• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Kıymetli Zaman Dilimi Üç Aylar

KIYMETLİ  ZAMAN  DİLİMİ:  ÜÇ  AYLAR

  

إِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِندَ اللّهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْراً فِي كِتَابِ اللّهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمَاوَات وَالأَرْضَ مِنْهَا أَرْبَعَةٌ حُرُمٌ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ فَلاَ تَظْلِمُواْ فِيهِنَّ أَنفُسَكُمْ وَقَاتِلُواْ الْمُشْرِكِينَ كَآفَّةً كَمَا يُقَاتِلُونَكُمْ كَآفَّةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ:

 

     “Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına göre ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylarıdır. Bu, dosdoğru bir nizamdır. Öyleyse o aylar içinde kendinize yazık etmeyiniz.”  (TEVBE SURESİ – 36. AYET)

 

     Dinî hayatımızda “ÜÇ AYLAR” diye bilinen ve sonu Ramazan Ayı ile biten feyizli ve bereketli bir maneviyat mevsimine giriyoruz.

     6 / Ağustos / Cumartesi günü üç ayların ilki olan Recep ayının birinci günü,

11 / Ağustos / Perşembe’yi, 12 / Ağustos / Cumaya bağlayan gece de Regaib Kandili’dir.

     Üç aylar, kameri takvime göre Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Bu aylar, rahmet dalgalarının başladığı, manevî huzur ve sükûnun kalplere doğduğu, ilâhî rahmetin coştuğu aylardır. Bu aylar girince müminlerin ruhlarını manevî bir hava kaplar. Bu mübarek aylar içerisinde öyle feyizli ve bereketli geceler vardır ki, Allah’ın rahmeti bu gecelerde müminler üzerine yağmur gibi yağar.

     Üç aylardan ilki olan Recep ayının manevî değerine Kur’an-ı Kerim’de ve Sevgili Peygamberimiz (SAV)’in hadis-i şeriflerinde işaret edilmiştir. Kur’an-ı Kerim şöyle buyuruyor:

 

إِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِندَ اللّهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْراً فِي كِتَابِ اللّهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمَاوَات وَالأَرْضَ مِنْهَا أَرْبَعَةٌ حُرُمٌ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ فَلاَ تَظْلِمُواْ فِيهِنَّ أَنفُسَكُمْ وَقَاتِلُواْ الْمُشْرِكِينَ كَآفَّةً كَمَا يُقَاتِلُونَكُمْ كَآفَّةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ:

 

    “Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına göre ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylarıdır. Bu, dosdoğru bir nizamdır. Öyleyse o aylar içinde kendinize yazık etmeyiniz.” (TEVBE SURESİ – 36. AYET)

     Ayette işaret edilen “HARAM AYLARI”’n Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep ayları olduğunu Hz. Peygamber (SAV), şu hadisi şerifleriyle açıklamışlardır: “Muhakkak ki zaman Allah’ın yarattığı günkü şekliyle akıp gitmektedir. Sene on iki aydır. Onlardan dördü haram aylarıdır. Bunlardan üçü peş peşedir. Zilkade, Zilhicce, Muharrem, bir de Cemaziyel-ahir ile Şaban ayları arasıda olan ve Mudar Kabilesi'nin ayı Recep’tir.”

     Ayrıca Hz. Peygamber (SAV) üç aylar hakkında şöyle buyururlar: “Recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır.”  

     “Ey Allah'ım! Recep ve Şaban'ı bize mübarek kıl, bizi Ramazan’a kavuştur.”  

     6 / Ağustos / Cumartesi (YARIN) günü idrak edeceğimiz Recep ayı, gerek İslâm’dan önce, gerekse İslâm’dan sonra mukaddes bilinen bir aydır. İslâm dini gelmeden önce bu ay girer girmez, Arap kabileleri arasında harb etmek baskın ve çapulculuk yapmak yasaklanır, herkes bu ayda kendisini emniyet ve selamette hissederdi. İslâm güneşinin doğmasından sonra da ilâhî hikmet ve takdir gereğince bu aya olan hürmet devam ettirildi. Recep ayı Regaib ve Mi’rac gibi mübarek geceler ve ilâhî tecellilerle şereflendirildi. Ülkemizde de asırlardır bir “ÜÇ AYLAR” geleneği oluşmuş, Ramazan’a hazırlık bununla başlar hale gelmiştir.

     Bu aylar mübarek gecelerle doludur. Recep ayının ilk Cuma gecesi Regaib gecesi, 27’nci gecesi de Mi’rac gecesidir. Şaban ayının 15’nci gecesi Berat gecesi Ramazan ayının 27’nci gecesi de mübarek Kadir gecesidir.

     Recep ayının ilk Cuma gecesi olan Regaib kandili, Yüce Allah’ın kullarına bol bol bağışta bulunduğu, az ibadetlerine karşılık çok ecir verdiği bir rağbet gecesidir. Regaib kandili; Recep ayındaki Mi’rac; Şaban ayındaki Berat kandillerini, Ramazan ayını, Ramazan ayı içerisindeki Kadir gecesini, Ramazan ve Kurban bayramlarını müjdeleyen mübarek bir gecedir.

     Recep ayı içerisinde bulunan bir başka mübarek gece de Mi’rac gecesidir. Mi’rac gecesi Yüce Allah’ın, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV)’i Mekke’deki Mescid-i Haram’dan, Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya oradan da göklerin ilâhî derinliklerine yükselttiği gecedir. Mi’rac gecesi, Cenab-ı Hakk’ın Hz. Peygamber (SAV)’e büyük hakikatlerin ilâhî sırlarını gösterdiği, vasıtaların kalkarak ilâhî vahye muhatap kıldığı, kendi âyâtını ve kâinatın sırlarını seyrettirdiği, müminlere namazın farz kılındığı ilâhî lütuflarla dolu olan bir gecedir.

     Üç ayların ikincisi olan Şaban ayı ve onun içerisinde bulunan Berat gecesi de Müslümanlarda kutsal sayılmış, bu gecenin diğer gecelerden farklı bir şekilde geçirilmesi, bu gecede daha fazla ibadet edilmesi adet halini almıştır. Bazı rivayetlerden, Hz. Peygamber (SAV)’in Şaban ayına ve özellikle bu ayın on beşinci gecesine ayrı bir önem vererek onu ihya ettiğini göz önüne alan âlimler, bu geceyi ibadetle geçirmenin sevaba vesile olacağını söylemişlerdir. Ayrıca bir kısım bilginlerin, Kıble’nin Kudüs'teki Mescid-i Aksa’dan, Mekke'deki Kâbe istikametine çevrilmesinin hicretin ikinci yılında Berat gecesinde vuku bulduğunu kabul etmeleri, geceye ayrı bir önem kazandırmıştır.

     Üç ayların sonuncusu olan Ramazan ayı ve onda bulunan Kadir Gecesi’nin dinî hayatımızda ayrı bir yeri ve önemi vardır. Ramazan ayı faziletlerle dolu bir aydır. Ramazan ayı, hayır ayı, yoksullara ve düşkünlere yardım ayı ve bütün anlamıyla Kur’an ayıdır. Ramazan’ın diriltici özelliği, bütün insanlığı huzura ve saadete kavuşturmak için yeryüzüne gönderilen Kur’an-ı Kerim’in bu ayda inmeye başlamasından bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesi’nin bu ay içerisinde bulunmasından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, İslâm’ın beş esasından biri olan oruç, bu aya tahsis edilmiştir. Böylece Ramazan ayı, diğer aylar içinde bir başka aydır. Sanki yeni bir hayatın başlangıcıdır. Hayatımızın kazandığı ve kazanacağı yeni boyutların filizleneceği önemli bir devredir. İnsanî ve sosyal ilişkilerimizin daha güzel bir hüviyet kazanacağı zaman dilimidir.

     Ramazan ayının özellikle İslâm-Türk toplumunun dinî hayatında müstesna bir yeri vardır. Müslüman Türkler, Ramazan’ı yılda bir defa gelen önemli bir misafir olarak kabul eder ve hazırlıklarını buna göre yaparlar. Her yıl Ramazan ayı yaklaşırken neşe, hareket ve canlılık görülür.

     Toplum geleneğimizin canlı ve dipdiri bir tezahürü olarak Ramazan; yıllık takvimimiz içinde hatırı sayılır bir ağırlığa sahiptir. Ramazan, aylar içinde sultanlıkla taltif edilen bir payenin sahibi olarak, kandillerle karşılanıp, bayramlarla uğurlanır. İftar, sahur, teravih gibi ibadet neşvesinin ötesinde manalar taşıyan bu merasimleriyle de sultan olmanın ayrıcalıklarını yaşar. Daha kendisi gelmeden önce kandilleri gönderip; sonra kendileri teşrif eden Sultan Ay Ramazan, sosyal iklimde meydana getirdiği değişiklik ve yumuşamayla da müstesna bir imtiyaza sahiptir.

     Halk arasında “ÜÇ AYLAR” diye adlandırılan; Recep, Şaban ve Ramazan ayları Yüce Allah’ın ruhumuza ikram ettiği faziletli ve feyizli bir zaman dilimidir. Yapılan dileklerin dalga dalga Allah’a ulaştığı, dökülen pişmanlık gözyaşlarının günahları silip yok ettiği kandiller geçididir. Melekî olduğu kadar şeytanî özelliklere de sahip, günah işlemeye müsait bulunan insanın, günahlardan temizlenmesi için üç aylar bir fırsattır. Kısaca üç aylar, günahlardan arınma, sevaplarla bezenme mevsimidir. Ramazan’dan önce oruçla buluşanlar, Cuma namazına koşanlar, namaza başlayanlar, ibadetlerini ziyadeleştirenler, tevbe ile Allah’a çok yaklaşanlar... gibi manevî kazanç elde edenlerin çokça görüldüğü anlardır üç aylar.

     Üç aylar, geçmişin muhasebesini yaparak, geleceğe azim ve enerji dolu bir şevkle atılmak için iyi bir imkândır. Hayatımızda otokontrol sisteminin kurulmasına vesile olan mübarek üç aylar ve kandiller, dünyevî meşguliyetlerimizden sıyrılıp, yaratılış gayemizi düşünmemiz, yaratan ve yaratılanlarla olan münasebetlerimizi değerlendirmemiz için son derece kıymetli fırsatlardır.

     İşte yakında idrak edeceğimiz mübarek üç aylar, Yaratıcımıza, ailemize, çocuklarımıza, milletimize ve bütün insanlığa karşı görev ve sorumluluklarımızı hatırlatmalı; hata, ihmal ve kusurlarımızdan dönmemize ve gaflet uykusundan uyanmamıza vesile olmalıdır. Aramızdaki çekişmeleri, tefrika ve ihtilafları, şahsî menfaat hesaplarını ve basit düşünce farklılıklarını bertaraf etmeli; her zamandan daha çok muhtaç olduğumuz ve yüce dinimizin bizden ısrarla istediği barış, hoşgörü, kardeşlik, birlik ve beraberliğimizin güçlenmesini, insanî ve ahlakî meziyetlerin yeniden yeşermesini sağlamalıdır.

     İnsanoğlu, yaşadığı günlerde farklılıklar olmazsa, belli alışkanlıklarıyla hayatını sürdürür. Fakat alışkanlıklarının dışında ve farklı durumlarla karşılaşırsa kendisine bir çeki düzen verir. İşte üç aylar ve bu aylar içerisinde bulunan mübarek geceler, Müslümanların hayatlarındaki mu’tad gün ve geceler arasında fazlasıyla sevap kazanacağı kıymetli anlardır. Unutulmamalıdır ki, insan bu dünyada nasıl yaşarsa, kıyamet gününde Allah’ın huzuruna, dünyada işledikleriyle birlikte varacaktır. Götürdükleri iyi ise sevinip mutlu olacak; kötü ise, pişmanlık duyarak mahcup olacaktır. Ancak bu mahcubiyetin orada faydası da olmayacaktır. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:

 

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا اللَّهَ وَلْتَنظُرْنَفْسٌ مَّا قَدَّمَتْ لِغَدٍ وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ خَبِيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ:

 

     “Ey iman edenler, Allah'tan korkun, herkes yarına ne hazırladığına bir baksın; Allah'tan sakının, çünkü Allah işlediklerinizden haberdardır.” (HAŞR SURESİ – 18. AYET)

    

 

KAYNAK : DİYANET AYLIK DERGİ

Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi16
Bugün Toplam1309
Toplam Ziyaret4707600
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI