RÜŞVET VE YOLSUZLUK*
1- Konunun Planı
A- Rüşvet Kavramı
B- Rüşvetle hediyeleşme arasındaki fark
C- Kur’anın haram yoldan mal edinmeyi yasaklaması ve rüşvete bakışı
D- Hadislerde rüşvet ve haksız yollarla kazanç elde etmenin yasak olması
E- Rüşvet ve yolsuzluğun zararları
1- Toplumsal zararları
2- Psikolojik zararları
3- Adaletin zedelenmesi ve fertler arasında güven duygusunun yok olması
4- Hak kavramına duyulan saygının ortadan kalkması
F- Rüşvet ve yolsuzluktan korunma yolları
1- Allah’ın helal ve haram konusundaki emir ve yasaklarını bilmek
2- Haramın insan hayatındaki olumsuz etkilerini göz ardı etmemek
3- Kur’an ve sünnetteki rüşvet ve yolsuzluğu yasaklayan hükümleri bilmek ve bunlara bağlı kalmak
4- Rüşvet ve yolsuzluğun insan onurunu yok edeceğini ve insanı toplum içinde değersizleştireceğini hatırdan çıkarmamak.
5- Rüşvet ve yolsuzluğun kul hakkı olduğunu ve bunu da hak sahibinden başkasının affetmeyeceğini bilmek
6- Rüşvet ve yolsuzluğun insanı toplum içinde değersizleştireceğini hatırdan çıkarmamak
7- Bu tür fillere tevessül edecek olanlara değer vermeyerek onları toplumda yalnız bırakmak
8- Helal ve haram konusunda başta gençler olmak üzere toplumun tüm kesimini manevi yönden eğitmek.
9- Hak, hukuk, bütün kurum ve kurallarıyla insanların zihinlerine yerleştirilmeli. Toplumsal değerler yozlaştırılmamalı, konuyla ilgili eğitim ve öğretime daha ciddi önem verilmelidir.
10- Bunlardan ayrı olarak ahlâki ve caydırıcı tedbirler de ihmal edilmemelidir.
II - Konunun Açılımı ve İşlenişi
Konuya rüşvet ve yolsuzluğun tanımı verilerek başlanır. Daha sonra haram konusu ve söz konusu kavramların dini durumu, ilgili ayet ve hadislerle açıklanır. Herhangi bir menfaat beklemeden karşılıklı olarak hediyeleşmeyle rüşvet arasındaki fark açık bir şekilde ortaya konur. Rüşvet ve yolsuzluğun insan ruhunda derin yaralar açacağına değinilerek toplum barışını ve insanların birbirlerine olan güvenini ortadan kaldıracağına vurgu yapılır.Rüşvet ve yolsuzluğun toplumları içinden kemiren, insanlar arasındaki kardeşlik ve muhabbet bağlarını koparan huzurun bozulmasına yol açan büyük bir yara olduğu belirtilmelidir.
Rüşvet, yaptırılmak istenen bir işte yasa dışı kolaylık veya çabukluk sağlanması için bir kimseye mal veya para olarak sağlanan çıkar demektir.Yolsuzluk ise bir görevi, bir yetkiyi kötüye kullanmak, suiistimal etmek, nizamsızlık yapmak demektir.Rüşvetle ya hak edilmeyen bir menfaat ele geçirilmekte veya başkasının hakkına tecâvüz edilmektedir.Böylelikle hem insanların hakları yenmiş olur, hem de toplumda saygı, sevgi ve güven duygusu ortadan kalkmış olur.Bu çirkin fiilleri işleyen ve bunlara aracılık eden günahkar olur. Rüşvet toplumsal bir hastalıktır.
وَلاَ تَأْكُلُواْ أَمْوَالَكُم بَيْنَكُم بِالْبَاطِلِ وَتُدْلُواْ بِهَا إِلَى الْحُكَّامِ لِتَأْكُلُواْ فَرِيقاً مِّنْ
أَمْوَالِ النَّاسِ بِالإِثْمِ وَأَنتُمْ تَعْلَمُونَ
“Aranızda birbirinizin mallarını haksız yere yemeyin. İnsanların mallarından bir kısmını bile bile günaha girerek yemek için onları hakimlere (işbaşındakilere) (rüşvet olarak) vermeyin.” [1]
Rüşvet ve yolsuzluk, dinimizde haram kılınmış ve büyük günahlardan sayılmıştır.Bu tür fiiller gizli yapılıyor olsa da Yüce Rabbimiz bizim gizli ve aşikâr bütün yaptıklarımızdan haberdardır.Yüce Rabbımız En’am Suresinde şöyle buyurmaktadır:
وَعِندَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ لاَ يَعْلَمُهَا إِلاَّ هُوَ وَيَعْلَمُ مَا فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَمَا تَسْقُطُ مِن وَرَقَةٍ إِلاَّ يَعْلَمُهَا وَلاَ حَبَّةٍ فِي ظُلُمَاتِ الأَرْضِ وَلاَ رَطْبٍ وَلاَ يَابِسٍ إِلاَّ فِي كِتَابٍ مُّبِينٍ
“...O, karada ve denizde ne varsa bilir. O’nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir daneyi dahi bilir.”[2]
Böylece insanların tüm fiil ve davranışlarından Cenab-ı Allah’ın haberdar olduğu beyan edilmektedir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَأْكُلُواْ أَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ إِلاَّ أَن تَكُونَ تِجَارَةً عَن تَرَاضٍ مِّنكُمْ وَلاَ تَقْتُلُواْ أَنفُسَكُمْ إِنَّ اللّهَ كَانَ بِكُمْ رَحِيماً
Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka. Kendinizi helak etmeyin. Şüphesiz Allah size karşı çok merhametlidir.[3]
Konu ile ilgili faydalanılabilecek diğer ayetler: Kaf,50/16; Bakara, 2/188,275, 292; En’am, 6/59; Kaf, 50/16; Nisa,4/29 ,32; Cuma 62/10; Mülk 67/15; Maide 5/90; Necm 53/39-41; Müzzemmil 73/20 ; Şuara 26/181-183 ; Nisa 4/32; Necm 53/39.
V- Konu İşlenirken Başvurulabilecek Bazı Hadisler
عن أبي هريرة وابن عَمْرو بْنِ الْعَاصٍ رَضِيَ اللّهُ عَنْهم قال: - لعنَ رسُولُ اللَّهِ صلَّى اللَّهُ عليهِ وسَلَّم الرَّاشي والمُرتَشي في الحكمِ". َ
Ebu Hüreyre, İbnu Amr İbni'l-Âs radıyallahu anhüm anlatıyor: "Resûlullah (SAV); hükümde rüşvet alan ve rüşvet veren [ve aracılık eden] kimseyi lanetlemiştir."[4]
وعن الْمِقْدَامْ بن معدي كربْ رَضِيَ اللّهُ عَنْه قال: قالَ رَسُولُ اللّهِ( ﺹ): مَا أكَلَ أحَدٌ طَعَاماً قَطُّ خَيراً مِنْ أنْ يَأكُلَ مِنْ عَمَلِ يَدِهِ، وَإنّ نَبِىَّ اللّهِ دَاوُدَ عَليْهِ السَّمُ كَانَ يأكُلُ مِنْ عَمَلِ يَدِهِ
Mikdâm İbnu Ma'dikerb (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resulullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:"(Benî Adem'den) hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir taamı asla yememiştir. Allah'ın peygamberi Dâvud aleyhisselâm elinin emeğini yerdi."[5]
... فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم (فهلا جلست في بت أبيك وأمك حتى تأتيك هديتك، إن كنت صادقا؟)
Peygamberimizin, zekat toplamak için gönderdiği bir memurun, dönüşünde:
Bu sizindir, şu da bana verilen hediyedir demesine Rasûlüllah (s.a.s) kızmış ve "Eğer doğru söylüyorsan, (git), anne-babanın evinde otur ve bu hediyeler sana gelsin, görelim " buyurmuştur. [6]
Hadisler; Tirmizî, Ahkâm 9, Müslim, İmare, 26, Riyazü’s salihin, 309,354,1081; Buhari, İman, 41; Buhari, Zekat, 29; Müslim, Zekat,44 ; Buhari, Buyû, 15; Mûsned, IV, 141. Şamil İslam Ansiklopedisi, Rüşvet Mad.
Yakın tarihimizde rüşvet ve yolsuzluk olayları , Kemal Zeki Gençosman. İstanbul : Şdl Yayınları, 1976.
Toplumların çöküşünde rüşvet , Seyyid Hüseyin El-Attas ; çev. Cevdet Cerit, İstanbul : Pınar Yayınları, 1988.
* Not: Bu vaaz projesi Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Medet COŞKUN tarafından hazırlanmıştır.
[1] Bakara, 2/188
[2] En’am,6/59 .
[3] Nisa,4/29
[4] Tirmizî, Ahkâm 9, (1336) (III,622)
[5] Buhari, Sahih, Büyû 15 , (III, 9)
[6] Müslim, İmare, 27, (1832), (II, 1463)