• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Abdullah b. Sebe Kimdir?

ABDULLAH BİN SEBE KİMDİR?

  • Abdullah b. Sebe Hz. Osman döneminde Müslüman olmuştur. Şiiliğin kurucusu olduğu söylenen Yahudi bir din adamıdır. Şiiliğin ortaya çıkışında önemli rol oynadı. Hz Osman döneminde İslam’ı kabul etmesine rağmen münafıklık yapıp toplumda fitne çıkarmaya başlayıp sapık fikirlerini yaymıştır. Yaptığı propagandalar ile büyük fitnelere sebep olmuştur.

  • Hz. Osman’ın öldürülmesinden Cemel Vakası’na kadar birçok olayın hazırlayıcısı olmuştur.
    İbni Sebe’yi tanımak münafık ve Yahudileri tanımak demektir. İbni Sebe’yi tanımak yalancı
    medyacılığı tanımak demektir. İbni Sebe’yi tanımak fitne hareketlerini tanımak demektir. İbni Sebe’yi tanımak bugün yaşanan şii-sünni tartışmalarına anlam verebilmektir. İbni Sebe’yi tanımak geleceğe yön verebilmektir.

  • İbni Sebe, Suriye, Mısır, Irak, Türkistan, Medine gibi İslam dünyasının birçok yerine seyahatler etmiştir. Gezdiği her yerde kendine arkadaşlar edinip onlara vazifeler vermiştir. İbni Sebe aynı zamanda çok iyi Müslüman görünen biriydi. Namaz kılar, mescide gider, oruç tutardı. Yani profesyonel –icazetli münafıktı. Yalancı medyacılığın kurucusu da diyebiliriz. En büyük medya aracı olarak mektubu kullanmıştır. Yalan haberlerin olduğu mektuplar yazıp halkın zihnini karıştırmıştır. Toplumda huzursuzluğa neden olmuştur.

  • Küfe’ye bir mektup yazıp halka okumaları için adamlarına gönderdi. Mektup şunlar yazıyordu:

“Medine’de herkes şarap içiyor, halkın durumu hiç iyi değil, zina yapılıyor, namaz kılınmıyor. Halife herkese zulmediyor. Halife kafir oldu” diyordu.

  • Aynı mektubu Basra’ya, Mısır’a, Şam’a, Küfe’ye ve diğer yerlere gönderip halka okutuyordu. Mektubu Mısır’da dinleyenler “Bir tek Mısır düzgün kalmış diğer yerler sapıtmış. Şükürler olsun Mısır iyi diyorlardı” Mektubu Küfe’de dinleyenler “Şükürler olsun Küfe sağlam kalan tek yer diğer valilikler bozulmuş, zulüm var” diyorlardı. Mektubu Basra’da dinleyenler “Bir tek Basra sağlam kalmış, şükürler olsun” diyorlardı. Böylece halk kışkırtılmak isteniyordu. Gerçekte ne Mısırda ne Küfede ne Basra’da ne Şam’da hiçbir zulüm yoktu. Herkes namazını kılıyor, orucunu tutuyor kimsenin de içki içtiği yoktu.

  • Sanki ülke çalkantıdaymış gibi bir hava oluşturuluyordu. Yalancı medyacılıkla halkı galeyana getirmek istiyorlardı. İbni Sebe ülkeyi kaosa sürüklemek istiyordu. Tıpkı günümüzdeki medya kuruluşları kanallar gazeteler dergiler gibi.

  • Herkes bu durumdan şikayetçi olmaya başladı. Durumu halife Hz. Osman’a bildirdiler. Hz Osman bu yalancı mektupların doğru olup olmadığını araştırmak için Mısır’a, Basra’ya, Küfe’ye, Şam’a adam gönderdi. Adamları geri dönünce Mısır’da Şam’da Küfe’de Basra’da hiçbir huzursuzluk olmadığını halkın durumunun iyi olduğunu söylediler. Hz. Osman valilerini Medine’de toplayıp onları bu tip yalancı haberlere ve fitnelere karşı dikkatli olmalarını söyledi.

  • Abdullah b. Sebe, Küfe, Hicaz, Basra gibi yerlerde pek halkı kandıramıyordu. Bu yüzden en son
    Mısır’a geldi. Mısır kozmopolit bir yerdi. Mısır’da işlerini daha rahat yapabiliyorlardı. Buradan diğer yerlere yalancı mektuplar gönderip fitne çıkarmaya devam ediyordu.

  • Halkın Osman’a karşı ayaklanmasını istiyordu. “Her peygamberin bir varisi bulunduğu Hz peygamberin varisi de Ali olduğunu telkin ediyordu. Ebu Bekir, Ömer, Osman peygamberin vasiyetini çiğneyip halka zulmetmişlerdir” diyordu. “Aranızda peygamberin ehli beyti varken niye başkasını halife seçiyorsunuz” diyordu. Ayrıca halkın bir kısmına halifenin Zübeyr’in olması gerektiğini bir kısmına Talha’nın halife olması gerektiğini bir kısmına Ali’nin halife olması gerektiğini söyleyip halkı bölüyordu. Halkı bölüp birbirine düşürmek istiyordu.

  • İbni Sebe eşitlik ve özgürlük vaatlerini halka süslü gösterdi. Halkı Osman’a karşı kışkırttı.
    İbni Sebe sahabeleri de kandırıp onları da Osman’a karşı kışkırtmak istiyordu. Birgün Ebu Derda’nın yanına gelip onu Osman’a karşı kışkırtacak sözler söyledi Ebu Derda “Sen kimsin, senin Yahudi olduğunu zannediyorum” dedi. İbni Sebe, Ebu Derda’yı kandıramayacağını anlayınca orayı terk etti.

  • İbni Sebe bir gün Ebu Hureyre’nin yanına gelerek “Mısır valisi şarap içiyor. Onun valilikten alınması gereklidir” dedi. Ebu Hureyre buna inandı ve Osman’a Mısır valisini değiştirmesini söyledi. Hz.Osman Ebu Hureyre’nin görüşünü kabul edip Mısır valisini değiştirir. Mısıra Ebu Bekir’in oğlunu atar. Ebu Bekir’in oğlu devesine binip Mısır’a gider. İbni Sebe adamlarından birine mektup verip Ebu Bekir’in oğlunu takip etmesini söyler. Yol yarılanınca İbni Sebe’nin adamı Ebu Bekir’in oğluna mektubu verir. “Bu mektubu Osman gönderdi” der.

  • Ebu Bekirin oğlu mektubu açınca içinde şunlar yazmaktadır. “Mısıra yeni atanan vali görevi bıraksın. Onu öldürün” gibi ifadeler yer alır. Ebu Bekir’in oğlu kızarak hemen Hz. Osman’ın yanına döner ve halka: “Sizin halifeniz Osman beni Mısır’a vali tayin ediyor ardımdan da öldürülmem için emir veriyor” der. Hz Osman bunları duyunca “Vallahi ben böyle bir emir vermedim” diyor.

  • Sonra İbni Sebe ve adamları bu olayı fırsat bilip “Halife Osman valisini haksız yere öldürmek istedi. Osman kafir olmuştur” deyip halka yayıyorlardı. Yetmiyormuş gibi Ebu Bekr’in oğlunu da Osman’a karşı kışkırttılar. Halkı daha da galeyana getirip Küfe’den, Basra’dan, Şam’dan birçok adam toplayıp isyan için hz. Osman’ın evinin bulunduğu Medine’ye isyana yürüyorlar. Hz.Oman’ın evini kuşatıyorlar. Hz Osman namaz için mescide bile çıkamıyor. En sonunda isyancılardan Ebu Bekir’in oğlunun da içinde bulunduğu birkaç kişi damdan içeri giriyorlar. Bu sırada Hz. Osman Kuran okumaktadır. Ebu Bekir’in oğlu Osman’ın sakallarından tutuyor.

  • Hz. Osman “Acaba baban hayatta olup da senin bu durumunu görseydi sana ne yapardı” deyince Ebu Bekrin oğlu korkup titreyip Osman’a hiçbir şey yapmadan dışarı çıkıyor. Ama diğer isyancılar Hz Osman’a demir vurup onu bayılana kadar dövüp sonra bıçakla boynunu kesip öldürüyorlar. 

  • Hz Osman’ın önündeki Kuran’a bir tekme vurup kuranı yere düşürüyorlar. Muhammed Hamidullah Kurana tekme vurabilecek birinin Müslüman olmayacağını söyleyerek Hz Osman’ı Yahudi isyancıların öldürdüğünü söyler. İbni Sebe en sonunda yaptığı propagandalarla yalancı medyatik haberlerle Hz Osman’ı öldürterek amacına ulaştı.

  • Hz Osman’dan sonra Hz. Ali halife seçilmişti. İbni Sebe ve adamları “Ali Osman’ın katillerini bulup onların cezasını vermiyor” deyip bu sefer de halkı Ali’ye karşı kışkırttılar. Hz Aişe’nin ağzından birçok yalan haberlerle dolu mektup yazıp dağıttılar. Güya Hz Aişe’nin ağzından “Ey Müslümanlar Ali’ye isyan ediniz” diyerek mektuplar yazıp halka dağıttılar. Ali bu duyduklarını Aişe’ye sordu.

  • Aişe “Vallahi ben böyle şeyler yazmadım konuşmadım” dedi. Hz Ali’nin ağzından da Aişe’ye mektuplar yazmayı ihmal etmemişler. Hz Aişe Ali’nin Hz Osman’ın katillerini bulup cezalandırmadığını görünce Talha gibi sahabelerle Basra’ya gitti. Basra’da Osman’ın katillerini bulup cezayı tatbik etmek istiyordu.

  • Hz. Aişe’nin bu şekildeki hareketlerini haber alan Ali bir ordu hazırlar ve Aişe’nin ve taraftarlarının bulunduğu yere gider. İki ordu karşılaşır. Aralarından bazı Müslümanların girişimiyle anlaşma yapılır ve savaş olmaz.

  • Ama İbni Sebe ve adamları bu barıştan memnun olmazlar. Öldürülme korkusuyla hemen bir plan yapıp fitne çıkarmaya hazırlanırlar. İbni Sebe birkaç adamla herkes uyurken Hz. Ali’nin tarafından Hz Aişe’nin tarafına saldırırlar. Herkes ne olduğunu anlamadan uyanır ve savaş başlar. Savaşın sonunda her iki taraftan da “binlerce” kişi ölmüştür. Bu savaşa da Hz Aişe’nin Deve üstünde ordusuna bağırarak emirler verip savaşmasından dolayı Cemel Vakası denmiştir.

  • İbni Sebe Müslümanları birbirine vurdurup birçok kan akmasına neden olur. Bir takım yalan haberlere inanmak toplumun bir birine düşmesine neden olabiliyordu. Bu olay da Yahudilerin büyük bir komplosuydu.

  • Günümüz kafirlerinin de Müslümanları bir birine düşürmede İbni Sebe’den kalır yanları yoktur.
    İbni Sebe “Aslında Ali ölmemiştir. Ali’ye benzeyen biri ölmüştür. Herkes de onu Ali zannetti. Oysa Ali göğe çıkarılmıştır. Bulutların gök gürültüsü Ali’nin selamı ve gülümsemesidir” dedi. Bu yüzden Sebeiler gök gürültüsü olduğunda Essalamu Aleyke Ya Emirel Müminin (selam sana ey müminerin emiri)”derler.

  • Bir rivayete göre İbni Sebe’ye “Ali öldürüldü” dendiğinde ibni Sebe “Bize Ali’nin beynini bir kase içinde getirseniz bile Ali’nin öldüğüne inanmayız. O kıyamete yakın inecek ve dünyayı adaletle yönetecektir.” dedi.

  • Bir gün Hz Ali hayatta iken İbni Sebe “Ali ilahtır” dedi. Hz. Ali onu yakarak öldürmekle tehdit etti. İbni Sebe bunu duyunca “Zaten sadece ilah ateşle cezalandırır, sen tam bir ilahsın” diyor. Hz Ali onu öldürmek istedi .Ama İbni Abbas “Eğer onu öldürürsen taraftarlarıyla ihtilafa düşersin savaş çıkar” dedi.

  • Hz Ali de onu Medain’e sürdü. İbni Sebe insan psikolojisini çok iyi biliyordu. Bu yüzden kitleleri çok çabuk saptırabiliyordu. Toplumu ve zamanı iyi okuyordu. ”Zaten toplumu ve zamanı iyi okuyanlar insanları değiştirebilir zihinlerini yönlendirebilirdi”. İlk önce insanlara “ehli beyt” sevgisinden bahsedip insanların Hz Ali’yi sevmesini istiyorlardı. Sonra “Ali göğe yükseltilmiştir” diyerek Hz Ali’yi peygamberleştiriyordu. En sonunda da “hayır hayır Ali bir ilahtır” diyordu. Halkı yavaş yavaş kademeli olarak saptırıyordu. Hz Ali ‘yi aşırı derecede yücelten Şiilik ve Şiiliğin kolları da buradan çıktı.

  • İbni Sebe’nin sapık fikirlerinden. Tabiri yerindeyse İbni Sebe’nin kurmuş olduğu “sapıklık örgütü” bugün bile şiiler ve sünniler arasında yaşanan bir çok sorunun temellerini oluşturur. Etkisi yıllarca sürmüştür. Ama Şiiler İbni Sebenin varlığını bile inkar ederler. Ayrıca İbni Sebe taraftarları “Allah, Ali ve ondan sonra gelen imamların içine girmiştir, hulul etmiştir” deyip bu sapık görüşü savunurlar. Bazıları da “Allah Ali ile beden bulmuştur” derler. Tıpkı Hıristyanların “Allah İsa ile beden bulmuştur” dedikleri gibi.

  • İbni Sebe bugün bile toplumda sapıklık ve fitne çıkaranlar için öncü ve sembol olmuştur.
    Hristiyanları da Yahudiler bozmuştu. Hristiyanların da Hz İsa’yı ilahlaştırmasına sebeb oldular. Ve şuan bir buçuk iki milyarlık Hristiyan alemi Hz İsa’yı ilah kabul ediyor. Yahudiler İbni Sebe aracılığı ile Müslümanlarda da aynı oyunu oynadılar. Müslümanlarda da Hz Ali’yi ilahlaştırıp milyonlarca kişinin buna inanmasını ve din edinmesine sebeb oldular. Hristiyanlar’da Hz İsa Müslümanlarda Hz Ali.

  • Kişiler değişik ama olay aynı, senaryo aynı. Ama şunu asla unutmayalım “Onlar, ağızları ile
    Allah’ın nurunu söndürmeye yelteniyorlar. Halbuki kâfirler istemeseler de, Allah nurunu tamamlayacaktır. (Saf 8)

  • NOT: İnsanların çoğu bir düşünceyi benimsemek ve reddetmek için uzunca düşünüp muhakeme
    yapmazlar. Kolay inanıp kolay kabul ederler. İbni Sebe de halkın bu durumunu iyi kullandı. Günümüzün ibni Sebeleri de bu durumdan fazlasıyla yararlanıyor…Dikkat etmeli


KAYNAKLAR:
1.İslam Müesseselerine Giriş, Muhammed Hamidullah,s.128-135,beyan yayınları (kitabın son konusu olan Yahudi oyunu başlıklı konuyu okumanızı tavsiye ediyorum)
2.Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi,2.cilt, Hz Osman ve Hz Ali dönemi

3.Dünyayı Aldatanlar, Sefa Saygılı,s.111-114
4.Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, cilt 1,s. 133-134

5.Büyük Larousse cilt 1,s.19
6.Mezhepler Tarihi, Prof. Dr. Muhammed Ebu Zehra, s.46-47
7.Tarih Boyunca Yahudi Oyunları, Abdurrahman Meydani
8.Ahmet Ağırakça, Hz.Osman.

Hazırlayan: Mehmet ERGÜN / Vaiz


Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi10
Bugün Toplam558
Toplam Ziyaret4706849
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI