• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











“Nakşibendîlik” hakkında bilgi verir misiniz?

“Nakşibendîlik” hakkında bilgi verir misiniz?

 

Nakşibendîlik, Bahâuddin Nakşibend Muhammed b. Muhammed el-Buhârî’ye (ö. 718/1318) nispet edilen tarikatın adıdır. Nakşbend, Buhara’ya 9 km. uzaklıkta bulunan Kasr-ı Arifân’da (eski adı Kasr-ı Hinduvan) doğdu. Nakşibend henüz üç günlük bir çocuk iken Muhammed Baba Semmâsî (ö. 740/1339) tarafından mânevî evlatlığa kabul edildi. Semmâsî, çocuğun ilerideki tasavvufi terbiyesini, yanında bulunan Seyyid Emir Külâle’ye havale etti. Nakşibend, her ne kadar Emir Külâle intisap etmiş ise de, muteber kaynakların verdiği bilgiye göre, onun gerçek şeyhi, kendisinden yıllar önce vefât etmiş olan Abdulhâlik Gücduvânî (ö. 617/1220)’dir. Nakşbend, Semmâsî’nin vefâtından sonra Semerkant’a gitmiş, oradaki dervişlerle sohbette bulunmuş, kısa bir süre içerisinde onların saygısını kazanmış ve tekrar memleketi olan Kasr-ı Arifân’a dönmüştür. Hanefi mezhebine mensup olan Nakşibend, halka her fırsatta sohbet eder, va’z ve nasihatte bulunur ve “bizim tarikimiz sohbet üzerinedir” diyerek müritlerini buna teşvik ederdi. Nakşibend, ölümünden bir gün önce müritlerine, kendisinden sonra halifelerinden Muhammed Parsa’ya tabi olmalarını vasiyet etti. Nakşibend’in evrâd’ından başka bir eserine rastlanmamıştır.

Nakşibend’in vefatından sonra, tarikat Alaüddin Attar, Zahid Bedahşi ve Muhammed Parsa tarafından geniş bir alâna, özellikle İmam Rabbânî’nin gayretleriyle Hindistan ve çevresinde yayıldı. Bu tarikat, Fatih Sultan Mehmed zamanında, Molla İlâhî Simâvî (ö. 896/1490) aracılığıyla İstanbul’a girdi. XVIII. yüzyılda Mevlana Ziyaeddin Bağdadî ile Osmanlılarda genişledi ve istikrar kazandı. Osmanlı padişahları Nakşibendiliği himâye ettiler. Daha sonraki yıllarda Nakşibendiyye tarikatının Mevlâna Halid-i Bağdâdî (ö. 1242/1826) tarafından kurulan Halidiyye kolu, Anadolu’nun çeşitli yerlerinde, Suriye ve Irak yörelerinde yayıldı.
 
Kaynaklarda bu tarikatın üç koldan Hz. Peygamber (s.a.s.)’e kadar ulaştığı ifade edilir. Nakşibendiyye tarikatının esaslarını şu şekilde özetlemek mümkündür: Dini kurallara uyarak zahiri, tarikat ile batını temizlemek, hakikat ile ilâhî yakınlık elde etmek ve marifet ile Allah’a ulaşmak. Bu tarikatta Kur’an ve sünnete bağlı kalmaya büyük önem verilmiş, haramlardan ve kötü alışkanlıklardan korunmak için tövbe, istiğfar, zikir, tefekkür, nafile namazlar, Kur’an okuma ve ilimle meşgul olmak tavsiye edilmiştir. Bu şekilde nefsi yenerek kalbi kontrol altında tutmaya murakabe adı verilir. Bu tarikatta zikir sessiz yapılır. Topluca yapılan zikre “hatm-i hâcegân” denir.
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi13
Bugün Toplam523
Toplam Ziyaret4706814
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI