• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Anne ve Baba

ANNE VE BABA

İnsanın doğumundan ölümüne kadar görev ve sorumlulukları iki maddede özetlenir:

Birincisi; Allah’a karşı olan görev ve sorumluluklarıdır. Çünkü insanı yaratan, yaşatan ve üstün yeteneklerle donatan Odur. İnsana sayılamayacak kadar nimetler vermiş ve onu yaratıkların en üstünü kılmıştır. Kainatta var olan her şeyi onun emrine vermiş ve ona hizmet için var etmiştir. İnsanı öldürecek ve diriltecek olan da Odur. Sonra da dünyada yaşadığı sürece, erginlik çağından itibaren ölünceye kadar yaptıklarından onu sorgulayacak olan da Odur.

Allah’a karşı olan görevlerinin başında Onun varlığına ve birliğine inanmak ve yalnız Ona ibadet etmek gelir. Bütün Peygamberler önce bu esası tebliğ etmişler ve bu inanç etrafında insanların birleşmesini sağlamaya çalışmışlardır.

Özet olarak söylemek gerekirse, insana ilk borç olan Allah’ı tanımak ve verdiklerine şükretmiş olmak için Ona ibadet etmektir.

İkincisi; Allah’ın yaratıklarına karşı olan görev ve sorumluluklarımızdır. Yaratıklar içinde insana en çok yakın olan ve insan üzerinde en çok hakkı bulunan anne ve babadır. Çünkü Allah onları insanın var olması için sebep kılmıştır. Bunun içindir ki, Allah kendisine ibadetten sonra ikinci derecede anne ve babaya iyilik yapılmasını emretmiş, şöyle buyurmuştur:[1]

وَقَضَى رَبُّكَ أَلاَّ تَعْبُدُواْ إِلاَّ إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً إِمَّا يَبْلُغَنَّ عِندَكَ الْكِبَرَ أَحَدُهُمَا أَوْ كِلاَهُمَا فَلاَ تَقُل لَّهُمَا أُفٍّ وَلاَ تَنْهَرْهُمَا وَقُل لَّهُمَا قَوْلاً كَرِيماً. وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُل رَّبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيراً.

Ayette, anne ve babaya iyilik yapılması, onlara karşı kırıcı davranılmaması emredilmiş ve nasıl dua edileceği bildirilmiştir.

Allah anne ve babaya iyilik yapılmasını sadece bize emretmemiş, bizden öncekilere de aynı şekilde emretmiştir. Kuran’da İsrail oğullarına yüklenen ve uyacaklarına dair söz alınan sekiz konudaki görevler sıralanırken şöyle buyuruluyor:[2]

وَإِذْ أَخَذْنَا مِيثَاقَ بَنِي إِسْرَائِيلَ لاَ تَعْبُدُونَ إِلاَّ اللّهَ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَاناً وَذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَقُولُواْ لِلنَّاسِ حُسْناً وَأَقِيمُواْ الصَّلاَةَ وَآتُواْ الزَّكَاةَ ثُمَّ تَوَلَّيْتُمْ إِلاَّ قَلِيلاً مِّنكُمْ وَأَنتُم مِّعْرِضُونَ.

Dikkat edilirse ayette, Allah’a kulluk görevinin hemen ardından, anne babaya karşı saygılı olma ve iyi davranma yer almıştır.

Anne ve babaya iyilik etmek, hizmet etmek ve gönüllerini almak, Allah’a ibadetten sonra, başka hiçbir davranışla elde edilemeyecek bir sevaptır.

Abdullah b. Mesud anlatıyor:[3]

عن عبد الله بن مسعود قال: سألت النبى: أى العملِ أحب إلى الله تعالى؟ قال: الصلاة على وقتها. قالت: ثم أى؟ قال: بر الوالدين. قلت: ثم أى؟ قال: الجهاد فى سبيل الله.

Yine sahabeden, Abdullah b. Amr b. el-As da şu rivayeti yapmıştır:[4]

عن عبد الله بن عمرو بن العاص قال: أقبل رجل الى النبى فقال: اُبايعك على الهجرة والجهاد اَبْتَغى الاجر من الله تعالى. فقال: هل لك من والديك أحدٌ حىٌّ؟ قال: نعم بل كلاهما. قال: فتَبتغى الاجر من الله تعالى؟ قال: نعم. قال: فارجع الى والديك فأحسِنْ صحبتَهما.

Değerli Müminler! Dinimiz, anne ve baba hakkına o kadar önem vermiştir ki, kişinin anne ve babası müşrik dahi olsalar, yine onlara iyi davranılmasını ve hizmette kusur edilmemesini tavsiye etmiştir.

Hz. Ebu Bekir’in kızı Esma anlatıyor:[5] -Annem müşrike olduğu halde (benden bir şey istemek için) geldi. Ben de Efendimize:

-Annem geldi, görüşmek istiyor, onunla görüşeyim mi? diye sordum. Efendimiz:    

-Evet, annen ile görüş, buyurdular.

Ancak anne ve babanın, Allah’ın emirlerine aykırı olan isteklerine uyulmaz. Çünkü Halik’a isyanda, mahluka itaat yoktur. Nitekim Kuran’da şöyle buyurulmuştur:[6]

وَإِن جَاهَدَاكَ عَلى أَن تُشْرِكَ بِي مَا لَيْسَ لَكَ بِهِ عِلْمٌ فَلَا تُطِعْهُمَا وَصَاحِبْهُمَا فِي الدُّنْيَا مَعْرُوفاً وَاتَّبِعْ سَبِيلَ مَنْ أَنَابَ إِلَيَّ ثُمَّ إِلَيَّ مَرْجِعُكُمْ فَأُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ.

Sad b. Ebi Vakkas bu ayet özellikle benim hakkımda nazil olmuştur, diyerek sebebini şöyle açıklamıştır:[7]

-Ben anneme iyilik ve itaat eden bir evlattım. Ben müslüman olunca annem bana:

-Oğlum Sad, bu yaptığın nedir? Ya sen bu dinini bırakırsın, yahut da ben açlık grevine başlar ölürüm. Sen de benim yüzümden ey anasının katili diye ayıplanırsın, dedi. Ben de:

-Anneciğim, böyle yapma, iyi bil ki, ben bu dini bırakmam, dedim ve iki gün iki gece bekledim. Annem bu süre içinde ne yedi ne içti. Bunun üzerine ben:

 -Anne, vallahi iyi bil ki, senin yüz canın olsa, bunlar birer birer çıksa, ben bu dinimi yine bırakmam, artık sen ister grevden vazgeç, ister greve devam et, dedim. Annem benim bu kesin kararımı görünce grevden vazgeçti ve yedi. Bunun üzerine bu ayet nazil oldu.

Evet, anne ve baba kafir de olsalar onlara iyilik ve ihsanda bulunmak dini bir görevdir. Ancak, Allah’ın emirlerine aykırı olan isteklerinin yerine getirilmemesi, Kuran ve Sünnetin emridir.

Ayet ve hadislerde anne ve babaya iyilik yapılması emrediliyor. Çocukların anne ve babalarına karşı görevlerini kısaca şu şekilde sıralayabiliriz:

1. Anne ve babaya karşı güler yüzlü ve tatlı dilli olmak. Çünkü asık surat ve sert sözler onları incitir. Onları incitici söz ve davranışlardan ise,  sakınmak gerekir.

2. Çağırdıklarında bekletmeden hemen koşmak.

3. Allah’a itaatsizlik olmadıkça isteklerini yerine getirmek.

4. Yanlarında yüksek sesle konuşmamak.

5. Yolda yürürken, bir zaruret olmadıkça önlerine geçmemek.

6. Geçim sıkıntısı içerisinde iseler, yardım etmek ve ihtiyaçlarını gidermek.    

7. Hastalık veya yaşlılık sebebiyle hizmete ihtiyaç duyuyorlarsa, seve seve hizmet etmek.

Öldükten sonra ise;

1. Onları rahmetle anmak, bağışlanmaları için dua etmek.

2. Ruhları için hayır yapmak, yoksullara ve kimsesiz çocuklara yardım etmek.

3. Vasiyet yapmışlarsa yerine getirmek.

4. Dostlarına iyilik etmek ve onları kırıcı davranışlardan sakınmak.

Ebu Said Malik b. Rebia şöyle demiştir. Beni Seleme kabilesinden gelen bir adam Efendimize şöyle dedi:[8]

يا رسول الله هل بقِىَ من برٍّ أبَوَىَّ شيئٌ أبرُّهما به بعد موتهما؟ فقال: نعم، الصلاة عليهما والاستغفار لهما وإنفاذ عهدهما من بعدهما وصلة الرحم التى لا توصل إلا بهما وإكرام صديقهما.   

Ebu’t-Tufeyl anlatıyor:[9] -Efendimizi (Mekke ile Taif arasında bir yer olan) Cirane’de et taksim ederken gördüm. O zaman ben çocuktum, deve kemiklerini taşırdım. Bu sırada bir kadın çıka geldi. Efendimize doğru yaklaştı. Efendimiz de onu karşıladı ve onun oturması için abasını yere serdi, o da üzerine oturdu. Bunun üzerine ben:

-Bu kimdir?’’ diye sordum. Oradakiler:

-Bu, Efendimizin süt annesidir, dediler.

Abdullah b. Ömer (r.a.) anlatıyor:[10] İbn Ömer, Mekke yolunda Bedevilerden bir adamla karşılaştı da ona selam verdi ve onu binmekte olduğu merkebe bindirdi, başındaki sarığı da ona verdi. Bunun üzerine İbn Dinar ona:

-Allah hayrını versin, onlar bedevidirler, aza da razı olurlar, dedi. Abdullah:

-Bunun babası Ömer b. el-Hattab’ın (yani babamın) arkadaşı idi, dedi ve ilave etti:

-Ben Efendimizden, İyiliklerin en iyisi, evladın, baba dostlarının ailelerine ilgi göstermesidir, buyurduğunu işittim, dedi.

Değerli Müminler! Annesini ve babasını memnun eden kimse Allah’ın da rızasını kazanmış olur. Nitekim Efendimiz buyuruyorlar ki:[11]

رضا الرب فى رضا الوالد وسخط الرب فى سخط الوالد.

Ebu Hüreyre anlatıyor:[12]

عن أبى هريرة عن النبى قال: رغم أنفُه ثم رغم أنفُه. قيل: من يا رسول الله؟ من أدرك والديه عند الكبر أحدُهما أو كليهما ثم لم يَدخل الجنة.                                            

Anne ve babanın rızasını kazanmak çocukları için büyük bir bahtiyarlıktır, manevi bir kazançtır. Yaşadıkları sürece bunun yararlarını mutlaka göreceklerdir. Çünkü anne ve babanın çocukları için gönülden yapacakları duayı Cenab-ı Hak kabul buyurur. Nitekim Efendimiz buyuruyorlar ki:[13]

ثلاثُ دعواتٍ مستجاباتٌ لا شك فيهن. دعوة المظلوم ودعوة المسافر ودعوة الوالد على ولده.

Abdullah b. Ebi Evfa anlatıyor:[14]

كُنَّا عند النبى فأتاه أتٍ فقال: شابٌ يَجودُ بنفسه، فقيل له: قل لا إله إلا الله، فلم يستطع. فقال: كان يصلى؟ فقال: نعم. فنهَض رسولُ الله ونهضنا معه، فدخل على الشاب فقال له: قل لا إله إلا الله. فقال: لا أستطيع. قال: لم؟ قال: كان يَعُفُّ والدتَه، فقال النبى: أحية والدتُه؟ قالوا: نعم. قال: إدعوها، فدعوها فجاءت فقال: هذا إبنُك؟ فقالت: نعم. فقال لها: أرأيتِ لو اُجِّجَتْ نارٌ ضخمةٌ، فقيل لكِ: إن شَفَعْتِ له خَلَّيْنا عنه، وإلا حرقناه بهذه النار،  أ كنتِ تشفعين له؟ قالت: يا رسول الله إذا أشفعَ له، قال: فأشهِدى اللهَ وأشهدينى قد رضيتِ عنه. قالت: اللهم إنى اُشْهِدُكَ واُشْهِدُ رسولَك أنى قد رضيتُ عن ابنى. فقال رسول الله: يا غلام قل لا إله إلا الله وحده لا شريك له وأشهد أن محمدا عبده ورسوله، فقالها. فقال رسول الله: الحمد لله الذى أنقذَه بى من النار. 

Anne ve babanın çocukları için yapacakları dualar makbul olduğu gibi, Allah rızası için anne ve babasına hizmet eden çocukların da duaları makbul olur. Yeter ki çocuklar bu hizmeti, anne ve babaya iyilik ve ikramı seve seve ve mükafatını Allah’tan umarak yapmış olsunlar. Cenab-ı Hak kendi rızası için yapılan hiçbir şeyi karşılıksız bırakmaz.

Değerli Kardeşlerim! Kuran ve Hadisler, annenin evlat üzerindeki hakkının, babanın evlat üzerindeki hakkından daha fazla olduğunu bildirmiştir. Nitekim Allah  buyuruyor ki:[15][15]

وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ حَمَلَتْهُ أُمُّهُ وَهْناً عَلَى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ فِي عَامَيْنِ أَنِ اشْكُرْ لِي وَلِوَالِدَيْكَ إِلَيَّ الْمَصِيرُ.

Ayet, annenin çocuğu üzerindeki fedakarlığını çok veciz bir şekilde ifade etmiştir:( وَهْناً عَلَى وَهْن) vehin vehin üstüne, yani anne günden güne ağırlaşmak suretiyle zayıflık zayıflık üstüne çocuğu karnında taşımıştır.  Ayetin özellikle annenin bu fedakarlığını hatırlatması, onun evlat üzerindeki hakkının, babadan daha çok olduğuna delalet eder.

Ebu Hüreyre anlatıyor:[16]

رجل جاء إلى رسول الله فقال: يا رسول الله من أحق بحسن صحابتى؟ قال: أمك. قال: ثم من؟ قال: أمك. قال: ثم من؟ قال: أمك. قال: ثم من؟ قال:أبوك.

İslam alimleri, hadiste anneye iyilik ve ihsanda bulunmanın üç kere tekrar olunması, annenin evlat üzerinde, babanın üç katı hakkı olduğunu ifade eder, demişlerdir.

Aile topluluğu içinde annenin hakkı ilk planda bulunduğuna dair bir çok hadis vardır.[17]

Evet, annenin hakkı daha fazladır. Çünkü anne babadan daha çok zahmet çeker. Karnında taşıdığı çocuğu büyüdükçe zahmeti artar. Çocuk doğunca onu emzirir, sağlıklı olarak büyümesine özen gösterir. Bu konuda hiçbir fedakarlıktan kaçınmaz çoğu zaman gece uykusunu terk eder ve çocuğun hizmetini seve seve yapar. Hele özürlü çocukların annelerinin fedakarlığını kelimelerle ifade etmek mümkün değildir. Bunun için anne hakkı ödenemez.

Efendimiz buyuruyorlar ki:[18]

لا يَجزى ولد والدا إلا أن يجده مملوكا فيشتريَه فيعتقَه.

Değerli Kardeşlerim! Anne-babaya saygılı davranmak, Allah’ın kesin emridir. Bu emre uymamak ise büyük günahtır. Nitekim Efendimiz, bunu şu şekilde ifade buyuruyorlar:[19]

الكبائر الإشراك بالله وعقوق الوالدين وقتل النفس واليمين الغموس.

Başka bir hadis ise şöyledir:[20]

ثلاثٌ لاينفع معهن عملٌ: الشرك بالله وعقوق الوالدين والفرار من الزَحْف.

Hz.Ebu Bekir’den gelen rivayete göre Efendimiz şöyle buyurmuştur:[21]

كل الذنوب يُؤَخِّر اللهُ منها ما شاء الى يوم القيامة إلا عقوقَ الوالدين، فإن الله يُعجِّله لصاحبه فى الحياة قبل الممات.  

Abdullah b. Amr, rivayet ediyor:[22]

من الكبائر شتم الرجل والديه. قالوا: يا رسول الله وهل يَشْتِمُ الرجل والديه؟ قال: نعم، يسب ابا الرجل فيسب اباه ويسب أمه فيسب أمه.

Bu hadis, anne ve babalarına başkalarının hakaret etmesine sebep olacak söz ve davranışlardan sakınılmasını öğütlüyor. Esasen mümin, söz ve davranışlarında ölçülü olur. Kimseye hakaret etmez. Başkalarının kendisine hakaret etmesine meydan vermez.

Değerli Müminler! Görülüyor ki, dinimiz, Allah’a ibadetten sonra anne ve babamıza iyilik etmemizi, hayır dualarını almaya vesile olacak davranışlarda bulunmamızı emrediyor. Onlara yapacağımız hizmet Allah’ın rızasını kazanmamıza vesile olacaktır.

Konumuzu bir hadisle tamamlayalım, Efendimiz şöyle buyuruyor:[23]

من بَرَّ والديه طوبى له زاد الله فى عمره.  

 



[1] İsra, 17/23-24.

[2] Bakara, 2/83.

[3] Buhari, Edeb, 1; Müslim, İman, 36.

[4] Müslim, Birr, 1.

[5] Buhari, Edeb, 7; Müslim, Zekat, 14.

[6] Lokman, 31/15.

[7] Tecrid-i Sarih Tercümesi, 12,121.

[8] Ebu Davud, Edeb, 129.

[9] Ebu Davud, Edeb, 129.

[10] Müslim, Birr, 5.

[11] Müslim, Birr, 3. 

[12] Müslim, Birr, 3.

[13] Tirmizi, Birr, 7.

[14] Mecmau’z-Zevaid, 7,148.

[15] Lokman, 31/14.

[16] Buhari, Edeb, 2; Müslim, Birr, 1.

[17] Umdetü’l-Kari, 22, 82.

[18] Müslim, Itk, 6; Tirmizi, Birr, 8.

[19] Buhari, Eyman, 16.

[20] Münziri, et-Terğib ve’t-Terhib, 3,328.

[21]Münziri, et-Terğib ve’t-Terhib, 3,331.

[22] Buhari, Edeb, 4; Müslim, İman, 38.

[23] Heytemi, Mecmau’z-Zevaid, 8,137.

Kaynak:  Lütfi Şentürk - Diyanet Aylık Dergi

Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi17
Bugün Toplam985
Toplam Ziyaret4707276
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI