![]()
Abdurrahman AKBAŞ
a.akbas25@hotmail.com
ŞİFÂHÎ KÜLTÜR ve MEDYA VAİZLİĞİ
03/12/2017 Dinleyenlere nazaran okuyarak öğrenenlerin daha az olduğu toplumlarda şifahî müktesebât daima daha büyüktür. Böyle toplumlarda din, tarih, kültür ve medeniyete dair bilgiler, nesilden nesile, kulaktan kulağa sözlü olarak aktarılır. Bu yöntem, toplumları irşat için de tercih edilir bir yöntemdir. Çünkü tesir bakımından sözlü (şifahî) hitap, yazılı olandan daha güçlüdür. Verilmek istenen mesaj, hatibin ses tonu, jest ve mimikleriyle yazıya nispetle daha güçlü bir şekilde aktarılır. Söz, toplumları yönlendirme ve harekete geçirme hususunda yazıdan daha etkili ve hızlı sonuç verir. Böyle toplumlarda bireylerin din algısı, din bilgisi, dinî yaşantısı ve kültürü, büyük oranda vaizlerin ve hatiplerin ellerinde şekillenir. Dinleyerek bilgilenmek, okuyarak ve araştırarak öğrenmekten daha kolay ve kestirme bir yoldur. Zira vaizin/hatibin herhangi bir konuda yapacağı bir saatlik konuşma, okuduğu sayfalarca bilginin yılların tecrübesiyle harmanlanmış bir özetidir. İyi hazırlanmış bir hatibi bir saat dinlemek birkaç kitap okumaya bedel sayılabilir. Sözlü hitap (şifahî anlatım), güçlü beşerî ilişkilere ve ortak bir sosyal hafıza oluşmasına da büyük katkı sağlar. Fakat bu durumu büsbütün müsbet bir olgu olarak göremeyiz. Çünkü kültürün sadece şifahî olarak nakledilmesi, zamanla gerçeklikten uzaklaşıp sıradan olayların bile efsaneye dönüştürülmesine sebep olabiliyor. En temel dini vecibeler, sosyal hak ve ödevler, ifa edilmek yerine nesilden nesile sadece dillerde anlatılan birer masal unsuruna dönüşebiliyor. İnsanlara örnek olması gereken hayatların dahi erişilemez, örnek alınamaz ve yaşanamaz birer mit olmasına sebep olabiliyor. Hazin ama toplumumuzun böyle bir toplum olduğu inkar edilemez bir gerçektir. Geçmişe nazaran bugün ülkemizde okur-yazar oranının artması sevindirici bir olay. Ancak dinî konularda okuma oranı, dinleme ve izleme oranının hâlâ çok gerisinde... Yoksa yazarlardan, öğretmenlerden ve akademisyenlerden ziyade vaizlerin, kitleleri örgütleyerek peşinden sürüklemesinin başka bir sebebi olabilir mi? Kaldı ki, son yıllarda "medya vaizliği"nin artan popülaritesi, toplumumuzun tercih ettiği din öğrenim yöntemi ve dinî bilgi kaynağı hakkında önemli ip ucu vermektedir bize. Gerçekte bugün "medya vaizliği" diye nitelenen işin birçok mümessili, eskilerin ifadesiyle "saçak müftüleri"nin, muhatap kitlesi genişlemiş modern versiyonu durumundadır. Eskiden işlerin kesat olduğu günlerde cami saçaklarının altında oturup ahkam kesen ve her türlü dini meseleyi çözüme kavuşturan insanlar varmış.. Bu konuda kendisini yetkin gören ve çok konuşan kişiler için ise “saçak müftüsü” tabiri kullanılırmış. Esasen bir zamanlar "saçak müftüleri"nin yaptığı işi şimdilerde medya vaizleri üstlenmiş durumda. Bir farkla ki saçak müftülerinin etki alanı yakın çevresindeki insanlarla sınırlıyken medya vaizleri, toplumun her kesimine hitap edebilmektedir. Bu yüzden medya vaizlerinin, toplumun din algısı üzerinde bu denli etkin olması, din ve toplum adına ciddi bir sorun olarak görülebilir. Medya vesilesiyle toplum tarafından teveccüh bulanlar, itibarlarını borçlu oldukları medya kuruluşlarının reyting kaygılarından ne kadar bağımsız kalabilirler? Mesela, medya kuruluşlarının toplumsal ilgi hususundaki beklentilerini ve finansmana dair reklâm tercihlerini hepten bir tarafa atabilirler mi? Yani medyanın iktisadi ve idari kaygısından kaynaklanan baskısından kurtarabilirler mi kendilerini? Medya kuruluşunun bir takım faaliyetlerini dinen gayrimeşru ilan etme pahasına konuşulması gerekeni konuşma cesareti gösterebilirler mi? Yoksa fincancı katırlarını ürkütmemek için bundan imtina mı ederler? Yahut bunu yapmadıklarında yine de o medyada vaaz (iyiliği emr, kötülüğü nehy) etmeye devam edebilirler mi? Bunlar, cevabını mündemiç sorulardır. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
KADİR GECESİ BİR BAŞLANGIÇTIR - 08/05/2021 |
Kadir Gecesi Bir Başlangıçtır |
NAMAZIN RUHU: ALLAH'I ANMAK - 25/05/2020 |
Namazla alakalı üzerinde önemle durulan husus, şeklinden ziyade anlam ve ruhuyla alakalıdır. Bu bağlamda namazın, insanın bireysel ve sosyal hayatındaki potansiyel etkisine ve anlamına işaret eden ayetler üzerinde tefekkür etmek elzemdir. |
NAMAZ BİR LÜTUFTUR - 21/05/2020 |
İslam’da ibadet denince akla ilk gelen, dış görünüşü itibariyle bir takım şekil, zikir ve kıraatten ibaret fakat gerçek mahiyeti, Yaratıcı kudret karşısında derin bir huşu ve içten bir münacat olan namaz ibadetidir. |
İLETİŞİM ÇAĞINDA BİLGİNİN YÖNETİMİ: DİJİTAL YAYINCILIK - 23/02/2020 |
Genç kuşakların ve özellikle ilk oyuncakları elektronik cihazlar olan günümüz çocuklarının hayat tasavvurları, istikametleri ve istikballeri, onların ellerinden düşürmedikleri akıllı cihazlarında yer alabilenler tarafından belirlenecektir.. |
İNSAN, ŞEYLERİN NESİ OLUR? - 04/01/2020 |
“İnsan nedir?” sorusuna dair en temel yargının, “İnsan şeydir.” önermesi olduğunu düşünüyorum. Bu önerme, her ne kadar ağyârını mâni olmasa da efrâdını câmi bir tanımdır. Zira insan, ontolojik bakımdan bir “şey”dir. |
ERDEMLİ HAYATIN SACAYAĞI ÜÇ ORGAN - 21/09/2019 |
İnsan bedeninde hayatî öneme sahip üç organ var ki bunlar, onun sadece yaşamasını değil, hayatının kalitesini de tayin eder. Birbirleriyle sıkı etkileşim içinde olan bu organlar, ancak birlikte sıhhatli olursa insanın sağlık ve izzetine vesile olur |
EN BÜYÜK GÜVENCE - 19/06/2019 |
Çocukluğumuzun güvencesi insanlar vardı hayatımızda. Şimdi büyüdük ve güvencesi olduk çocuklarımızın. Ne var ki büyüse de bir güvence arıyor insan. Hem güven kadar neye ihtiyaç duyurulur ki? |
KELİMELER ELE VERİR - 13/06/2019 |
Herhangi bir meramı anlatmak için kullanılan kelimelerin, muhatabı bilinçaltı gerçeklere ulaştıracak kodlar barındırdığı üzerinde bir tedebbür denemesi... Kelimelerimiz, kimliğimizdir. |
ÇOCUKLARIMI NASIL TERBİYE ETMELİYİM? - 08/06/2019 |
Çocuk terbiyesi, günümüzde her ne kadar eğitim-öğretim (talim-terbiye) misyonuyla okullara (öğretmenlere) yüklenmiş gibi görünse de bu iş aslen ebeveynin görevidir. İşte "Ne olmalıyım?" sorusuna İslamî perspektiften birkaç cevap: |
![]() |