdullah b. Mes’ud (RA) şöyle diyor:

     “Sünnet yolunda harcanan normal emek, bid’at yolunda girişilen yoğun gayretlerden daha hayırlıdır.”

     Hasan-ı Basri (RA) şöyle diyor:

     “Amel olmadıkça söz hiçbir değer taşımaz. Söz ve amel ancak niyet sayesinde değer kazanır. Öte yandan söz, amel ve niyet te ancak sünnete uygun olunca değer taşırlar.”

     Mukil b. Yesar’ın rivayetinde Hz Peygamber (SAV) şöyle buyuruyor:

     “Şu iki kimse (başka bir rivayete göre ümmetimin şu iki zümresi) şefaatime nail olamaz:

     1-) Zalim hükümdar

     2-) Aşırı akımlara kapılıp dinden sapan kimse”

     Übey b. Ka’b (RA) şöyle diyor:

     “Doğru yoldan ve sünnetten sakın ayrılmayınız. Çünkü doğru yoldan ayrılmayan ve sünnete bağlı kulun yanında Allah’ın adı zikredilir de Allah korkusuyla gözleri yaşarırsa, asla ona cehennem ateşi dokunmaz. Doğru yoldan ayrılmayan ve sünnete bağlı kimse bir kulun yanında Allah’ın adı zikredilir de Allah korkusuyla Gözleri yaşarır ve titrerse, o kimse kurumuş yaprakları rüzgâra tutulan bir ağaç gibi olur, ayni tüm günahları dökülür.”

     Sünnet yolunda harcanan normal emek, bid’at yolunda girişilen yoğun gayretlerden daha hayırlıdır. Buna göre normal ve gerekse olağan üstü amellerinizin peygamberlerin yollarına ve sünnetlerine uygun olmasına dikkat ediniz.

     Hz Peygamber (SAV) şöyle buyuruyor:

     “İsrail oğulları 71 fırkaya bölündü. Bu ümmet te 72 fırkaya bölünecektir. Bu 72 fırkanın 71’i cehennemlik bir tanesi cennetliktir.”  Sahabe-i Kiram sordular: “Bu tek fırka hangisidir?” Hz Peygamber (SAV) şöyle cevap verdi: “Ehl-i Sünnet Ve’l Cemaat fırkasıdır.”

     Hz Peygamber (SAV) şöyle buyuruyor:

     “Ümmetimin bozulduğu dönemlerde benim sünnetime sarılanlara 100 şehit sevabı vardır.”

 

     Abdullah b. Mes’ud (RA) şöyle diyor:

     “Yaşlıları kocaltan ve çocukları orta yaş grubuna erdiren fitne günlerine erince ne yapacaksınız? O dönem gelince fitne öyle yaygınlaşır ki, herkes bu fitneyi sünnetmiş gibi benimser ve biri bu tutumun dışına çıkınca: “Bu eğriliktir” diye kınanır.” Dinleyicilerden biri şöyle sordu: “Ya Abdullah! Bu dediğin dönem ne zaman gelir?” Abdullah b. Mes’ud (RA) sözlerine şöyle devam etti: “Aranızda güvenilir kimselerin azaldığı, devlet adamlarının çoğaldığı, ilim adamlarının seyreldiği, Kur’an okuyucularının bollaştığı, ahiret amelleriyle dünyalık amaçların güdüldüğü ve din ilminin din dışı gayelere alet edildiği zaman. Böyle dönemlerde başınıza öyle hükümdarlar geçer ki, eğer onlara itaat etseniz, sizi doğru yoldan çıkarırlar, buna karşılık onlara karşı gelseniz, sizi öldürürler.” Dinleyicilerden birisi sordu: “O zaman ne yapmamızı tavsiye edersin?” Abdullah Mes’ud (RA) şöyle cevap verdi: “Evinizin yaygılarından biri olunuz. (Evinizden dışarı hiç çıkmayınız.) Yoksa karşılaşacağınız manzaraya göre ateş daha iyidir.” Abdullah b. Mes’ud (RA)’ın bu sözleri üzerine dinleyicilerden biri ellerini dizlerine vurarak şöyle dedi: “Öldürün beni ey Abdullah!”

     Amr b. As (RA) şöyle rivayet ediyor: “Hz Peygamber (SAV) bir gün bir hutbesinde şöyle buyurdu:

     “Ey insanlar, sahabelerime saygı gösteriniz, onlara karşı iyi davranınız, onları seviniz. Çünkü en hayırlı insanlar, dönemlerinde bana peygamberlik görevi verilip te Allah’a inanarak beni tasdik edenler, Allah katından getirdiğim prensiplere inanıp bu prensiplere uyanlar ve onlar uyarınca amel edenlerdir.

     Bunlardan sonraki en hayırlı insanlar, onların arkasından gelen kuşaktır. Bu kuşak bana inanmış, Allah’ın emrine uymuş fakat beni görememiş kuşaktır. Sonra da onları izleyen kuşak gelir. Bu kuşak ta yine bana inanmış bir kuşaktır.

     Bunların arkasından öyle bir kuşak gelir ki, bu kuşağın mensupları namazlarını ihmal ederek nefislerinin arzularına uyarlar, kendilerine emrettiklerime yan çizerek yasakladıklarımı işlerler. Dini, nefislerinin arzularına alet ederler ve sırf başkalarına karşı gösteriş olsun diye amel işlerler.

     Yemin ettikleri halde yeminlerini bozarlar. Gördükleri olaylar konusunda şahitlik etmekten kaçınırlar. Uhdelerine verilen emanetlere hıyanet ederler, emanetleri yerlerine vermezler. Konuşunca yalan söylerler. Kendileri yapmadıkları şeyleri başkalarına yaptıklarını söylerler.

     Aralarında ilim ve nezaket kalkar, bunlar yerine çevrelerinde cehalet ve fuhuş yayılır. Aralarından hayâ ve emanet (Güven) kalkar. Bunların yanında aralarında yalancılık, emanete hıyanet, ana-babaya karşı asilik, akraba haklarını umursamazlık, ihtiras, cimrilik, dünyaya tutkunluk ve kötü komşuluk gibi hastalıklar salgın hale gelir.

     Ok yaydan nasıl fırlayıp çıkarsa, onlar da dinin bağlayıcı kayıtlarından sıyrılıp çıkarlar. Kıyamet ancak kötü insanların üzerine kopar.

     Eğer cennet konutlarına yerleşip cennet nimetlerinden yararlanmak istiyorsanız, sünnet ve cemaat yolundan ayrılmayınız. Sonradan uydurulup ortaya çıkarılmış şeylerden kaçınınız. Çünkü bütün uydurma şeyler bid’attir ve bütün bid’atler de sapıklıktır.

     Şunu da unutmayınız ki, benim ümmetim h,ç bir zaman dalalette ittifak etmez. Buna göre kim itaati bir yana bırakarak cemaatten ayrılır ve Allah’ın emrini ihmal ederek, O’nun hükmüne karşı gelirse, Allah’ın huzuruna varınca O’nu kendisine karşı kızgın bulur ve O’nun emri ile derhal cehenneme atılır.”

 

 

 

 

     Ashab-ı Kiram’dan İbraz b. Sâriye (RA) şöyle anlatıyor:

     “Hz Peygamber (SAV) bir gün kendini dinleyenlerin kalplerini ürperten ve gözlerinden yaşlar akıtan etkili bir konuşma yaptı. Bu sırada sahabelerden biri şöyle dedi: “Ya Rasülallah! Bu yaptığın konuşma, galiba bir veda konuşmasıdır. Son olarak bizlere neler tavsiye ediyorsun?” Bunun üzerine Hz Peygamber (SAV) şöyle buyurdu:

     “Size Allah’tan korkmayı, söz dinlemeyi ve itaat etmeyi tavsiye ederim. Çünkü benden sonra yaşayacak olanlarınız birçok ihtilaflar göreceklerdir. Sonradan uydurulup ortaya atılmış şeylerden kesinlikle uzak durunuz. Çünkü sonradan uydurulup ortaya atılan şeylerin hepsi sapıklıktır. Aranızdan kim o günlere yetişirse, sakın benim ve hidayete erdirici Raşit halifelerimin sünnetinden ayrılmasın. Bunlara azı dişlerinizle sımsıkı yapışınız.”

     Ebu Said El-Hudrî (RA)’ın rivayetinde Hz Peygamber (SAV) şöyle buyurur:

     “Kim lokmasını helal yoldan sağlar, sünnete uyarak amel eder ve hiç kimseye zarar vermezse, cennete girer.” Sahabelerden biri şöyle dedi: “Ya Rasülallah! İnsanlar arasında böyleleri çoktur.” Bunun üzerine Hz Peygamber (SAV) şöyle mukabelede bulundu: “Böyleleri benden sonraki nesiller arasında da çok olacak, fakat sonradan azalacaklar.”

     Abdullah b. Mes’ud (RA) şöyle diyor:

     “Bir gün Hz Peygamber (SAV) yere bir çizgi çizdi ve şöyle buyurdu: “Bu, Allah’ın yoludur.” Arkasından o ana çizginin sağından ve solundan birkaç yan çizgi daha çizerek şöyle buyurdu: “Bunlar da diğer yollardır. Bu yan yolların her birinin başında insanları bu yollara çağıran şeytan vardır.” Hz Peygamber (SAV), sözlerini şu ayetle bağladı:

 

وَأَنَّ هَـذَا صِرَاطِي مُسْتَقِيماً فَاتَّبِعُوهُ وَلاَ تَتَّبِعُواْ السُّبُلَ فَتَفَرَّقَ بِكُمْ عَن سَبِيلِهِ ذَلِكُمْ وَصَّاكُم بِهِ لَعَلَّكُمْتَتَّقُونَ:

 

     “Şüphesiz bu, benim dosdoğru yolumdur. Buna uyun. (Başka) yollara uymayın. Zira o yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır. İşte sakınmanız için Allah size bunları emretti.” 

(EN’AM SURESİ – 153. AYET)

 

     Hz Peygamber (SAV) şöyle buyuruyor:

     “Her şeyin bir afeti olduğu gibi, bu dinin afeti de nefsin arzularıdır.”

     Şâbi (RA), NEFSİN ARZULARI kavramını şöyle açıklar: “Nefsin arzularına bu ismin verilmesinin sebebi, bu arzuların insanı cehenneme sürüklemesidir.”

     Mücahid (RA) şöyle diyor:

     “Allah’ın benim üzerimdeki şu iki nimetinden hangisi daha büyüktür ayırt edemiyorum: Beni müslüman olarak yaratmış olması mı, yoksa şu nefsimin arzularından beni korumuş olması mı?”

     Ebu Zerr (RA)’ın rivayetinde Hz Peygamber (SAV) şöyle buyuruyor:

     “Kim cemaat yolundan bir karış ayrılırsa, İslam halkasını boynundan çıkarmış olur.”

 

KAYNAK : GAFLETTEN KURTULUŞ      EBU’L LEYS SEMAEKANDÎ

TERCÜME :YAMAN ARIKAN

 

Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi14
Bugün Toplam783
Toplam Ziyaret4707074
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI