• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Furkan Suresi 61-77. Ayetler Tefsiri

Allah'ın Has Kullarının Özellikleri
(Furkan Suresi 61, 62, 63-77. Ayetler Tefsiri)

 

تَبَارَكَ الَّذ۪ي جَعَلَ فِي السَّمَٓاءِ بُرُوجًا وَجَعَلَ ف۪يهَا سِرَاجًا وَقَمَرًا مُن۪يرًا ﴿61﴾ وَهُوَ الَّذ۪ي جَعَلَ الَّيْلَ وَالنَّهَارَ خِلْفَةً لِمَنْ اَرَادَ اَنْ يَذَّكَّرَ اَوْ اَرَادَ شُكُورًا ﴿62﴾ وَعِبَادُ الرَّحْمٰنِ الَّذ۪ينَ يَمْشُونَ عَلَى الْاَرْضِ هَوْنًا وَاِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا ﴿63﴾ وَالَّذ۪ينَ يَب۪يتُونَ لِرَبِّهِمْ سُجَّدًا وَقِيَامًا ﴿64﴾ وَالَّذ۪ينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَۗ اِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًاۗ ﴿65﴾ اِنَّهَا سَٓاءَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا ﴿66﴾ وَالَّذ۪ينَ اِذَٓا اَنْفَقُوا لَمْ يُسْرِفُوا وَلَمْ يَقْتُرُوا وَكَانَ بَيْنَ ذٰلِكَ قَوَامًا ﴿67﴾ وَالَّذ۪ينَ لَا يَدْعُونَ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهًا اٰخَرَ وَلَا يَقْتُلُونَ النَّفْسَ الَّت۪ي حَرَّمَ اللّٰهُ اِلَّا بِالْحَقِّ وَلَا يَزْنُونَۚ وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ يَلْقَ اَثَامًاۙ ﴿68﴾ يُضَاعَفْ لَهُ الْعَذَابُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وَيَخْلُدْ ف۪يه۪ مُهَانًاۗ ﴿69﴾ اِلَّا مَنْ تَابَ وَاٰمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا فَاُو۬لٰٓئِكَ يُبَدِّلُ اللّٰهُ سَيِّـَٔاتِهِمْ حَسَنَاتٍۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُورًا رَح۪يمًا ﴿70﴾ وَمَنْ تَابَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَاِنَّهُ يَتُوبُ اِلَى اللّٰهِ مَتَابًا ﴿71﴾ وَالَّذ۪ينَ لَا يَشْهَدُونَ الزُّورَۙ وَاِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَامًا ﴿72﴾ وَالَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِّرُوا بِاٰيَاتِ رَبِّهِمْ لَمْ يَخِرُّوا عَلَيْهَا صُمًّا وَعُمْيَانًا ﴿73﴾ وَالَّذ۪ينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ اَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ اَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق۪ينَ اِمَامًا ﴿74﴾ اُو۬لٰٓئِكَ يُجْزَوْنَ الْغُرْفَةَ بِمَا صَبَرُوا وَيُلَقَّوْنَ ف۪يهَا تَحِيَّةً وَسَلَامًاۙ ﴿75﴾ خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ حَسُنَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا ﴿76﴾ قُلْ مَا يَعْبَؤُ۬ا بِكُمْ رَبّ۪ي لَوْلَا دُعَٓاؤُ۬كُمْۚ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا ﴿77﴾

 

Ayetlerin Meali

Rahman'ın Has Kullarının Özellikleri:

  • Mahlûkâta ibret nazarıyla bakarlar,
  • Allah'a şükrederler,
  • O'nu çokça zikredeler:
تَبَارَكَ الَّذ۪ي جَعَلَ فِي السَّمَٓاءِ بُرُوجًا وَجَعَلَ ف۪يهَا سِرَاجًا وَقَمَرًا مُن۪يرًا 

61. Gökte burçları var eden, onların içinde bir güneş ve nurlu bir ay yaratan Allah, yüceler yücesidir.

وَهُوَ الَّذ۪ي جَعَلَ الَّيْلَ وَالنَّهَارَ خِلْفَةً لِمَنْ اَرَادَ اَنْ يَذَّكَّرَ اَوْ اَرَادَ شُكُورًا 
62. İbret almak veya şükretmek dileyen kimseler için gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren de O'dur.

  • İnsanlara karşı mütevazı ve alçakgönüllüdürler:

وَعِبَادُ الرَّحْمٰنِ الَّذ۪ينَ يَمْشُونَ عَلَى الْاَرْضِ هَوْنًا وَاِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا 
63. Rahman olan Allah'ın kulları onlardır ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve kendini bilmez kim­seler kendilerine laf attığında "Selâm!" derler.

  • Rablerine ibadetle gecelerler:

وَالَّذ۪ينَ يَب۪يتُونَ لِرَبِّهِمْ سُجَّدًا وَقِيَامًا  
64. Gecelerini Rablerine secde ederek ve ayakta durarak geçirirler.

  • Allah'ın azabından korkarlar,
  • Allah'ın azabından yine Allah'a sığınırlar:

وَالَّذ۪ينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا اصْرِفْ عَنَّا عَذَابَ جَهَنَّمَۗ اِنَّ عَذَابَهَا كَانَ غَرَامًاۗ
65. Ve şöyle derler: "Rabbimiz! Cehennem azabı­nı üzerimizden sav. Doğrusu onun azabı gelip geçici de­ğil, devamlıdır.


اِنَّهَا سَٓاءَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا 
66. Orası cidden ne kötü bir karargâh, ne kötü bir kalma yeridir!"

  • İnfak ederler,
  • İsraf ve cimrilik etmezler,
  • Dengeli (ölçülü) olurlar:

وَالَّذ۪ينَ اِذَٓا اَنْفَقُوا لَمْ يُسْرِفُوا وَلَمْ يَقْتُرُوا وَكَانَ بَيْنَ ذٰلِكَ قَوَامًا 
67. O kullar harcadıklarında ne israf ne de cimri­lik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar.

  • Allah'a şirk koşmazlar,
  • Allah'tan başkasına dua etmezler,
  • Allah'ın haram kıldığı cana kıymazlar,
  • Zina yapmazlar:

وَالَّذ۪ينَ لَا يَدْعُونَ مَعَ اللّٰهِ اِلٰهًا اٰخَرَ وَلَا يَقْتُلُونَ النَّفْسَ الَّت۪ي حَرَّمَ اللّٰهُ اِلَّا بِالْحَقِّ وَلَا يَزْنُونَۚ وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ يَلْقَ اَثَامًاۙ 
68. Yine onlar ki, Allah ile beraber başka bir tan­rıya yalvarmazlar, Allah'ın haram kıldığı cana haksız yere kıymazlar ve zina etmezler. Bunları yapan, güna­hının cezasını bulur;


يُضَاعَفْ لَهُ الْعَذَابُ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ وَيَخْلُدْ ف۪يه۪ مُهَانًاۗ 
69. Kıyamet günü azabı kat kat arttırılır ve o azapta alçaltılmış olarak devamlı kalır.

  • Tevbe ederler,
  • İman ederler,
  • Salih amel işlerler:

اِلَّا مَنْ تَابَ وَاٰمَنَ وَعَمِلَ عَمَلًا صَالِحًا فَاُو۬لٰٓئِكَ يُبَدِّلُ اللّٰهُ سَيِّـَٔاتِهِمْ حَسَنَاتٍۜ وَكَانَ اللّٰهُ غَفُورًا رَح۪يمًا 
70. Ancak tevbe ve iman edip iyi davranışta bulu­nanlar başkadır; Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sa­hibidir.


وَمَنْ تَابَ وَعَمِلَ صَالِحًا فَاِنَّهُ يَتُوبُ اِلَى اللّٰهِ مَتَابًا 
71. Kim tevbe edip iyi davranış gösterirse, şüphe­siz O, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner.

  • Yalancı şahitlik yapmazlar:
وَالَّذ۪ينَ لَا يَشْهَدُونَ الزُّورَۙ وَاِذَا مَرُّوا بِاللَّغْوِ مَرُّوا كِرَامًا 
72. O kullar, yalan şahitliği etmezler, boş sözlerle karşılaştıklarında vakar ile geçip giderler.

  • Allah'ın ayetlerine karşı duyarlıdırlar:

وَالَّذ۪ينَ اِذَا ذُكِّرُوا بِاٰيَاتِ رَبِّهِمْ لَمْ يَخِرُّوا عَلَيْهَا صُمًّا وَعُمْيَانًا 
73. Kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldı­ğında ise, onlara karşı sağır ve kör davranmazlar;

  • Allah'tan salih zürriyet isterler,
  • Kendilerinin ve soylarının takva sahibi olması için dua ederler:

وَالَّذ۪ينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا هَبْ لَنَا مِنْ اَزْوَاجِنَا وَذُرِّيَّاتِنَا قُرَّةَ اَعْيُنٍ وَاجْعَلْنَا لِلْمُتَّق۪ينَ اِمَامًا 
74. Ve o kullar, "Rabbimiz! Bize gözümüzü aydın­latacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takva sahip­lerine önder kıl" derler;

  • Sabretmelerine karşı cenneti kazanırlar:

اُو۬لٰٓئِكَ يُجْزَوْنَ الْغُرْفَةَ بِمَا صَبَرُوا وَيُلَقَّوْنَ ف۪يهَا تَحِيَّةً وَسَلَامًاۙ 
75. İşte onlara, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı verilecek, orada hürmet ve selâmla karşılanacaklar.


خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ حَسُنَتْ مُسْتَقَرًّا وَمُقَامًا 
76. Orada ebedî kalacaklardır. Orası ne güzel bir konak ve ne güzel bir makamdır.

  • Allah katındaki değerleri O'nunla irtibatlarında belirir:

قُلْ مَا يَعْبَؤُ۬ا بِكُمْ رَبّ۪ي لَوْلَا دُعَٓاؤُ۬كُمْۚ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا 
77. De ki: "Yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin? Peygamberi yalan saydınız; onun için azap yakanızı bırakmayacaktır!



Âyetlerin Önceki Ayetlerle Münasebeti


Yüce Allah önceki âyetlerde müşriklerin, kendisine ibadetten yüz çevirmelerini anlattıktan sonra ardından, birliğini gösteren evrensel delilleri anlattı. Daha sonra da Rahman'ın kullarının, sayesinde cennete girmeye kazandıkları sıfatlarını anlatarak bu mübarek sûreyi bitirdi.


Kelimelerin İzahı

Burûc, gezegen yıldızların yörüngeleridir. Bu yörüngelere, yüksek köşklere benzedikleri için, bürûc adı verilmiştir. Geze­genlerin burçları, evde oturanların evleri gibidir. Bir görüşe göre, bürûc, büyük yıldızlardır.

Garâm; sürekli, hiç ayrılmayan. Borçlunun peşinden ayrılma­dığı için, alacaklıya denilmesi de bundandır.

Gurfe, cennette yüksek derece demektir. Sözlükte "yüksek şey" manasınadır. Her yüksek bina, gurfe'dir.

İlgilenir, önem verir. Ebu Ubeyde şöyle der: Ona aldırış etmem, yani benim yanımda, onun varlığı ile yokluğu birdir. Sözlükte, ağırlık manasınadır.

Lizâm, ayrılmayan.


Âyetlerin Tefsiri


61. Göklerde o büyük ve ışık saçan yıldızları yaratan Allah yüce ve şereflidir. Allah göklerde gündüzleri parlayan güneşi, geceleri ışık saçan ayı yarattı.


62. Gece ile gündüzü birbiri ardından geti­ren odur. Yani, bunların her biri diğerinin ardından gelir ve onu takip eder. Gündüz, aydınlığı ile gelir, sonra gece, karanlığı ile onu takip eder.

Bunu, Allah'ın nimetlerini hatırlayan ve onun eşsiz sa­natını düşünen veya lütuf ve nimetlerine karşı Allah'a şükretmek isteyen kimseler için yapmıştır. Taberî şöyle der: Yüce Allah geceyi ve gündüzü, birbirlerinin ardından gelecek şekilde yarattı. Kim geceleyin bir şey yapa­mazsa onu gündüz yapar. Kim de gündüzün bir şey yapamazsa onu gece ya­par. 


63. Allah'ın kullan, yeryüzünde te­vazu ve vakarla yürüyenlerdir. Ayaklarını şımarıkça vurmazlar, salınarak yürümezler. Âyette geçen "Rahman'm kulları" tamlaması, onları şereflendirmek içindir. Yani, Allah'ın sevdiği kullar bunlardır. Bunlar, Allah'a nisbet edilmeye layıktır. Beyinsizler, kaba ve sert bir şekilde onlara hitap ettiklerinde onlar, günaha girmeyecek­leri söz söylerler. Hasan Basrî şöyle der: Onlar, hiç kimseye cahilce davranmazlar. Kendilerine cahilce davranılırsa, yumuşaklıkla cevap verirler.


64. Allah için, alınları üzere secde ederek veya ayakta durarak namaz kılmak suretiyle geceyi değerlendirirler. Nite­kim bir âyette şöyle buyrulmuştur: "Geceleri pek az uyurlardı" Fahreddin Râzî şöyle der: Yüce Allah, kullarının gündüz yaşayışlarını başkalarına eziyet etmemek ve eziyete katlanmak şeklinde iki yönden açıkladıktan sonra burada da gece yaşayışlarını açıkladı. Bu da onların yaratıcıya hiz­metle meşgul olmalarıdır.


65. Onlar, Rablerinin kendilerini ce­hennem azabından kurtarması için, "Rabbimiz, cehennem azabım bizden defet" diye yalvarırlar. Doğrusu onun azabı gelip geçici değil, devamlıdır.


66. Kuşkusuz cehennem çok kötü bir konak ve meskendir. Kurtubî şöyle der: Cehennem ne kötü bir kalma ve durma yeri­dir. Allah'ın kulları itaatli olmalarına rağmen, onun azabından korkar ve çekinirler. Hasan Basrî şöyle der: Cehennem azabından çok korktukları için gündüzleri tevazu ile hareket ederler, geceleri de ibadetle yorulurlar.


67. O kullar, harcadıkları zaman ne is­raf ne de cimrilik ederler. Bu, Allah'ın kullarının beşinci sıfatıdır. Yani, on­lar yiyilecek, içilecek ve giyilecek şeyler için harcama yaptıklarında saçıp savurmazlar. Cimri denilecek kadar da az harcayıp kısıntı yapmazlar, Onların harcamaları israf ile cimrilik arasında orta halli bir har­camadır. Nitekim âyet-i kerimede şöyle buyrulmuştur: "Eli sıkı olma, büsbütün eli açık ta olma" Mücâhid şöyle der: Allah'a itaat yolunda, Ebu Kubeys Dağı kadar altın harcasan israf sayılmaz. Allah'a isyan için bir sa1 harcasan bu israf olur.


68. Onlar, Allah ile birlikte başka herhangi bir ilaha ibadet etmezler. Aksine Allah'ı birler ve dini sırf ona tahsis eder­ler. Onlar, Allah'ın öldürülmesini haram kıldığı cana kıymazlar. Ancak imandan sonra inkâr etmek ve evli olduğu halde zina etmek gibi kişilerin öldürülmesini haklı kılan sebepler veya kısas yoluyla öldürmek bu hükmün dışındadır, Onlar, suçların en çirkinlerinden olan zina suçunu da işlemezler. Kim şirk, öldürmek ve zina etmek gibi bu büyük günahları işlerse, ahirette şiddetli azap ve ceza bulur. Yüce Allah bu cezayı şöyle açıklamıştır.


69. Düştükleri şirk ve yaptıkları isyan sebebiyle azapları kat kat artırılır ve ağırlaştırılır. O, bu azap içersinde hakir ve zelil olarak sonsuz bir şekilde kalır.


70. Ancak dünyada, samimi bir tevbe ile tevbe eden ve iyi amel işleyen hariç. İşte onlara Yüce Allah ahirette ikram edecek, kötülüklerin yerine iyilekler verecektir. Hadiste şöyle buyrulmuştur: "Ben, en son cennete girecek cennet ehlini ve en son cehennemden çıkacak cehennem ehlini bilirim. Kıyamet günü kişi getirilir ve denilir ki: "Buna, küçük günahlarını gösterin; büyük günahlarını göstermeyin, önünden kaldırın." Bunun üzerine küçük günahları kendisine gösterilerek şöyle denilir: "Sen, falan, falan gün bu günahları işlemiştin" Kişi, "evet" der, inkâr edemez. Büyük günahlarından dolayı da korkar. Ona denilir ki: "Senin her kötülüğün yerine sana bir iyilik verildi. Bunun üzerine kişi: "Ey Rabbim, burada göremediğim daha bazı şeyler de yapmıştım, der. Bu hadisi rivayet eden râvî der ki: Bunun üzerine Rasuluîlah (s.a.v.), azı dişleri görünecek derecede güldü. Allah'ın bağışlaması çok, merhameti engindir.


71. Kim günahlarından tevbe eder, halini düzeltirse, kuşkusuz Allah onun tevbesini kabul eder ve o, Allah katında kendisinden razı olunan bir kul olur.


72. Allah'ın kullan yalan yere şahitlik etmezler. Bu, Allah'ın kullarının yedinci sıfatıdır. Yani onlar, insanların haklarının zayi edilmesine sebep olan yalan şahitlikte bulunmazlar. Onlar eğlence yerleri, sinema, kumar ve haram kılınmış şarkıların söylendiği mahaller gibi çirkin işlerin yapıldığı kötü yerlere uğradıkların­da, bu tür yerlerden yüzçevirirler ve kendilerini koruyarak geçerler. Taberî şöyle der: Lağv, her türlü boş söz veya fiil; İnsana sövmek, bazı yerlerde sin kâf kullanarak küfretmek, çirkin şarkılar dinlemek gibi, kötü görülen her şeydir.

Bütün bunlar, mü'minin uzak durması gereken lağv'ın manasına girer.


73. O kullara Kur'an âyetleri ile öğüt verilip korkutulduklarında, âyetlerden yüzçevirmez, aksine kalpleri titreyerek dikkatle kulak verirler.


74. Onlar şöyle der: Ey Rabbimiz! Eşlerimiz ve çocuklarımızın, senin itaatına sarılmaları ve razı olacağın işleri yapmaları suretiyle bize onlardan mutluluk ve sevinç ver. Bizi, takva sahiplerinin uyacağı önderler, hayır davetçileri ve doğru yolu gösterenler kıl. İbn Abbas şöyle der: Bizi, hayırda kendilerine uyulan önderler kıl.


75. İşte Du yuce sıfatlara sahip olanlar var ya, işte onlar, Allah'ın emirlerine sabretmeleri ve itaat etmeleri sebebiyle yüksek dereceler elde edeceklerdir. O yüksek derece­lerde onlar, melâike-i kiram tarafından saygı ve selâm ile karşılanırlar. Nitekim âyet-i kerimede şöyle buyrulmuştur: "Melekler her kapıdan on­ların yanına varacaklar. Sabrettiğinize karşı size selâm olsun diyecekler."


76. Onlar o cennette ebedî kalacaklardır. Orası ebedîlik yur­du olduğu için oradan ne çıkar, ne de ölürler. Orası Allah'tan korkanlar için, ne güzel bir konaklama ve kalma yeridir.

77. Ey Peygamber! Onlara de ki: Eğer sizin Allah'a yalvarmanız ve sıkıntılı anlarda ondan yardım dilemeniz olmasa, Rabbim size aldırış etmez. Ey kâfirler! Peygamberi ve Kur'an'ı yalanladınız. Ahirette sizin için azap devamlı olacaktır.


Edebî Sanatlar

Bu mübarek âyetler birçok edebî sanatı kapsamaktadır. Bunları aşağı­da özetliyoruz:

1. "Rahman'm kulları". Bu isim tamlaması, şereflendirmek ve değer vermek içindir.

2. "Secde ederek ve ayakta durarak" kelimeleri arasında tıbâk vardır. Aynı şekilde Ne israf ne de cimrilik ettiler"

cümlesinde kelimeleri arasında da tıbâk vardır.

3. Cehennemliklerin azabından bahseden, "cehen­nem ne kötü bir konak ve kalma yeridir" âyetine karşılık, cennetliklerin nimetinden bahseden, "Cennet ne güzel bir konak ve ma­kamdır" âyetinin zikredilmesİyle latif bir mukabele sanatı yapılmıştır.

4. "Onlara karşı, sağır ve kör davranamazlar" cümlesinde güzel bir istiare vardır. Yani onlar, uyarıcıların uyarmalarından gafil olmadılar ki, işitmeyen ve görmeyen kimseler yerine konsunlar. Bu, en güzel istiarelerdendir.

5. "Göz aydınlığı" sevinç ve mutluluktan kinayedir. Aynı şekilde, "yüksek ve yüce" kelimesi, cennetteki yüksek derecelerden kinayedir.


Bir Uyarı


Kurtubî şöyle der: Yüce Allah, "Rahman'ın kullarını onbir hasletle niteledi. Bunlar, o kulların taşıdıkları güzel sıfatlarla, onların uzak kurduğu kötü sıfatlardır. Sıfatlar şunlardır:

Alçak gönüllülük, yumuşak huyluluk, gece namazı kılma, Allah korkusu, irsâf ve cimrilik yapmama, şirkten uzak olma, zinadan ve adam öldürmeden uzak durma, tevbe, yalan söylemeden uzak durma, öğüt kabul etme ve Allah'a yakarma.

Bundan sonra Yüce Allah onlara verilecek değerli mükâfatları açıkladı ki o da cennet makamlarının en yükseği ve en üstününü elde etmektir. Dünya evlerinin en yükseğine ğurfe denildiği gibi, cennet makamlarının en yükseğine de ğurfe denir.




Kaynak: Muhammed Ali Es-Sabuni, Safvetü’t-Tefasir, Ensar Neşriyat

Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi8
Bugün Toplam446
Toplam Ziyaret4706737
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI