• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Cerh ve Ta’dîl


Cerh ve Ta’dîl



Sözlükte "cerh" (الجرح), "elle, aletle veya dille yaralamak, kınamak" gibi anlamlarda kullanılır.

Bir hadis terimi olarak “cerh”; bir râvinin adalet ve zabt yönünden eksik olduğunun, bu nedenle de rivayetlerinin kabul edilemeyeceğinin belirlenmesidir. Cerh edilmiş râviye "mecruh" denir.

"Ta’dîl" (التعديل) ise sözlükte, "doğrultmak, düzeltmek, bir kimsenin suçsuzluğunu açıklamak, adaletini bildirmek" gibi anlamalara gelir.

Bir hadis terimi olarak ise râvinin adalet ve zabt sıfatlarını taşıdığını, rivayetlerinin güvenilir olduğunu belirlemektir.

Ta’dîl edilmiş râvi, sika (güvenilir), sebt (sağlam) ve hüccet (delil) gibi olumlu vasıflarla anılır. Kur’an-ı Kerim, bir haberin kabul edilmeden önce o haberi getiren kimsenin güvenilir olup olmadığının araştırılmasını ister. Bu nedenle hadisçiler geliştirdikleri cerh ve ta’dîl kriterleri ile hadis rivayet eden kimseleri titiz bir incelemeye tabi tutmuşlar, güvenilir bulmadıkları râvilerin haberlerini reddetmişlerdir.

Cerh ve ta’dîl ilmi tarihî süreç içerisinde bir ihtiyacın sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Rasulullahın vefatından bir süre sonra Müslümanlar arasında birtakım anlaşmazlıklar ortaya çıkmış ve taraflar birbirlerine karşı hadisleri delil olarak kullanmışlardır. Bu süreç içerisinde bazı insanlar kendi düşüncelerinin doğruluğunu ispata yönelik olarak hadis uydurmaya kalkışmışlardır.

Cerh ve ta’dîl ilminde bir râvinin güvenilmez olduğunu gösteren on kusura "Metâin-i Aşere" (on suçlama noktası) denir. Bu kusurlardan birine veya birkaçına sahip olan râvinin rivayetleri kabul edilmez. Bu on kusurun beşi râvinin adaleti beşi de zaptıyla ilgilidir.

Râvinin adaleti ile ilgili olan tenkit noktaları şunlardır: 

1. Râvinin hadis rivayetindeki yalancılığı, (Kizbu’r Ravi)
Böyle bir kusurun tespit edilmiş olması halinde raviye asla itibar edilmez. Durumu en       ağır şekilde ortaya konulur ve rivayetleri uydurma muamelesi görür.

2. Râvinin günlük yaşamında yalancılıkla itham edilmesi, (Ittihamu’r Ravi bi’l kizb) Ravinin hadis rivayetinde yalanı tesbit edilmemiş de olsa günlük hayatta yalan                söylediği biliniyorsa, rivayette de yalan söyleyebilir diye düşünülür ve rivayetine itibar      edilmez. Rivayetleri “metruk” veya “matruh” adını alır.

3. Râvinin İslam’ın emir ve yasaklarına uyma konusundaki gevşekliği, (Fısku’r Ravi): İslam’ın emri ve yasaklarından hernağı birine uymayana faşik denir. Böyle bir ravinin rivayeti munker olarak değerlendirilir.

4. Râvinin yeterince tanınmaması, (Cehaletu’r Ravi): Böyle bir ravinin rivayeti mübhem adını alır. Kendisi de diye çerhedilir.

5. Râvinin bidat ehlinden olması.(Bid’atu’r Ravi) Böyle ravilerin, bid’at propagandacısı olmamak kaydıyla rivayetlerinin kabul edileceği görüşü ağırlıktadır.

Râvinin zabtı ile ilgili olan tenkit noktaları ise şunlardır:

1. Râvinin rivayetlerinde çok yanlış yapması, (Kesretu’l galat) Yanılgı oranı yüzde elli ve daha fazla olan ravinin rivayeti kabul edilmez.

2. Râvinin dikkat etmesi gereken yerlerde gaflet göstermesi, (Fartu’l gafle):
Bu durum rivayetinin reddine sebep olur. Buna da munker denir.

3. Râvinin hadisin sened ve metninde doğru sanarak hata yapması, (Vehm):
Bu durum ravinin hadisini “muallel” hale getirir.

4. Râvinin sika (güvenilir) râvilerden birine muhalif olarak rivayette bulunması, (Muhalefetu’s sika) Böyle hadislere de "munker", "Müdreç", "Maklub", "muzdarib", "müşahhaf", "muharref" gibi isimler verilir.

5. Râvinin hafızasının zayıf olması (pek parlak olması), (Su’u’l Hifz) Devamlı hafıza bozukluğu bulunanların rivayetleri asla kabul edilmez.

Hadis ilminde sadece cerh ve ta’dîlin usul ve esaslarının belirlenmesiyle yetinilmemiş; bunun yanında, cerh ve ta’dîli yapacak kimselerde de birtakım özellikler aranmıştır. Bu özellikleri taşımayan kimselerin yaptıkları cerh ve ta’dîle ise itibar edilmemiştir. Örneğin, doğru sözlü olmak, sözünü tutmak ve günahlardan kaçınmak bu konuda râvinin sahip olması gereken önemli özelliklerden sayılmıştır.

Cerh ve ta’dîl ilminin tanınmış isimlerinden Yahya b. Saîd el-Kattân (öl. 198/814) rivayetlerinden dolayı eleştirdiği kişilerden dolayı kendisine yöneltilen:

"Sen cerh ettiğin bu kişilerin kıyamet gününde karşına hasım olarak çıkmalarından korkmuyor musun?"

şeklindeki bir soruya:

"Hadisini müdafaa etmediğimden dolayı Resulullahın karşıma hasım olarak çıkması bu kimselerin düşmanlığına maruz kalmaktan daha çok beni korkutmaktadır."

diye cevap vermiştir. (Ahmed Nâim, Tecrid-i Sarîh Tercümesi, Mukaddime, s. 350.)

Not: Bilgiler, İmam Hatip Liseleri “Hadis” ders kitabından ve Prof. Dr. İsmail Lütfi ÇAKAN'ın “Hadis Usulü” kitabından derlenmiştir.
Kaynak: benatalislam.wordpress.com


Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi9
Bugün Toplam561
Toplam Ziyaret4706852
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI