• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Allah'ı Unutmak

ALLAH’I UNUTMAK

وَلَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ نَسُوا اللَّهَ فَأَنسَاهُمْ أَنفُسَهُمْ أُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ

“Allah’ı unutanlar gibi olmayın ki, Allah da onlara kendi nefislerini unutturmuştur. İşte yoldan çıkanlar onlardır.”[1]

 

Bir insanın Allah Teala’yı unutması ya nefsanî ve heva heveslerin tesiri altında kalıp kendi şahsına fazla değer vermesi ve Allah’ın yardımından kendini müstağni sayması ile olur.

 

Allah’ın Ayetlerini Unutanlar:

وَمَنْ أَعْرَضَ عَن ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنْكًا وَنَحْشُرُهُ يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَعْمَى

 “Kim benim zikrimden yüz çevirirse onun hakkı da dar bir geçimdir ve biz onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.

قَالَ رَبِّ لِمَ حَشَرْتَنِي أَعْمَى وَقَدْ كُنْتُ بَصِيرًا

(Artık o zaman) o: Rabbim beni niçin kör olarak haşrettin? Hâlbuki ben hakikaten görücü idim. demiştir.

قَالَ كَذَلِكَ أَتَتْكَ آيَاتُنَا فَنَسِيتَهَا وَكَذَلِكَ الْيَوْمَ تُنْسَى

(Allah da şöyle) buyurmuştur: Öyledir sana ayetlerimiz geldi de sen onları unuttun. İşte bu gün de öylece unutuluyorsun.

وَكَذَلِكَ نَجْزِي مَنْ أَسْرَفَ وَلَمْ يُؤْمِنْ بِآيَاتِ رَبِّهِ وَلَعَذَابُ الْآخِرَةِ أَشَدُّ وَأَبْقَى

İşte israf (ve sefahate) sapan ve rabbinin ayetlerine inanmayanları biz böyle cezalandırırız.[2]

 

Dünyada İşledikleri Günahları Unutanlar:

إِنَّ الَّذِينَ يُحَادُّونَ اللَّهَ وَرَسُولَهُ كُبِتُوا كَمَا كُبِتَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَقَدْ أَنْزَلْنَا آيَاتٍ بَيِّنَاتٍ وَلِلْكَافِرِينَ عَذَابٌ مُهِينٌ

“Allah’a ve peygamberine muhalefet etmekte olanlar muhakkak ki kendilerinden evvelkilerin uğratıldıkları zillet gibi zillete (ve helake) giriftar edilmişlerdir. Hâlbuki biz (onlara) açık açık ayetler de indirmişizdir. (Bunları inkâr eden) kâfirlere horlayıcı bir azap vardır.

يَوْمَ يَبْعَثُهُمُ اللَّهُ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُوا أَحْصَاهُ اللَّهُ وَنَسُوهُ وَاللَّهُ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ شَهِيدٌ

O günde ki Allah onların hepsini diriltecek de kendilerine neler yaptıklarını haber verecektir. Allah (bütün) on(lar)ı saymış onlar ise bunu unutmuşlardır. Allah her şeye hakkıyla şahittir.”[3]

 

Ahiret Gününü Unutanlar:

الَّذِينَ اتَّخَذُوا دِينَهُمْ لَهْوًا وَلَعِبًا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا فَالْيَوْمَ نَنْسَاهُمْ كَمَا نَسُو لِقَاءَ يَوْمِهِمْ هَـذَا وَمَا كَانُوا بِآيَاتِنَا يَجْحَدُونَ

“(O kâfirler) ki onlar dinlerini bir eğlence ve bir oyun edinmişlerdi. Onları dünya hayatı aldatmıştı. İşte onlar nasıl şu günlerine kavuşmayı unuttular ayetlerimizi nasıl bilerek inkâr ettilerse biz de bugün onları öyle unutacağız.”[4]

 

وَبَدَا لَهُمْ سَيِّئَاتُ مَا عَمِلُوا وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِهِ يَسْتَهْزِئُونَ

“Onların yaptıkları amel (ve hareket)lerin kötülükleri kendilerine (ait olmak üzere) onları çepeçevre kuşatmıştır.

وَقِيلَ الْيَوْمَ نَنْسَاكُمْ كَمَا نَسِيتُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هَذَا وَمَأْوَاكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ نَاصِرِينَ

(Şöyle) denilmiştir: Siz bu gününüze kavuşmayı nasıl unutmuş idiyseniz bugün biz de sizi öylece (azapta) bırakacağız. Yeriniz ateştir. Yardımcılar(ınız)dan sizi kurtaracak hiçbir (şey ve kimse de) yoktur.

ذَلِكُمْ بِأَنَّكُمُ اتَّخَذْتُمْ آيَاتِ اللَّهِ هُزُوًا وَغَرَّتْكُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا فَالْيَوْمَ لَا يُخْرَجُونَ مِنْهَا وَلَا هُمْ يُسْتَعْتَبُونَ

Bunun sebebi şudur: Çünkü siz Allah’ın ayetlerini bir eğlence edindiniz. Sizi dünya hayatı aldattı. İşte bugün onlar buradan çıkarılmayacaklar onların tarziyeleri de kabul edilmeyecektir.”[5]

 

وَلَوْ تَرَى إِذِ الْمُجْرِمُونَ نَاكِسُو رُؤُوسِهِمْ عِنْدَ رَبِّهِمْ رَبَّنَا أَبْصَرْنَا وَسَمِعْنَا فَارْجِعْنَا نَعْمَلْ صَالِحًا إِنَّا مُوقِنُونَ

O günahkârların, Rableri huzurunda başlarını öne eğecekleri, "Rabbimiz! Gördük duyduk, şimdi bizi (dünyaya) geri gönder de, iyi işler yapalım, artık kesin olarak inandık" diyecekleri zamanı bir görsen!

وَلَوْ شِئْنَا لَآتَيْنَا كُلَّ نَفْسٍ هُدَاهَا وَلَكِنْ حَقَّ الْقَوْلُ مِنِّي لَأَمْلَأَنَّ جَهَنَّمَ مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ أَجْمَعِينَ

Biz dilesek, elbette herkese hidayetini verirdik. Fakat, "Cehennemi hem cinlerden hem insanlardan bir kısmıyla dolduracağım" diye benden kesin söz çıkmıştır.

فَذُوقُوا بِمَا نَسِيتُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هَذَا إِنَّا نَسِينَاكُمْ وَذُوقُوا عَذَابَ الْخُلْدِ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ

 (O gün onlara şöyle diyeceğiz:) Bu güne kavuşmayı unutmanızın cezasını şimdi tadın bakalım! Doğrusu biz de sizi unuttuk; yaptıklarınızdan ötürü ebedî azabı tadın![6]

Şeytana Mağlub Olup Allah’ı Zikretmeyi Unutanlar

اسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمُ الشَّيْطَانُ فَأَنسَاهُمْ ذِكْرَاللَّهِ أُوْلَئِكَ حِزْبُ الشَّيْطَانِ أَلَا إِنَّ حِزْبَ الشَّيْطَانِ هُمُ الْخَاسِرُونَ

“Bunları şeytan istila etmiş artık o bunlara Allah’ı hatırlamayı bile unutturmuştur. Bunlar şeytan fırkası(na tabi olanlar) hakikaten hüsrana düşenlerin ta kendileridir.”[7]

 

Rasulullah buyurdular ki:

«مَا عَمِلَ آدَمِيُّ عَمَلًا أَنْجَى لَهُ مِنَ الْعَذَابِ مِنْ ذِكْرِ اللَّهِ»

“Bir kul kendisini Allah’ı zikretmekten daha fazla azaptan kurtaracak bir iş yapmış değildir.”[8]

 

Ebu Said el-Hudri anlatıyor

أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سُئِلَ أَيُّ العِبَادِ أَفْضَلُ دَرَجَةً عِنْدَ اللَّهِ يَوْمَ القِيَامَةِ؟

Rasulullah’a; “Kıyamet günü Allah katında derece olarak insanların en faziletlisi kimdir?” diye soruldu.

Rasulullah şöyle buyurdu:

«الذَّاكِرُونَ اللَّهَ كَثِيرًا وَالذَّاكِرَاتُ».

“Allah’ı çok zikreden erkekler ve kadınlardır.”[9]

 

Rasulullah buyurdular ki:

" أَكْثِرُوا ذِكْرَ اللهِ حَتَّى يَقُولُوا: مَجْنُونٌ "

“Allah’ı zikretmeyi o kadar çoğaltın ki (münafıklar size) mecnun desinler.”[10]

 

Gaflete Dalanlar:

 

يَعْلَمُونَ ظَاهِرًا مِنَ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَهُمْ عَنِ الْآخِرَةِ هُمْ غَافِلُونَ

“Onlar (bu) dünya hayatından (yalnız) bir dış (taraf)ı bilirler. Ahiretten ise onlar gafillerin ta kendileridir.”[11]

 

Rasulullah şöyle buyurmaktadır:

«ادْعُوا اللَّهَ وَأَنْتُمْ مُوقِنُونَ بِالإِجَابَةِ، وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ لَا يَسْتَجِيبُ دُعَاءً مِنْ قَلْبٍ غَافِلٍ لَاهٍ»

“Kabul edeceğine yakinen inanmış olduğunuz halde Allah’a dua edin. Gafil kalpten (kopup gelen) hiçbir duayı Allah’ın kabul etmeyeceğini (iyi) bilin.”[12]

 

وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيرًا مِنَ الْجِنِّ وَالإِنْسِ لَهُمْ قُلُوبٌ لاَ يَفْقَهُونَ بِهَا وَلَهُمْ أَعْيُنٌ لاَ يُبْصِرُونَ بِهَا وَلَهُمْ آذَانٌ لاَ يَسْمَعُونَ بِهَا أُولَئِكَ كَالأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ أُولَئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ

“Andolsun ki biz cin ve insten birçoğunu cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır bunlarla idrak etmezler gözleri vardır bunlarla görmezler kulakları vardır bunlarla işitmezler. Onlar dört ayaklı hayvanlar gibidirler. Hatta daha sapıktırlar. Onlar gaflete düşenlerin ta kendileridir.”[13]

 

Batıl Fikirlere Ve İşlere Dalmak

الَّذِينَ هُمْ فِي خَوْضٍ يَلْعَبُونَ

“Onlar daldıkları batıl içinde oynayıp duranlardır.

يَوْمَ يُدَعُّونَ إِلَى نَارِ جَهَنَّمَ دَعًّا

O gün onlar cehennem ateşine itilip kakılırlar.

هَذِهِ النَّارُ الَّتِي كُنْتُمْ بِهَا تُكَذِّبُونَ

 (Şöyle denilir): İşte sizin yalan saymakta devam ettiğiniz ateş budur.”[14]

كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ رَهِينَةٌ إِلَّا أَصْحَابَ الْيَمِينِ فِي جَنَّاتٍ يَتَسَاءلُونَ عَنِ الْمُجْرِمِينَ مَا سَلَكَكُمْ فِي سَقَرَ قَالُوا لَمْ نَكُ مِنَ الْمُصَلِّينَ وَلَمْ نَكُ نُطْعِمُ الْمِسْكِينَ وَكُنَّا نَخُوضُ مَعَ الْخَائِضِينَ وَكُنَّا نُكَذِّبُ بِيَوْمِ الدِّينِ حَتَّى أَتَانَا الْيَقِينُ

Her nefis, kazandığına karşılık bir rehindir; Ancak sağdakiler başka. Onlar cennetler içinde günahkârların durumunu sorarlar: "Sizi şu yakıcı ateşe sokan nedir?" Onlar şöyle cevap verirler: Biz namaz kılanlardan değildik, Yoksulu doyurmuyorduk, (Bâtıla) dalanlarla birlikte dalıyorduk,  Ceza gününü de yalan sayıyorduk, Sonunda bize ölüm geldi çattı. [15]

Bir Dua:

رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَا إِنْ نَسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا

“Ey Rabbimiz! Unuttuk yahut yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme.

رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِنْ قَبْلِنَا

Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi üstümüze ağır bir yük yükleme.

رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ

Ey Rabbimiz! Takat getiremeyeceğimizi bize taşıtma.

 

وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا

Bizden (sadır olan günahları) sil bağışla bizi yarlığa bizi esirge.

أَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ

Sen bizim mevlamızsın. Artık kâfirlere karşı bize yardım et.”[16]

 

 Hazırlayan: Mehmet ERGÜN / Vaiz



[1] Haşr, 19.

[2] Taha, 124-128.

[3] Mücadele, 5-6.

[4] A’raf, 51.

[5] Casiye, 33-35.

[6] Secde, 12-14.

[7] Mücadele, 19.

[8] M. Evsat.

[9] Tirmizi.

[10] İbn Hanbel.

[11] Rum, 7.

[12] Tirmizi.

[13] A’raf, 179.

[14] Tur, 12-14.

[15] Müddessir, 38-47

[16] Bakara, 286.

Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi13
Bugün Toplam1090
Toplam Ziyaret4707381
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI