• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Rahmet Ayının Kazanımlarının Korunması

RAHMET AYININ KAZANIMLARININ KORUNMASI

 

I.      Konunun Planı

 

A.   Ramazan Ayının Kazanımları

1.    Ruhi Arınma

2.    İbadet Zevki

3.    Ahlâkî Duyarlılık

4.    Yardımlaşma, Paylaşma ve Kardeşlik Bilinci

B.   Ramazan Ayının Kazanımlarının Kaybedilmemesi

1.    Ramazan Kazanımlarının Muhafazası

2.    Ramazan Kazanımlarının geliştirilmesi

C.   İbadetlerde ve Ahlâkî yaşantıda Devamlılık

1.    İbadetlerde devamlılık

2.    Ahlâkî Üstünlüklerin Korunması ve Geliştirilmesi

 

II.      Konunun Açılımı ve İşlenişi

 

Konuya Rahmet ve mağfiret ayında elde edilen ahlâkî ve manevi kazanımların  önemine ve bunların Müslüman’a neler kazandırdığına dikkat çekilerek başlanabilir. Bunlar elde edilmeden önceki durumla bunlar kazanıldıktan sonraki durum arasında bir takım kıyaslamalar yapılabilir. Sözgelimi Ramazandan önce infak bilincine sahip değilken, Ramazan ayında böyle bir bilinç kazanmış bir Müslüman’ın, bu güzel hasletle nasıl paylaşma mutluluğu yaşadığı, nasıl artık toplumun derdiyle dertlenerek çevresine yararlı bir insan haline geldiği ve insanları mutlu ettiği, bunun karşılığında da nasıl manevi kazançlar elde  ettiği gibi örnekler verilebilir.  Aynı şekilde Ramazan atmosferinde bir takım kötü alışkanlıkları bırakan insanların bu kötü alışkanlıkları bırakmakla maddi ve manevi açıdan nasıl huzura kavuştukları örneklerle açıklanabilir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.

Bu örneklerden sonra doğru tercihin, elde ettiği sermayesini kaybetmek veya eskitmek istemeyen,tam tersine çoğaltmayı arzu eden bir tacir gibi davranmak olacağı söylenebilir. Elde edilen bu kazanımları göz ardı ederek tekrar masiyetlerin veya bilinçsizliğin karanlık dünyasına dönmenin ne kadar yanlış bir yöneliş olacağına dikkat çekilebilir.

Ramazan ayının rahmet ortamında ruhunu arındıran ve manevi olarak önemli kazanımlar elde eden bir Müslüman’ın hayatında açtığı yeni sayfanın temiz olarak kalmasına özen göstermesinin önemi üzerinde durulur.

İbadetlerin işlevsel olabilmesi için usulüne göre yapılmasının ve sürdürülmesinin önemi özellikle vurgulanır. İbadeti zevke dönüştürebilen insanların ibadet hayatını terk edemeyeceğine, ahlâkın da insanda bir meleke haline gelmesinin  önemine dikkat çekilir. Bu doğrultuda ibadet hayatının ve ahlâkî yaşantının süreklilik gerektirdiği açıklanır.

Ramazan ayının fert ve toplum açısından kazandırdıkları ele alınır. Ramazan ayında kazanılan güzelliklerin devam ettirilmesinin gereğine işaret edilir. İbadetlerde Süreklilik konusu üzerinde durulur.

Ramazan ayında birçok kötülük, günah terk edilmektedir. İbadetlere daha da bir özen gösterilmektedir. Ancak bu özen ve titizliğin diğer aylarda aynı hassasiyette devam ettiğini söylemek zor gibidir. Allah’a kullukta, ibadetlerde devamlılık esastır. Bu nedenle namazlara Ramazan ayı dışında da özen gösterilmelidir. Zira namaz sadece Ramazana özgü bir ibadet değildir. Aynı şekilde dinimizde kötülüklerden el etek çekmek de belirli zaman dilimlerine özgü bir durum değildir.

 

III.      Konunun Özet Sunumu

 

İbadetlere olan ihtiyacımız veya sorumluluklarımız, sadece Ramazan ayına mahsus değildir. İman esasları, ibadetler, ahlâki vasıflar süreklilik arz eder. Bunlara ilişkin prensipler, emir ve yasaklar geçici değildir. Bunlar mevsimi geçince çıkarılıp bir kenara bırakılan elbiseler gibi değildir. Bunun için Ramazan ayı boyunca eda edilen ibadetler olsun, bu ayda kazanılan ahlâki vasıflar olsun sürdürülmek durumundadır. Terk ettiğimiz kötü alışkanlıklara, günahlara tekrar geri dönmemek gerekir. Yoksa bunların bir süreliğine terk edişmiş olması çok fazla anlamlı olmaz.  Ramazan-ı Şerif’e gösterdiğimiz saygıdan dolayı birtakım kötü alışkanlıkların terk edilmesi ne kadar sevindirici ise, Ramazan bitince günahlara ve kötülüklere tekrar dönülmesi de o kadar üzücü olur.

Bilindiği gibi insanın maddî ve manevî ihtiyaçları vardır. Vücudumuz nasıl ki daima maddî gıdalara ihtiyaç duyuyorsa, ruhumuz da manevî gıda olan ibadetlere ihtiyaç duyar. Nasıl haftada bir defa veya yılda sadece bir ay yiyip içmek suretiyle bedenin maddî ihtiyaçları karşılanmıyor ise, haftada bir Cuma namazı kılmak veya yılda sadece Ramazan ayında ibadet etmekle manevî ihtiyaçlar da karşılanmış olmaz. Dolayısıyla Ramazan ayında kazandığımız bir takım iyi huylar ve güzel amelleri hayatımız boyunca devam ettirmeliyiz. Zira ömrün en hayırlısı, ibadetlere sabır göstererek Yüce Allah’ın rızası doğrultusunda sürdürülenidir. Kadın erkek tüm mü’minler büluğ çağından son nefesine kadar Yüce Allah’a ibadet etmekle yükümlüdürler.

 

IV.      Konu İşlenirken Başvurulabilecek Bazı Ayetler

 “Ölüm sana gelinceye kadar Rabbine ibadet et” [1]

“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. “[2]

 

Ayrıca şu ayetlere de bakılabilir: Ra’d 13/28; Zariyat, 51/56; Hicr 15/53-55; İsra 17/67,83; Lokman 31/32; Zümer 39/8; Fussilet 41/49-51; Yusuf 12/40, 108; Meryem 19/65; Enam Suresi, 162; Meryem Suresi, 65 76; İsra Suresi, 19; Al-i İmran Suresi, 41; Araf Suresi, 205; Tevbe Suresi, 71; Furkan Suresi, 64; Secde Suresi, 16; Zümer Suresi, 9;Al-i İmran 3/8.; Nur 24/38; Kasas 28/77; Haşr 58/18-19; Bakara 2/200-202

 

V.      Konu İşlenirken Başvurulabilecek Bazı Hadisler

 وَعَن عائِشَةَ رَضِيَ اللَّه عَنْها ، قَالَتْ : كَانَ النَّبِيُّ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم يَقُومُ مِنَ اللَّيْلِ حَتى تَتَفطَّر قَدَمَاه ، فَقُلْتُ لَهُ : لِمَ تَصْنَعُ هذا يا رسُول اللَّهِ وَقد غُفِرَ لَكَ ما تَقَدَّم مِن ذَنْبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ ؟ قَالَ : « أَفَلا أَكُونُ عَبْدًا شَكُورًا » .

       متفقٌ عليه . وعَنِ المغيرةِ بنِ شعبةَ نحوهُ ، متفقٌ عليه .

 Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, gece ayakları şişinceye kadar namazı kılardı. Âişe diyor ki, kendisine:

– Niçin böyle yapıyorsun (neden bu kadar meşakkate katlanıyorsun) ey Allah’ın Resûlü? Oysa Allah senin geçmiş ve gelecek hatalarını bağışlamıştır, dedim.

– “Şükreden bir kul olmayı istemeyeyim mi?” buyurdu. [3]

عن عائشةَ رضي اللَّهُ عنها أَن النبي صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم دخَلَ عليْها وعِنْدها امْرأَةٌ قال : منْ هَذِهِ ؟ قالت : هَذِهِ فُلانَة تَذْكُرُ مِنْ صَلاتِهَا قالَ : « مَهُ عليكُمْ بِما تُطِيقُون ، فَوَاللَّه لا يَمَلُّ اللَّهُ حتَّى تَمَلُّوا وكَانَ أَحَبُّ الدِّينِ إِلَيْهِ ما داوَمَ صَاحِبُهُ علَيْهِ » متفقٌ عليه .

 Âişe radıyallahu anhâ’nın bildirdiğine göre, bir kadınla birlikte otururlarken, yanlarına Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem girdi ve:

– “Bu kadın kim?” diye sordu. Âişe validemiz:

– Bu filan hanımdır, dedikten sonra, onun çok namaz kıldığından bahsetti. Bunun üzerine Resûl–i Ekrem:

– “Bütün bunları sayıp dökmeyi bırak; gücünüzün yettiği nisbette ibadet etmeniz size yeter. Allah’a yemin ederim ki, siz bıkıp usanmadıkça, Allah bıkıp usanmaz” buyurdu.

Resûl–i Ekrem’in en çok sevdiği ibadet, sâhibinin devamlı yaptığı idi. [4]

 

 عن جابر رضي اللَّه عنه قال : قال رسول اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « يُبْعثُ كُلُّ عبْدٍ على ما مَاتَ علَيْهِ » رواه مسلم .

Câbir İbni Abdullah radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Her kul öldüğü hal (amel) üzere diriltilir. ”[5]

وعن عبدِ اللَّه بنِ عمرو بنِ العاص رضي اللَّه عنهما قال : قال لي رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « يَا عبْدَ اللَّه لا تَكُنْ مِثلْ فُلانٍ ، كَانَ يقُومُ اللَّيْلَ فَتَركَ قِيامَ اللَّيْل » متفقٌ عليه

 

Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana şöyle dedi:

“Ey Abdullah! Filan kimse gibi olma, çünkü o gece ibadetine devam ederken, sonra geceleri ibadet etmeyi terketti. ”[6]

 

VI.      Yararlanılabilecek Bazı Kaynaklar

 

Nevevî, Riyazü’s-Salihin, Ter. Hasan Hüsnü Erdem ve Kıvamuddin Burslan, DİB yayınları, Ankara 1972.

Türkçe Tercüme ve Şerhi: Riyazü’s-Salihîn Peygamber Efendimizden Hayat Ölçüleri, Hazırlayanlar. Prof.Dr. M.Yaşar Kandemir, Prof. Dr. İsmail L. Çakan, Doç Dr. Raşit Küçük, Erkam Yayınları, İstanbul 1997.

 

 


[1] Hicr, 15/99

[2] Haşr 59/12

[3] Buhârî, Tefsîru sûre (48), 2; Müslim, Münâfikîn 81. Ayrıca bk. Buhârî, Teheccüd 6, Rikak 20; Müslim, Münâfikîn 79–80; Tirmizî, Salât 187; Nesâî, Kıyâmü’l–leyl 17; İbni Mâce, İkâme 200

[4] Buhârî, Îmân 32, Teheccüd 18; Müslim, Müsâfirîn 221. Ayrıca bk. Nesâî, Kıyâmü’l–leyl 17; Îmân 29

[5] Müslim, Cennet 83

[6] Buhârî, Teheccüd 19; Müslim, Sıyâm 185

Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi14
Bugün Toplam790
Toplam Ziyaret4707081
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI