• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Hz. Peygamber (s.a.s.) neden çok kadınla evlenmiştir?

Hz. Peygamber (s.a.s.) neden çok kadınla evlenmiştir?

 

Hz. Peygamber (s.a.s.), hemşehrileri arasında iffetli, şerefli ve namuslu bir şahsiyet olarak tanınıyordu. 25 yaşında iken, kendisinden yaşça büyük ve iki defa evlenip dul kalmış olan Hz. Hatice ile evlenmiş; onunla 25 yıl mutlu bir hayat geçirmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.) onun sağlığında başka bir kadınla evlenmemiştir. Hâlbuki o dönemin örf ve adetleri çok kadınla evliliğe müsaitti. Hz. Hatice’nin vefatından sonra onun aziz hatırasına saygı duyarak, yaklaşık 2, 5 yıl yalnız ve bekâr olarak yaşadıktan sonra Sevde bint Zem’a ile evlenmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.), cinsel tatmin peşinde olsaydı, geleneğe, gençliğine, Kureyş kabilesine mensup oluşuna ve özellikle bir Peygamber olarak, kendisine tabi olanlardan gördüğü itibara bağlı olarak 54 yaşına kadar birkaç evlilik gerçekleştirebilirdi.

 

Mekke döneminde tek kadınla evli olan Hz. Peygamber (s.a.s.) çok kadınla Medine döneminde evlenmiştir. İlk defa çok evliliğe 53 veya 54 yaşlarında iken ayak atmıştır. Bu evliliklerin dinî, sosyal, ekonomik ve ahlâkî pekçok sebebi vardır. Buna ek olarak, Kur’an’ın çok evliliği sınırlayan hükümleri, Nisâ Sûresinin 3. ayeti, Medine döneminin sonlarına doğru ve Hz. Peygamber (s.a.s.)’in vefatından yaklaşık iki yıl önce nâzil olmuştur. Çok evliliği sınırlayan emirlerin gelmesinden önce evlilik konusunda eski örf geçerli idi. Arabistan’da çok kadınla evlilik normal olarak yaşanan bir hayat tarzıydı. Tarihçi İbn Habîb, İslâm’ın doğduğu sırada on hanımla evli olan çok sayıda şahsın isimlerini kaydetmektedir. Aslında Hz. Peygamber (s.a.s.) de çok evliliği örf üzerine gerçekleştirmiş bulunuyordu. Dolayısıyla onun evlilikleri değerlendirilirken dönemin siyasal, sosyal ve kültürel şartları göz önünde bulundurulmalıdır. Çünkü kendi döneminde dostlarından ve düşmanlarından hiç kimse onu bu uygulamasından dolayı eleştirmemiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.) on bir hanımını bir arada nikahı altında bulundurmuştur; vefatı esnasında ise nikahı altında dokuz kadın vardı.

 

Hz. Peygamber (s.a.s.), çok evliliği dört ile sınırlayan ayet nâzil olduktan sonra dörtten fazla kadınla evli bulunan sahâbîlerine dördünü seçip diğerlerini boşamalarını emretmiştir. Kur’an-ı Kerim’de kendisine, evlendiği bütün kadınları nikahı altında tutma müsaadesi verilmiştir. Fakat bundan böyle başka kadınlarla evlenmesinin kendisine helâl olmadığı bildirilmiştir. Resûl-i Ekrem’e özel olarak verilen bu müsaadenin hukûkî, siyâsî, sosyal ve eğitimle ilgili çeşitli sebepleri vardır. Kur’an-ı Kerim’de, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in hanımlarının mü’minlerin anneleri oldukları ve mü’minlerin ondan sonra onun eşleriyle asla evlenemeyecekleri hükme bağlanmıştır (Ahzâb, 33/6). Hz. Peygamber (s.a.s.) dokuza ulaşan hanımlarından dördünü tercih edip diğerlerini boşasaydı, bu hanımlarla başka birisi evlenemeyeceğine göre, boşamak onlar için zulüm olurdu.

 

İslâm toplumunun eğitilmesinde Hz. Peygamber (s.a.s.)’in evliliklerinin önemli yeri vardır. İslâm’ın, özellikle kadınlarla ilgili görüşlerinin çevreye yayılmasında Hz. Peygamber (s.a.s.)’in hanımlarının büyük katkısı olmuştur. Onlar, sahâbîlerin hanımlarının eğitimi için ellerinden gelen çabayı esirgememişlerdir. Mü’min kadınların eğitimiyle özellikle meşgul olup, İslâm’ı yayacak öğrenciler yetiştirmişlerdir.

 

Şüphesiz Hz. Peygamber (s.a.s.)’in bütün eşlerinin eğitim konusunda aynı seviyede oldukları söylenemez. Onların bir kısmı yaşlı, bir kısmı ise gençti. Fakat bu hususta Hz. Aişe’nin özel bir yeri vardır. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.)’in Hz. Aişe ile evliliğinde göze çarpan en önemli husus, bir hoca-talebe ilişkisidir. Hz. Aişe, o derece mükemmel yetişmiştir ki, Hz. Peygamber (s.a.s.)’den sonra onun evi, kadın-erkek, büyük-küçük birçok kimsenin huzuruna gelip kendisini dinlediği, soru sorup cevabını aldığı bir ilim ve irfan ocağı olmuştur. Hz. Peygamber (s.a.s.) zamanından itibaren kadınların eğitim ve öğretimiyle yakından meşgul olmuştur. Hz. Aişe, hem sahâbîlere ve hem de tâbiîlere, sonraki müctehit imamlara ışık tutacak bilgiler nakletmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in sünnetini nakletmek ve açıklamakla kalmamış; aynı zamanda onun doğru anlaşılması hususunda ilmî tenkit zihniyetini de ortaya koymuştur. Sahâbîler arasında çok sayıda fetva vermesiyle ünlü olan yedi sahâbîden biridir. Hz. Peygamber (s.a.s.)’den 2210 hadis rivayet etmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s.)’in diğer hanımları da 378 ila 5 arasında değişen sayılarda hadis rivayet etmişlerdir. Hz. Hafsa da okuma yazma bilen, zeki ve bilgili bir kadındı. İslâm’ın eğitim ve öğretiminde onun da hizmetleri olmuştur.

 

Hz. Peygamber (s.a.s.)’in evliliklerinden bazıları da fedâkar ve cefâkar Müslüman kadınları himaye, onları takdir etme ve itibarlarını koruma gayesine yönelikti. Mekke döneminde Müslüman olan bazı hanımlar işkenceye maruz kalmışlar, Habeşistan’a ve daha sonra Medine’ye göç etmişler, kocaları vefat etmiş; birkaç çocukları kalmıştı. Üstelik aileleri de Mekke’de henüz müşrik oldukları için onların yanına da dönemiyorlardı. Hz. Peygamber (s.a.s.) onları himaye ve çocuklarını da bakım altına almak istemiş, sonunda bunları nikahı altına almıştır. Sevde bint Zem’a, Zeyneb bint Huzeyme, Ümmü Seleme ve Ümmü Habibe bu hususa örnek teşkil etmektedir.

 

Hz. Peygamber (s.a.s.) bazı evliliklerini ise, o hanımın kabilesini İslâm’a yaklaştırmak, onun kabilesi ile Müslümanlar arasındaki düşmanlığı gidermek, sahip olduğu mevkii korumak ve sahâbîler arasında doğabilecek kıskançlığın, kırgınlığın ve dedikoduların önüne geçmek için gerçekleştirmiştir. Cüveyriye ve Safiyye ile evliliği buna örnek gösterilir. Cüveyriye, Mustalik kabilesinin başkanı Hâris b. Ebû Dırâr’ın kızı idi. Mustalikoğulları Gazvesi’nde kocası ölmüş ve kendisi de Müslümanların eline esir düşmüştü. Fidyesi ödendikten sonra Hz. Peygamber’le (s.a.s.) evlenmiş; bunu duyan Müslümanlar, Hz. Peygamber (s.a.s.)’in hısımları kabul ettikleri Mustalik kabilesine mensup diğer esirleri de serbest bırakmışlardır. Bu evliliğin Mustalik kabilesi ile Müslümanlar arasındaki düşmanlığı giderdiği ve bu evlilikteki asıl hedefin adı geçen kabileyi İslâm’a yaklaştırmak olduğu anlaşılmaktadır. Mustalikoğullarının bu evlilikten sonra İslâm’ı kabul etmeleri de bunu göstermektedir. Safiyye de Hayber Gazvesi’nde esir alınanlar arasında bulunuyordu. Kendisi Yahudi başkanlarından Huyey b. Ahtab’ın kızıydı. Hz. Peygamber (s.a.s.) aradaki kin ve nefreti ortadan kaldırmak maksadıyla bunlarla akrabalık kurmuş ve Safiyye ile evlenmiştir.

 
Hz. Peygamber (s.a.s.)’in bazı evlilikleri de yeni İslâmî bir hükmün topluma kazandırılması amacını taşıyordu. Zeyneb bint Cahş ile evliliği buna örnektir. Zeyneb’in ilk kocası Hz. Peygamber (s.a.s.)’in azatlı kölesi ve evlatlığı Zeyd b. Harise idi. Hz. Peygamber (s.a.s.), aynı zamanda halasının kızı olan Zeyneb’i Zeyd ile bizzat kendisi evlendirmişti. Zeyd azatlı bir köle idi. Eski Arap geleneğine göre asîl bir kadın bir köle ile evlenemezdi. Hâlbuki İslâmiyet bütün insanları yaratılış bakımından eşit sayıyordu. Bu sebeple Resûl-i Ekrem, eski gelenek ve anlayışın ortadan kaldırılmasını önce kendi akrabası arasında uygulamaya başladı. Böylece eski an’ane yıkılmış oluyordu. Fakat Zeyd ile Zeyneb mutlu bir aile hayatı yaşayamadılar. Zeyd, Hz. Peygamber (s.a.s.)’e müracaat ederek karısını boşamak istediğini söyledi. Hz. Peygamber (s.a.s.) bundan çok müteessir oldu. Kur’an-ı Kerim’de Zeyd ile Zeyneb arasında gerçekleşen bu evliliğin devamını sağlamak için Peygamber (s.a.s.)’in takındığı olumlu tavır anlatılmaktadır. Nitekim o Zeyd’e “Hanımını tut (boşama) ve Allah’tan kork! diyordu. Ancak geçimsizlik son haddine vardığı için Zeyd karısı Zeyneb’i boşamak zorunda kaldı. Câhiliye döneminde evlatlık, öz evlat gibi muamele görüyor ve öz evladın bütün haklarına sahip bulunuyordu. Geleneğe göre evlatlığın boşadığı hanımla evlenmek babalığa yasaktı. İslâmiyet bu geleneği kaldırdı ve evlatlığı sadece din kardeşi olarak kabul etti. Evlatlığın boşadığı kadını nikahlamayı manevî babalara helal kıldı. Hz. Peygamber (s.a.s.), hem Zeyneb’in ve hem de akrabasının isteği üzerine onu nikahladı. İddia edildiği gibi Hz. Peygamber (s.a.s.) Zeyneb’in güzelliğine hayran kaldığı için evlenmiş değildir. Zeyneb onun halasının kızıydı. Onu her zaman görüyordu. Şayet isteseydi onunla Zeyd’den önce kendisi evlenebilirdi.
 
Hz. Peygamber (s.a.s.)’in bazı evlilikleri de yakın dostları, çevresi ile irtibatının, evlilik yoluyla kurulan akrabalıkla güçlenmesine yönelik idi. Mesela Hz. Ebû Bekir’in kızı Hz. Aişe ve Hz. Ömer’in kızı Hz. Hafsa ile evliliği buna örnek gösterilebilir (İbrahim Sarıçam, Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı, 287 vd. ).
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi15
Bugün Toplam953
Toplam Ziyaret4707244
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI