• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











İffet Duygusu ve Haya

İFFET DUYGUSU VE HAYA

 

I. Konunun Plânı

A-İffet ve haya kavramları

B-Haya ve çekingenlik arasındaki farklar

C-İffetli olmak hakkını savunmaya engel değildir

D-Kur’an’ın  iffetli ve hayalı olmaya verdiği önem

E-Hadislerin iffetli ve hayalı olmaya verdiği önem

F-İffetli yaşamanın topluma getireceği faydalar

G-Hayasız ve iffetsiz davranışların kişisel ve toplumsal zararları

H-İffet-haya-ahlak ilişkileri

1.İyi insan olmak için ahlaklı ve iffetli davranışların önemi

2.Günlük hayatımızda ve ikili ilişkilerimizde iffetli-hayalı-ahlaklı davranışlar

3.Alay, hakaret, sövme ve çirkin sözler

4.Hakkını ararken kırıcı davranışlar

5.Eline diline beline sahip olma

 

II. Konunun Açılımı ve İşlenişi

            Konuya haya ve iffet kavramları açıklanarak başlanır. Daha sonra ilgili ayet ve hadislerle haya ve iffetin dinimizdeki durumu izah edilir. Haya ile çekingenlik,iffet ile hakkını savunmama arasındaki farklar anlatılır. İffetli ve hayalı yaşamanın fert ve topluma getireceği faydalar ile iffetsiz ve hayasız davranışların zararları anlatılır. İffet- haya-ahlak ilişkileri örneklerle zenginleştirilir, iyi ve kötü ahlaktan örnekler verilir. Vaazın sonuna doğru konunun genel bir özeti yapılır ve dua edilerek vaaz bitirilir.

 

III. Konunun Özet Sunumu

Utanma, çekinme, vazgeçme, tövbe etme gibi anlamlara gelen haya kelimesi; ahlak terimi olarak, nefsin çirkin davranışlardan rahatsız olup  onları terk etmesidir. Kötü bir işin yapılmasından   yada iyi bir işin terk edilmesinden dolayı insanın yüzünü kızartan sıkıntı şeklinde de açıklanabilir. İffet ise; haramdan uzak durmak, helal ve güzel olmayan söz ve davranışlardan sakınmaktır.[1] Cenab-ı Hak bizlere mal-mülk kazanma ve yeme-içme konularında kanaatkâr olmayı, cinsel istekler konusunda da ölçülü ve dengeli davranmayı emretmiştir.[2]

Kur’an-ı Kerim’de bazı Müslümanların Peygamberimizi uygunsuz zamanlarda rahatsız ettikleri, fakat onun hayasından dolayı bu rahatsızlığını ifade edemediği, ancak Allah’ın gerçeği bildirmekten hayâ etmeyeceği belirtilmekte ve insanlara karşı davranışlarımızda dikkatli olmamız gerektiğine işaret edilmektedir.

 

Yüce kitabımızda; “Allah bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten çekinmez. ...”[3] buyurularak, hak ve hakikati anlatırken haya endişesi ile gerçekleri söylemekten geri kalınmayacağı vurgulanmaktadır.

Kur’an ve Sünnetin kişinin her yönüyle iffetli ve hayalı olmasını emir ve tavsiye eden prensipleri, halkın kolayca anlayabilmesi için, Türk tasavvuf geleneğinde ‘eline beline diline sahip olma’ ifadesiyle formüle edilmiştir.

 

IV. Konu İşlenirken Başvurulabilecek Bazı Ayetler

 

إِنَّ اللَّهَ لاَ يَسْتَحْيِي أَن يَضْرِبَ مَثَلاً مَّا بَعُوضَةً فَمَا فَوْقَهَا فَأَمَّا الَّذِينَ آمَنُواْ فَيَعْلَمُونَ أَنَّهُ الْحَقُّ مِن رَّبِّهِمْ وَأَمَّا الَّذِينَ كَفَرُواْ فَيَقُولُونَ مَاذَا أَرَادَ اللَّهُ بِهَـذَا مَثَلاً يُضِلُّ بِهِ كَثِيراً وَيَهْدِي بِهِ كَثِيراً وَمَا يُضِلُّ بِهِ إِلاَّ الْفَاسِقِينَ

“Allah bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten çekinmez. İman edenler onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler. Küfre saplananlar ise, “Allah örnek olarak bununla neyi kastetmiştir?” derler. (Allah) onunla bir çoklarını saptırır, bir çoklarını da doğru yola iletir. Onunla ancak fasıkları saptırır.”[4]

 

يَاأَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لاَ تَدْخُلُوا بُيُوتَ النَّبِيِّ إِلاَ أَنْ يُؤْذَنَ لَكُمْ إِلَى طَعَامٍ غَيْرَ نَاظِرِينَ إِنَاهُ وَلَكِنْ إِذَا دُعِيتُمْ فَادْخُلُوا فَإِذَا طَعِمْتُمْ فَانْتَشِرُوا وَلاَ مُسْتَأْنِسِينَ لِحَدِيثٍ إِنَّ ذَلِكُمْ كَانَ يُؤْذِي النَّبِيَّ فَيَسْتَحْيِ مِنْكُمْ وَاللَّهُ لاَ يَسْتَحْيِ مِنْ الْحَقِّ وَإِذَا سَأَلْتُمُوهُنَّ مَتَاعًا فَاسْأَلُوهُنَّ مِنْ وَرَاءِ حِجَابٍ ذَلِكُمْ أَطْهَرُ لِقُلُوبِكُمْ وَقُلُوبِهِنَّ وَمَا كَانَ لَكُمْ أَنْ تُؤْذُوا رَسُولَ اللَّهِ وَلاَ أَنْ تَنْكِحُوا أَزْوَاجَهُ مِنْ بَعْدِهِ أَبَدًاإِنَّ ذَلِكُمْ كَانَ عِنْدَ اللَّهِ عَظِيمًا

“Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin (vakitli vakitsiz) Peygamber’in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikahlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu Allah katında büyük bir günahtır.”[5]

 

يَاأَيُّهَا النَّاسُ كُلُوا مِمَّا فِي الاَرْضِ حَلاَلاً طَيِّبًا وَلاَ تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ إِنَّمَا يَأْمُرُكُمْ بِالسُّوءِ وَالْفَحْشَاءِ وَأَنْ تَقُولُوا عَلَى اللَّهِ مَا لاَ تَعْلَمُونَ

“Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır. O, size ancak kötülüğü, hayasızlığı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder.”[6]

 

V. Konu İşlenirken Başvurulabilecek Bazı Hadisler

 

عن ابن مسعود رضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: قالَ رسولُ اللّه #: اسْتَحْيُوا مِنْ اللّهِ حَق الحَيَاءِ. قُلْنَا إنَّا نَسْتَحِى مِنَ اللّهِ يا رَسُولَ اللّهِ وَالْحَمْدُللّهِ. قَالَ: لَيْسَ ذلِكَ ولكِنْ اسْتِحْيَاءَ مِنَ اللّهِ حَقَّ الحَيَاءِ أنْ تَحْفَظَ الرَّأسَ وَمَا وَعَى، وَالْبَطْنَ وَمَا حَوَى وَتَذْكُرَ المَوْتَ وَالْبِلى، وَمَنْ أرَادَ الاَخِرَةَ تَرَكَ زِينَةَ الحَيَاةَ الدُّنْيَا، وَآثَرَ الاَخِرَةَ عَلى ا‘ولى، فَمَنْ فَعَلَ ذلِكَ فَقَدِ اسْتَحْيَا مِنَ اللّهِ حَقَّ الْحََيَاءِ.  

“İbn Mes'ud (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Allah'tan hakkıyla hayâ edin!" buyurdular. Biz: "Ey Allah'ın Resûlü, elhamdülillah, biz Allah'tan hayâ ediyoruz" dedik. Ancak O, şu açıklamayı yaptı: "Söylemek istediğim bu (sizin anladığınız hayâ) değil. Allah'tan hakkıyla hayâ etmek, başı ve onun taşıdıklarını, batnı ve onun ihtivâ ettiklerini muhâfaza etmen, ölümü ve toprakta çürümeyi hatırlamandır. Kim âhireti dilerse dünya hayatının zinetini  terketmeli, âhireti bu hayata tercih etmelidir. Kim bu söylenenleri yerine getirirse, Allah'tan hakkıyla hayâ etmiş olur.” [7]

 

وعن أبى سعيد الخدرى رضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: كانَ رَسولُ اللّهِ # أشَدَّ حَيَاءَ مِنَ العَذْرَاءِ في خِدْرِهَا، وَكَانَ إذَا رَأى شَيْئاً يَكْرَهُهُ عَرَفْنَا ذلِكَ في وَجْهِهِ.

“Ebû Saîdi'l-Hudrî (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) çadırdaki bâkire kızdan daha çok hayâ sahibi idi. Hoşlanmadığı bir şey görmüşse biz bunu yüzünden hemen anlardık.”[8]

 

وعن زيد بن طلحة بن ركانة رضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: قالَ رسولُ اللّهِ #: إنّ لِكُلِّ دِينٍ خُلُقاً، وَخُلُقُ الإِسْلاَمِ الحَيَاءُ.

“Zeyd İbn Talha İbn Rükâne (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Her bir dinin kendine has bir ahlâkı vardır. İslâm'ın ahlâkı hayadır."[9]

 

وعن أنس رضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: قال النَّبىُّ #: مَا كَانَ الْفُحْشُ في شَئ إَّلاَ شَانَهُ، وَمَا كَانَ الحَيَاءُ في شَئٍ إلاَ زَانَهُ.

“Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Edebsizlik ve çirkin söz girdiği şeyi çirkinleştirir. Hayâ ise girdiği  şeyi güzelleştirir."[10]

 

عَنْ سَهْلِ بنِ سعْدٍ قَال : قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « مَنْ يَضْمَنْ لي ما بيْنَ لَحْيَيْهِ وَمَا بيْنَ رِجْلَيْهِ أضْمنْ لهُ الجَنَّة » .

“Sehl İbni Sa'd radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kim bana iki çenesi arasındaki (dili) ile iki budu arasındaki (üreme) organını koruma sözü verirse, ben de ona cennet sözü veririm. "[11]

 

VI.Yararlanılabilecek Bazı Kaynaklar

 

Buhârî, Sahih, İman,  2/3,  (I,8), 2/16, (I,11),  Edeb, 78/34, (VII, 80), 78/72-73, (VII,96) 78/77-78, (VII, 100),  Cihâd, 56/128, (IV,15), Zekât 24/50, (II,129), 24/53, (II, 132);   Büyû‘ 34/15, (III, 9)  Şirb ve’l-Müsâkât, 42/13.  (III, 79),  Menâkıb,  61/23,  (IV, 167),  Zekât, 24/10, (II,114),  Rikak, 81/49, (VII, 198),  81/51, (VII, 202),  Tevhîd 97/36, (VIII, 200-201);  Müslim, Sahih, İman, 1/57, (I, 63),  Zekât, 12/56, (I, 699), Fezâil,  43/67-68,  (II, 1809-1810), Fezailü’s-sahabe, 44/26,  (II, 1866);  Ebu Davud, Sünen, Edeb, 35/6, (V, 143), 35/7, (V, 147);   Tirmizi, Sünen, Nikah, 9/1, (III, 39),  Kıyâmet,  38/1, (IV, 611), 38/24,  (IV, 637), Birr, 28/80, (IV, 375),  Zühd, 37/37, (IV, 577); Nesâî, Sünen, Zekât,  23/63;   İbn Mace, Sünen, Mukaddime 9, (I, 5), 13, (I, 7),  Zühd,  38/17, (II, 1399),  Zekât, 8/28, (I, 591);  Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 71,  387; V, 421, 426, 427;   VI, 62, 155, 288;  Diyanet İslam Ansiklopedisi, Haya Mad. XVI,554-555; İffet Mad.; Maverdi, Edebi’d-dünya ve’d-din; Gazali, İhya’u ulumi’d-din;   Nevevî, Ebu Zekeriyya Yahya b. Şeref en-Nevevî (v.676/1277), Riyâzü’s-Salihîn, Ter. Hasan Hüsnü Erdem ve Kıvâmüddin Burslan, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayını, Ank. 1972,  I/85 vd, III/102 vd.     Türkçe Tercüme ve Şerhi: Riyâzü’s-Salihîn Peygamber Efendimizden Hayat Ölçüleri, Hazırlayanlar: Prof. Dr. M. Yaşar Kandemir, Prof. Dr. İsmail Lütfi Çakan, Doç Dr. Raşit Küçük, Erkam Yayınları, İst. 1997, I-VIII C.    

 

_______________________________________________________________________________________________________

Not: Bu vaaz projesi Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Mustafa KILIÇ tarafından hazırlanmıştır.


[1] Bakara, 2/273, Nur, 24/33

[2] Nisa, 4/6, Nur, 24/33, 60

[3] Bakara, 2/26

[4] Bakara, 2/26

[5] Ahzab, 33/53

[6] Bakara, 168-169

[7] Tirmizî, Sünen, Kıyâmet, 38/ 25, (IV, 637)

[8] Buhârî, Sahih, Edeb, 78/77, (VII, 100),  Menâkıb 61/23, (IV,167)

[9] Malik b. Enes, Muvatta, Hüsnü'l-Hulk, 48/ 9, (II, 905);  İbn Mâce,   Sünen, Zühd, 38/ 17, (II, 1399)

[10]Tirmizî, Sünen,, Birr, 28/47, (IV, 349); İbn Mâce,  Sünen, Zühd 38/17, (II, 1399)

[11] Buhârî, Sahih, Rikak,  81/23, (VII, 184) 

Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi9
Bugün Toplam473
Toplam Ziyaret4706764
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI