• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Haset: Kişisel ve Toplumsal Gelişimin Önündeki Engel

KİŞİSEL VE TOPLUMSAL GELİŞİMİN ÖNÜNDEKİ  ENGELLERDEN BİRİ OLARAK HASET[1]

 

I. KONUNUN PLÂNI

A-Haset kavramı

B-Haset ile gıpta arasındaki fark

C-Kur’an’ın hasete bakışı

 D-Hadislerde haset yasağı

 E- Hasedin zararları

1- Psikolojik zararları

2-Sosyal ve ekonomik zararları

 F-Hasetten ve hasetçiden korunma yolları

1-İslam’ın müminleri kardeş ilan ettiğini unutmamak

2-İlim,amel, ihlas ve takva  sahibi olmak

3-Allah’a sığınmak (Muavizeteyn surelerini okumak)

4-Allah’ın emir ve yasaklarına uymak

5-Sabırlı olup hasetçiyle çatışmamak

6-Hasetçiye düşüncesinde yer vermemek

7- Hasetçinin kendisine musallat olmasını bir musibet kabul          edip, bu musibete sebep olabilecek günahlarından tevbe-istiğfar etmek

8-İkram ve ihsanla hasetçiyi utandırmak

9-Hasetçinin kin ve kıskançlık ateşini ona iyilik ederek       söndürmek                

10- İsraf, lüks ve gösteriş tüketiminden sakınarak insanların haset duygularını körüklememek

 

II. KONUNUN AÇILIMI VE İŞLENİŞİ

            Konuya haset kavramı açıklanarak başlanır. Daha sonra ilgili âyet ve hadislerle hasedin dini durumu izah edilir. Bu arada haset ile gıpta arasındaki fark söylenir ve yasak olanın gıpta değil, haset olduğu vurgulanır. Vaazın akışı içerisinde Kur’an’da hasetçi özellikleri ön plana çıkarılan İblis, Kabil ve  Hz. Yusuf’un büyük kardeşlerinden örnekler verilerek hasedin, haset edenin bizzat kendisine ve toplumun ekonomik ve sosyal gelişmesine verdiği zararlar anlatılır. Vaazın sonuna doğru genel bir değerlendirme yapılır ve hasetten ve hasetçiden korunma yolları anlatılır

III. KONUNUN ÖZET SUNUMU

            Haset başkalarının sahip olduğu bir nimeti, mevki ve makamı, üstün sayılan bir vasfı çekemeyerek, onun din kardeşinden alınmasını ve yok olmasını istemektedir. Haset, dilimizde kıskançlık ve çekememezlik olarak ifade edilir. Kıskançlık yani haset, insanları mutsuz ve huzursuz eden manevi bir hastalıktır. Bu ateşe gönlünü  kaptıran kimse hem kendi rahatını bozar, hem de başkalarını rahatsız eder, hem de Allah’ın takdirine rıza göstermediği için günahkâr olur. Yüce rabbimiz Kur’an-ı Kerim’inde, sevgili peygamberimiz de hadis-i şeriflerinde mü’minlerin birbirlerine haset etmelerini yasaklamaktadır.

  IV. KONU İŞLENİRKEN BAŞVURULABİLECEK BAZI ÂYETLER

 

  وَلاَ تَتَمَنَّوْاْ مَا فَضَّلَ اللّهُ بِهِ بَعْضَكُمْ عَلَى بَعْضٍ لِّلرِّجَالِ نَصِيبٌ مِّمَّا اكْتَسَبُواْ وَلِلنِّسَاء نَصِيبٌ مِّمَّا اكْتَسَبْنَ وَاسْأَلُواْ اللّهَ مِن فَضْلِهِ إِنَّ اللّهَ كَانَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا

“Allah’ın, kiminizi kiminize üstün kılmaya vesile yaptığı şeyleri (haset ederek) arzu edip durmayın. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah’tan, onun lütfunu isteyin. Şüphesiz Allah her şeyi hakkıyla bilendir.”[2]

  أَمْ يَحْسُدُونَ النَّاسَ عَلَى مَا آتَاهُمُ اللّهُ مِن فَضْلِهِ فَقَدْ آتَيْنَآ آلَ إِبْرَاهِيمَ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَآتَيْنَاهُم مُّلْكًا عَظِيمًا

“Yoksa, insanları; Allah’ın lütfundan kendilerine verdiği şey dolayısıyla kıskanıyorlar mı? Şüphesiz biz, İbrahim ailesine de kitap ve hikmet vermişizdir. Onlara büyük bir hükümranlık da vermiştik.” [3]

Haset zararlı bir duygu olduğu için yüce Allah hasetçinin şerrinden kendisine sığınmamızı istemektedir:

           

            قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ. مِن شَرِّ مَا خَلَقَ . وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ .  وَمِن شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ .  وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ .

“De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.”[4]

Hasetle gıpta birbiriyle karıştırılmamalıdır. Çünkü bunlar farklı şeylerdir. Çünkü haset, “başkalarının sahip olduğu bir nimeti, mevki ve makamı, üstün sayılan bir vasfı çekemeyerek, onun din kardeşinden alınmasını ve yok olmasını istemek” iken; gıpta, hayır işleyen ve iyilik yapan bir kimsenin elindeki nimetin yok olmasını düşünmeden, öyle bir imkâna sahip olmayı arzu etmektir.” Bu nedenle gıpta duygusu yasaklanmamış, aksine bu uğurda yarışılması istenmiştir. Dinimizde buna “Münafese” denir. Şu âyet-i kerime de bu konudaki yarışı teşvik etmektedir.”

“  وَفِي ذَلِكَ فَلْيَتَنَافَسِ الْمُتَنَافِسُونَ  “İşte yarışanlar, bunun için yarışsınlar “ [5]

Ayette sözü edilen yarış (münafese), başkalarının iyi haline imrenip, onlar gibi olmaya, hatta daha ileri gitmeye çalışmak demektir. Bunun ise hasetle ilgisi yoktur. Yukarıda izah edildiği gibi bu durum haset değil, gıptadır.

 

Not:  Bu Konuda şu âyetlere de bakılabilir:Nisa,4/32,89; 54; Mutaffifin, 83/26; Felak 113/1-5; Sad,38/82-83; Al-i İmran,3/120;Hac,22/60; Talak,65/2-3; Kasas,28/54; Mü’min, 40/56; Fussilet,41/ 34-36;Haşr 59/9;

 

V. KONU İŞLENİRKEN BAŞVURULABİLECEK BAZI HADİSLER

  

iz; Sevgili peygamberim               

عَنْ أبي هُرَيرة أنَّ النبيَّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم  قالَ : « إيَّاكُمْ والحسدَ ، فإنَّ الحسدََ

 يأكُلُ الحسناتِ كَما تَأْكُلُ النًارُ الحطبَ ، أوْ قال العُشْبَ »

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî (sav) şöyle buyurdu:"Haset etmekten sakının. Zira, ateşin odunu (veya otları) yiyip bitirdiği gibi haset de iyilikleri yer bitirir. "[6]

Diğer bir hadislerinde de;

- وعنْ أبي هُريْرةَ رضي اللَّه عنهُ أنَّ رسُول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم قال : « إيًاكُمْ والظَّنَّ ، فإن الظَّنَّ أكذبُ الحدِيثَ ، ولا تحَسَّسُوا ، ولا تَجسَّسُوا ولا تنافَسُوا ولا تحَاسَدُوا ، ولا تَباغَضُوا، ولا تَدابَروُا ، وكُونُوا عِباد اللَّهِ إخْواناً كَما أمركُمْ . المُسْلِمُ أخُو المُسْلِمِ ، لا يظلِمُهُ ، ولا يخذُلُهُ ولا يحْقرُهُ ، التَّقوى ههُنا ، التَّقوَى ههُنا » ويُشير إلى صَدْرِه « بِحْسبِ امريءٍ مِن الشَّرِّ أن يحْقِر أخاهُ المسِلم ، كُلُّ المُسلمِ على المُسْلِمِ حرَامٌ : دمُهُ ، وعِرْضُهُ ، ومَالُه، إنَّ اللَّه لا يَنْظُرُ إلى أجْسادِكُمْ، وَلا إلى صُوَرِكُمْ ، وأعمالكم ولكنْ يَنْظُرُ إلى قُلُوبِكُمْ».

 وفي رواية : « لا تَحاسَدُوا ، وَلا تَبَاغَضُوا ، وَلا تَجَسَّسُوا ولا تحَسَّسُوا ولا تَنَاجشُوا وكُونُوا عِبَادَ اللَّهِ إخْوَاناً » .

 وفي روايةٍ : « لا تَقَاطَعُوا ، وَلا تَدَابَرُوا ، وَلا تَبَاغَضُوا ولا تحَاسدُوا ، وَكُونُوا عِبَادَ اللَّهِ إخْوَاناً » .

Ebû Hüreyre (r.a.) 'den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Zandan sakınınız. Çünkü zan (yersiz itham), sözlerin en yalan olanıdır. Başkalarının konuştuklarını dinlemeyin, ayıplarını araştırmayın, birbirinize karşı öğünüp böbürlenmeyin, birbirinizi kıskanmayın, kin tutmayın, yüz çevirmeyin. Ey Allah'ın kulları! Allah'ın size emrettiği gibi kardeş olun.

Müslüman müslümanın kardeşidir: Ona haksızlık etmez, onu yardımsız bırakmaz, küçük görmez. (Göğsüne işâret ederek) Takvâ buradadır, takvâ buradadır!” "Kişiye, müslüman kardeşini hor görmesi kötülük olarak yeter. Müslümanın her şeyi, kanı, namusu ve malı müslümana haramdır. ” "Şüphesiz ki Allah, sizin bedenlerinize, görünüşünüze ve mallarınıza değil, kalblerinize kıymet verir. "

Bir rivâyette şöyle buyurulur: "Birbirinize haset etmeyin, kin tutmayın. Başkalarının ayıplarını araştırmayın, konuştuklarını dinlemeyin, müşteri kızıştırmayın. Ey Allah'ın kulları! Kardeş olun. "

Bir rivayette de şöyle buyurulur: "Birbirinizle alâkayı kesmeyin! Birbirinize sırt dönmeyin! Birbirinize kin tutmayın! Haset etmeyin. Ey Allah'ın kulları! Kardeş olun!”[7]          

            Sevgili peygamberimiz bir hadislerinde de;

وعنْ ابنِ مسْعُودٍ ، رضي اللَّه عنْه ، قَال : قَال رسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « لا حَسَد إلاَّ في اثْنَتَيْنِ : رَجُلٌ آتَاهُ اللَّه مَالاً فَسلَّطهُ عَلى هلَكَتِهِ في الحَقِّ ، ورَجُلٌ آتاهُ اللَّه الحِكْمَةَ فهُوَ يَقْضِي بِهَا ، وَيُعَلِّمُهَا » مُتَّفَقٌ عَليهِ .

Abdullah İbni Mes'ûd (r.a.) 'den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:"Yalnız şu iki kimseye gıbta edilir: Allah'ın kendisine ihsân ettiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse;

Allah'ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına da öğreten kimse. " [8]

VI. YARARLANILABİLECEK DİĞER BAZI KAYNAKLAR

           

1. Riyazü’s-salihin, Terceme ve şerhi: M. Yaşar KANDEMİR, İ.L. ÇAKAN, R.   KÜÇÜK,  Erkam Yay, İst, II/194-203; II/413-414; VI/557-558.

2.Mustafa ÇAĞRICI, Diyanet İslâm Ansiklopedisi, Haset Mad, XVI/378-380; 3.Buhari, Mezalim 3,Temenni 5,Tevhid 45,İlim 15, Zekat 5, Ahkam 3, Edep 57,58,62;  Müslim, Birr,23,24,28,30,32, 58, Müsafirin 266-268; Tirmizi, Birr,18; ibn Mace II/1408.

 

 

[1] Not : Bu vaaz projesi Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Dr. Muhlis AKAR tarafından hazırlanmıştır.

[2] Nisâ4/32

[3] Nisâ4/54

[4] Felâk 113/1-5

[5] Mutaffifîn 83/26

[6] Ebû Dâvûd, Edeb 44. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 22

[7] Müslim, Birr 30 Müslim, Birr 32; Müslim, bu rivâyetlerin tamamını (Birr 28–34).

[8] Buhârî, İlim 15, Zekât 5, Ahkâm 3, İ'tisâm 13, Tevhîd 45; Müslim, Müsâfirîn 268. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 24; İbni Mâce, Zühd 2.

 

Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi11
Bugün Toplam704
Toplam Ziyaret4698522
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI