• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Adak nedir, dindeki yeri nedir?

Adak nedir, dindeki yeri nedir?

 

Arapça’da nezir (nezr) diye ifade edilen adak fıkıh dilinde, “bir kimsenin dinen yükümlü olmadığı ibadet cinsinden bir şeyi kendisi için vâcip kılması”nı ifade eder. Diğer bir ifadeyle “kişinin farz veya vâcip cinsinden bir ibadeti yapacağına dair Allah Teâlâ’ya söz vererek o ibadeti kendisine borç kılması”dır (Mevsılî, el-İhtiyâr, IV, 76).

 

Kur’an’da değişik yerlerde verilen sözde durulması, ahde ve akitlere bağlı kalınması (Mâide, 5/1; İsrâ, 17/34), Allah’a verilen sözün tutulması (Nahl, 16/91) emredilir ve yapılan adakların yerine getirilmesi istenir. Ayrıca kişinin yaptığı adağa uygun davranması iyi kulların vasıfları arasında sayılır (İnsan, 76/7). Hadislerde de Hz. Peygamber (s.a.s.), Allah’a itaat kabilinden adakların yerine getirilmesini emretmiş, Allah’a isyan veya mâsiyet kabilinden olan konularda adakta bulunulmamasını, şayet yapılmışsa buna uyulmamasını istemiştir (Buhârî, Eymân, 28, 31; Müslim, Nezir, 8; Ebû Dâvûd, Eymân, 12). Dolayısı ile adağın yerine getirilmesi kitap, sünnet, icma ve akıl deliliyle sabittir (Kâsânî, Bedâiü’s-Sanâî, V, 90).

 

Bazı âlimler, hiçbir dünyevî menfaat ummadan sırf Allah’ın rızâsını kazanmak, ona şükretmek için adak adamasında bir sakınca bulunmadığı görüşündedirler. Kişinin Allah’ın takdirinin değişmesine vesile olması dileğiyle, dünyevi amaçlarla belli şartlara bağlı olarak adakta bulunması ise doğru karşılanmamıştır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.)’in “Adak, (Allah’ın takdir buyurmuş olduğu) hiç bir kazâyı geri çevirmez. Sadece cimrinin malını eksiltmiş olur.”; “Adak bir şeyi ne ileri alır ne de geri bırakır…” (Buhârî, Eymân, 26; Müslim, Nezir, 2) hadisleriyle şarta bağlı adakta bulunmayı hoş karşılamadığı anlaşılmaktadır.

 

İmam Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel başta olmak üzere bazı fakihler yukarıdaki hadislere dayanarak nasıl olursa olsun adak adamanın mekruh olduğu görüşündedirler (Nevevî, el-Mecmu, VIII, 450; İbn Kudâme, Muğnî, Beyrut 1405, XI, 332).
 
Bununla birlikte, Allah’a isyan ve mâsiyeti içermediği sürece, hangi grupta yer alırsa alsın, adakta bulunulduğunda yerine getirilmesi dinen vâcip görülmüştür (Kâsânî, Bedâiü’s-sanâî, V, 83).
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi7
Bugün Toplam373
Toplam Ziyaret4704461
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI