• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











İfk olayı nedir?

İfk olayı nedir?

 

Mustalikoğulları Gazvesine Hz. Peygamber (s.a.s.), Hz. Âişe’yi de beraberinde götürmüştü. Savaştan sonra Medine’ye dönülürken ordunun konakladığı bir yerde Hz. Âişe devesinin mahmilinden inip bir ihtiyacını gidermek için ordugâhtan uzaklaştı. Dönüşünde gerdanlığının düştüğünü farketti ve onu aramaya çıktı. Tam o sırada, Hz. Âişe, devesinin üzerindeki hevdec adı verilen kapalı, yuvarlak ve üstü kubbeli kafesinin içinde bulunduğu sanılarak, orduya hareket emri verildi. Hz. Âişe geri döndüğünde ordunun konak yerinden uzaklaştığını gördü ve kendisini almaya gelecekleri ümidiyle beklemeye başladı ve bu sırada uykuya daldı. Ordu gece vakti konakladığı ve hareket ettiği için olayın bu şekilde meydana gelişi son derece tabiîdir. Öte yandan ordunun ardçısı Safvan b. Muattal, Hz. Âişe’yi gördü ve devesine bindirerek orduya yetiştirdi. Bu sefere katılmış olan münafıkların reisi Abdullah b. Übey, derhal Hz. Âişe ile onu orduya yetiştiren şahıs hakkında iftiraya başladı. Mistah b. Üsâse, Hassân b. Sâbit ve Hamne bint Cahş gibi bazı Müslümanlar da onun iftirasına alet oldular. Hz. Âişe’nin aleyhinde konuşanlardan Hamne, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in diğer hanımı Zeyneb’in kızkardeşi oluyordu. Bunu da Zeyneb’e olan sevgisinden dolayı yapmıştı. Fakat Zeyneb, Hz. Âişe hakkında kızkardeşiyle aynı görüşü paylaşmamıştır.

 

Hz. Âişe savaştan döndükten sonra bir ay kadar hasta yattı. Bu arada Hz. Peygamber (s.a.s.)’in ve Hz. Âişe’nin anne ve babasının, dedikodulardan haberi olmuştu; fakat kızlarına bundan bahsetmemişlerdi. Hz. Âişe, kendisine yapılan iftirayı tesadüfen öğrendi. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in izniyle babasının evine gitti ve üzüntüsünden günlerce ağladı. Annesi onu teselli etmeye çalışıyordu. Böyle bir şeye ihtimal vermeyen ve bu iftiraya çok üzülen Hz. Peygamber (s.a.s.) halka yaptığı bir konuşmada, bazı adamların, ailesi hakkındaki tavrının kendisini rahatsız ettiğini, ailesinden iyilik gördüğünü, Safvân b. Muattal’a da iftira edildiğini, onu da iyi olarak bildiğini; evine ancak kendisiyle birlikte girdiğini açıkladı. Hz. Âişe’ye güvenmesine rağmen, yine de tam emin değildi. Onu boşayıp boşamama konusunda Hz. Ali, Üsâme b. Zeyd ve diğer bazı kimselerle istişâre etti. Üsâme, isnadın yalan ve asılsız olduğunu, Hz. Âişe ve diğer aile fertleri hakkında iyilikten başka bir şey düşünmediğini söyledi. Hz. Ali ise çok kadın bulunduğunu, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in, Hz. Âişe’nin yerine bir başkasıyla da evlenebileceğini söyledi. İfk olayının meydana gelmesinden bir ay kadar sonra Hz. Âişe’nin suçsuz olduğunu bildiren âyetler nâzil oldu. Bu âyetlerde, yapılan dedikoduların tamamen asılsız ve iftira olduğu bildirildi; Hz. Âişe’nin namuslu olduğu haber verildi. Mü’minlerin bu olayı işittiklerinde iftira olarak değerlendirmeleri gerektiği hatırlatıldı ve bu şekilde hareket etmeyenlerin tavrı kınandı. Allah’ın, inanmış insanları, bir daha buna benzer bir tutumu tekrarlamaktan sakındırıp uyardığı açıklandı. İnananlar arasında çirkin şeylerin yayılmasını arzulayan kimseler için dünyada da ahirette de çetin bir azap bulunduğu bildirildi (Nisa, 4/1-21). Peygamberimiz (s.a.s.) masum olduğuna dair ayetlerin nâzil olduğunu Hz. Âişe’ye iletti. Hz. Âişe Allah’a hamdü senâda bulundu. Daha sonra Hz. Peygamber (s.a.s.) halka bir açıklama yaparak durumu bildirdi ve nâzil olan âyetleri okudu. İftiraya adı karışanlara had cezası uygulanmasını emretti.

 
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi10
Bugün Toplam809
Toplam Ziyaret4707100
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI