• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Ehl-i kitap olan evli çiftlerden müslümanlığı seçen kadının veya ehl-i kitap bir erkekle evlenmiş bulunan müslüman bir kadının bu evliliği sürdürmesi caiz midir?

Ehl-i kitap olan evli çiftlerden müslümanlığı seçen kadının veya ehl-i kitap bir erkekle evlenmiş bulunan müslüman bir kadının bu evliliği sürdürmesi caiz midir?

 

Ehl-i kitaptan olan eşlerden erkeğin Müslüman olması halinde, mevcut evlilik devam eder. Zira Müslüman erkeğin, ehl-i kitap bir kadınla evlenmesine Kur’an’da müsaade edilmiştir (Mâide, 5/5). Eşlerden kadının Müslüman olması halinde evliliğin devam edip etmeyeceği konusunda ise kaynaklarımızda, “evliliğin sona erdiği veya sona erdirilmesi gerektiği”, “evliliğin devam edeceği” ve “evliliği sürdürüp sürdürmeme konusunda kadının muhayyer olduğu” şeklinde farklı rivayetler bulunmaktadır (Abdürrezzak, el-Mûsânnef, VI/83-84; İbn Ebî Şeybe, el-Mûsânnef, IV/69-71).

 

Hz. Ömer, eşi İslamiyet’i seçen Hıristiyan bir erkeğe Müslüman olmasını teklif etmiş, kabul etmemesi üzerine, aralarını ayırmış (İbn Ebî Şeybe, el-Mûsânnef, IV/70; Abdürrezzak, el-Mûsânnef, VI/83). İbn Abbas da aynı şekilde, aralarının ayrılması gerektiğini söylemiştir (Abdürrezzak, el-Mûsânnef, VI/83).

 

Hz. Ali ise böyle bir durumda erkeğin hak sahibi olduğunu, evliliğe son vermedikçe evliliğin devam edeceğini belirtmiştir (İbn Ebî Şeybe, el-Mûsânnef, IV/70; Abdürrezzak, el-Mûsânnef, VI/84). Aynı şekilde, Hânî b. Kubayza isimli bir Hıristiyan’ın eşlerinin dördünün de Müslüman olması üzerine Hz. Ömer’in, evliliklerinin devam etmesini içeren bir mektup yazdığı kaynaklarda yer almaktadır (İbn Ebî Şeybe, el-Mûsânnef, IV/71). Diğer taraftan başka bir rivayette, Hîre halkından bir kadının Müslüman olup, eşinin İslâm’ı kabul etmemesi üzerine, Hz. Ömer, bir mektup yazarak, eşinin yanında kalıp kalmama hususunda kadının serbest bırakılmasını istemiştir (Abdürrezzak, el-Mûsânnef, VI/84).

 

Zâhirîlere göre, kadının Müslüman olması halinde evlilik bağı derhal sona erer; erkeğin bilahare Müslüman olması sonucu değiştirmez. Bunu Hz. Ömer’in uygulamasına, din ayrılığının -bazı istisnalar dışında- evliliğe engel olması kaidesine ve Mümtehine Suresinin10. ayetine dayandırmaktadırlar. Onlara göre bu ayet, hem Müslüman bir kadının gayrimüslim bir kişiyle evlenemeyeceğini, hem de daha önce bir evlilik söz konusu ise, bu evliliğin sürdürülemeyeceğini ifade etmektedir. Bu sebeple kadının Müslüman olması halinde evlilik bağı derhal çözülür (İbn Hazm, el-Muhallâ, Mısır 1349, VII/312-316).

 

Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelîlere göre, nikah akdi yapılmış ancak, zifaf gerçekleşmemişse, evlilik sona erer. Zifafın gerçekleşmesi durumunda ise, kadının iddeti doluncaya kadar erkeğin Müslüman olması halinde evlilikleri devam eder. Bu süre içinde erkeğin Müslüman olmaması halinde, iddetin dolmasıyla birlikte evlilik de sona erer. Bu görüş de, Zâhirilerin ileri sürdükleri delillere dayanmaktadır. Şu kadar var ki bu müçtehitler, ilk uygulamaları göz önüne alarak iddet içinde evlilik bağının devam ettiğini kabul etmişlerdir (Sahnûn, el-Müdevvenetü’l-Kübrâ, Beyrut 1999, III/921-933; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, Beyrut 1994, IV/319 vd. ).
 
Hanefîlere göre, gayrimüslim bir kadın Müslüman olduğunda, eşine Müslüman olması teklif edilir. Eşinin İslâm’ı kabul etmesi halinde -başka bir evlilik engeli bulunmadığı takdirde- evlilik bağı devam eder; Müslüman olmayı kabul etmemesi halinde ise hâkim evliliğe son verir. Mahkeme yoluyla evlilik sona erdirilmedikçe evlilik bağı devam eder. Hanefiler, bu konuda kendilerine dayanak olarak Hz. Ömer’in uygulamasını gösterirler. Ancak karşı tarafın küfürde ısrarı, kadının inancından dolayı baskıya maruz kalabileceği endişesiyle, mahkeme bu bağı sona erdirir (Merğînânî, el-Hidâye, I/220; Kâsânî, Bedâi’u’s-sanâî, Beyrut 1997, III/365 vd. ; İbnü’l- Hümâm, Fethu’l-Kadîr, III/288).
 
Yukarıda zikredilen açıklamalar ışığında sonuç olarak, gayrimüslim çiftlerden kadının Müslüman olması halinde, kadının, çocukların ve İslam toplumunun yararları göz önünde bulundurularak, zamana ve şartlara göre çözümler üretilebilir.
 
Bu farklı rivayet ve görüşler, ehl-i kitap olan eşlerden kadının Müslüman olması durumunda nikahın ortadan kalkacağı hususunda kesin bir nas bulunmadığını göstermektedir. Bu sebepledir ki, râşit halife ve sahabîlerden konuyla ilgili olarak farklı görüşler nakledilmiştir.
 
Ehl-i kitap olan evli çiftlerden Müslümanlığı seçen kadının veya herhangi bir sebeple ehl-i kitap bir erkekle evli bulunan Müslüman bir kadının bu evliliğini sürdürüp sürdürmeme konusundaki tercihinin -evliliğin devam ettirilmesinin dinî açıdan, kadın ve çocukları üzerinde olumsuz etkileri bulunmaması kaydıyla- tamamen kendisine ait olduğu, mahkeme kararıyla ayrılmadıkça bu evliliklerinin devam etmesinde bir sakınca bulunmadığı söylenebilir.
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi11
Bugün Toplam957
Toplam Ziyaret4707248
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI