• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Abdurrahman AKBAŞ
a.akbas25@hotmail.com
KİTAP YÜKLÜ MERKEPLER
24/09/2018

Rehberimiz Kur'an-ı Kerim, bizzat ötelerin bilgisi olmasının yanısıra, bilgiye çokça vurgu yapması bakımından da câlib-i dikkattir. Sadece ilk nazil olan şu iki ayet bile bu iki unsuru bir arada ihtiva etmektedir: "Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alak”dan yarattı." (Alak, 1-2) Bu ayetlerde Allah, hem bilgiye vurgu yapar hem de varoluşuyla ilgili bilgiler verir insana... 

Allah, Kur'an'ın daha birçok ayetinde insanı ilme teşvik eder. Öğrenmeye, anlamaya, düşünmeye ve akletmeye yöneltir muhataplarını.. "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" diyerek bilginin insana kattığı değeri tartışmaya kapatır..

Fakat bilgi ve bilginlik, asla nihaî bir hedef olarak görülmez. Özellikle Kur'an bilgisine sahip olmakla birlikte, söz olan vahyin ötesinin aranması telkin edilir. Anlamak için kalbin ve aklın etkinliği murad edilir.

"Onlar bu sözü (Kur’an’ı) hiç düşünmüyorlar (incelemiyorlar) mı?..." (Müminun, 23/68)

“Peki, bunlar, Kuran’ın anlamını inceden inceye düşünmüyorlar mı? Yoksa kalpler üzerinde o kalplerin kilitleri mi var?” (Muhammed, 47/24)

Zira "Bunlar, hikmet dolu Kitab’ın; iyilik yapanlara bir hidayet ve rahmet olarak indirilmiş âyetleridir." (Lokman, 31/2-3)

Yani bütün bunlar, kuru bir bilgilendirme değil, tefekkür ve tedebbür amaçlanır her ayrıntısıyla.. Bilgiyi yüceltir fakat bilginlikte kalmayı makul bulmaz, bilgeliğe yöneltir insanı. Bilgiden bilgeliğe giden yolu aydınlatır her bir ayet... 
Peki bilgelik nedir?

Bilgelik, Kur'anî ifadeyle hikmettir. Hikmet ise ilim ve onunla ameldir.

Kur'an'da "hikmet" olarak ifade bulan bilgelik, özetle “işleri en doğru ve en uygun biçimde yapmak; eşyada gizli ilâhî sırlar ve gayeler; salih amele dönüşen faydalı ilim; insandaki akıl kuvvesinin istikamet üzere ve aşırılıklardan uzak olma mertebesi” gibi anlamları ihtiva etmektedir. ("Hikmet", DİA; Fahreddin er-Râzî; Kurtubî)

Bunlar içerisinde en yaygını "sır, gaye, fayda" manasıdır. "Bu işin hikmeti nedir?" denildiği zaman, "Bundan maksat nedir? Bilemediğimiz ne gibi gizli sırlar taşıyor?" manası akla gelir. O hâlde, bir iş yapılacak ve ondan bir fayda hâsıl olacaktır ki hikmet/bilgelik tahakkuk etsin.

İslâm bilginleri, yalnız başına bilgiyi, hikmet olarak görmezler. Bilgi ile amel edilmesini, bu bilginin uygulama sahasına konulmasını ve faydalı sonuçlar vermesini şart koşarlar ("Hikmet", DİA). Dolayısıyla bilgelik, bilginlikten öte bir anlam taşır. Bilgelik, faydalı bilginin eyleme dönüştürülmesidir.

Bilgelik, akla ve tabiata uygun davranmak, kendini tanımak ve tutkulara kapılmamaktır. Bilgelik, aynı zamanda ahlaklılığı ve örnek insanlığı da içerir. (Felsefeye Giriş)

Cuma Suresi'nin 2. Ayetinde "peygamberin, kitabı (bilgiyi) ve hikmeti (bilgeliği) öğreten olarak gönderilmesine" vurgu yapılır. Bir bakıma peygamber, insanlara bilgiyi öğreten ve ondan nasıl istifade edileceğini de uygulamalı olarak gösteren örnek şahsiyettir.

Kur'an, kuru bir bilgi ile yetinmenin trajedisine de şöyle işaret eder:

"Tevrat’la yükümlü tutulup da onunla amel etmeyenlerin durumu, ciltlerle kitap taşıyan eşeğin durumu gibidir. Allah’ın âyetlerini inkâr eden topluluğun hâli ne kötüdür! Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez." (Cuma Süresi, 5)

Bu ayette teşbihe mevzu olan eşeklik, taşıdığı yükün nimetinden istifade etmeksizin (yüklendiği sorumluluğun) eziyetini çekmeyi sembolize eder. Anlaşılan şu ki, bilgelik ile bilginin hamallığı (eşeklik) arasında ince bir çizgi yer alır. Bu çizgi aynı zamanda mümini kafirden, âdili zalimden ayıran bir çizgidir. İnsanı, eşeğin hamallığından kurtarıp bilgelik kazandıran şey, ilmiyle âmil olmasıdır. Zira bilgi, bilge insan için erdemli bir hayat yaşamanın aracıdır. Yoksa hayata aksetmeyen "bilgi"nin bilgini olmanın ne kıymeti var.

Bilgi, insanı Âdem yapan bir değerdir. Değilse, mahdut bir ömür için tam bir hederdir.. Daha açık bir ifadeyle insan, sahip olduğu bilgi ile bilge (ilmiyle âmil) değilse bi misl-i eşektir.

Şimdi yukarıdaki ayetin dikkat çektiği noktaya tekrar dönüp soralım: Tevratı yüklenenler neden "kitap yüklü eşeğe" benzetilmektedir? 

Yahudi(âlim)ler, Tevrat'ı okuyup vüs'atlerince anladığı halde Tevrat'taki hükümlerin uygulanması konusunda yavan ve yabanîydiler. Kendilerine sorsan onlar, Allah'ın seçkin kulları ve cennetlik müminlerdi. Üstelik dine inançları tam ve dinin gerekliliğine kanaatleri kesindi. Fakat iş uygulamaya gelince peygamberlerce kendilerine bildirilen dine göre değil, kendi görece din anlayışlarına ram olmuşlardı. Onlar, Hz. Musa'nın tebliğ ve temsil ettiği İslam'a değil, arzu ve ihtirasları doğrultusunda bir hayata tutunmuşlardı. Onlar, ellerindeki ilahî kitabın hakikatini bildikleri halde hak yol üzere değillerdi. Ayette de ifade edildiği gibi, yaşantılarıyla Allah'ın ayetlerini yalanlar bir haldeydiler. Bildiklerinde ve inandıklarında hasbî değil, hesabî davranıyorlardı. Kitabın bilgisinden ve barındırdığı hikmetten faydalanmak yerine; onu, dünyevî çıkarları için kullanışlı bir enstrüman haline dönüştürmüşlerdi.  Oysa ilahî kitabın bilgini olmak, bilgelik gerektirmektirir. İşte bu hallerinden ötürü Allah, onları, böylesine olumsuz bir teşbihe müstehak görür. Böyle kimseler adeta kitap yüklü eşeklerdir.

Yahudilerin bu hallerinin Kur'an'da yer alması ve birçok kez vurgulanmasının hikmeti ise, benzer bir hataya karşı biz müminleri korumak olsa gerek. Kur'an'a inanıp onu rehber kabul ettiği halde Kur'an ahlâkından yoksun olmak ve ahkâmını göz ardı etmek, mümin için ne talihsiz bir durumdur! Münazara ve münakaşa aracı olarak yoğun bir şekilde gündemini meşgul ettiği halde gündelik hayatında karşılığı olmayan Kur'an bilgisi, mümin için ne ağır bir yüktür!  Amelden yoksun bilginlik, Tevratı yüklenenlere kâr etmedi ki Kur'anı yüklenenlere kâr etsin!

Hülâsa;
İnsanı kurtaracak olan, bilgisi değildir. İnsanı kurtaracak olan Allah'ın rahmetini celbedecek amelidir. Yani ilmini amele dönüştürmesidir. Mücerret bilginlikten müşahhas bilgeliğe terfi etmesidir.

O halde, böylesine kötü bir teşbihe maruz kalmamak için, Kur'an'ın ilmine vâkıf, ahlâkını hâmil ve ahkâmıyla âmil olmak zorundayız.

Allah, bizleri, eşyanın hakikatini idrak edenlerden eylesin. Faydasız ilimden ve ilimsiz faydadan sakınanlardan eylesin. 



2896 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KADİR GECESİ BİR BAŞLANGIÇTIR - 08/05/2021
Kadir Gecesi Bir Başlangıçtır
NAMAZIN RUHU: ALLAH'I ANMAK - 25/05/2020
Namazla alakalı üzerinde önemle durulan husus, şeklinden ziyade anlam ve ruhuyla alakalıdır. Bu bağlamda namazın, insanın bireysel ve sosyal hayatındaki potansiyel etkisine ve anlamına işaret eden ayetler üzerinde tefekkür etmek elzemdir.
NAMAZ BİR LÜTUFTUR - 21/05/2020
İslam’da ibadet denince akla ilk gelen, dış görünüşü itibariyle bir takım şekil, zikir ve kıraatten ibaret fakat gerçek mahiyeti, Yaratıcı kudret karşısında derin bir huşu ve içten bir münacat olan namaz ibadetidir.
İLETİŞİM ÇAĞINDA BİLGİNİN YÖNETİMİ: DİJİTAL YAYINCILIK - 23/02/2020
Genç kuşakların ve özellikle ilk oyuncakları elektronik cihazlar olan günümüz çocuklarının hayat tasavvurları, istikametleri ve istikballeri, onların ellerinden düşürmedikleri akıllı cihazlarında yer alabilenler tarafından belirlenecektir..
İNSAN, ŞEYLERİN NESİ OLUR? - 04/01/2020
“İnsan nedir?” sorusuna dair en temel yargının, “İnsan şeydir.” önermesi olduğunu düşünüyorum. Bu önerme, her ne kadar ağyârını mâni olmasa da efrâdını câmi bir tanımdır. Zira insan, ontolojik bakımdan bir “şey”dir.
ERDEMLİ HAYATIN SACAYAĞI ÜÇ ORGAN - 21/09/2019
İnsan bedeninde hayatî öneme sahip üç organ var ki bunlar, onun sadece yaşamasını değil, hayatının kalitesini de tayin eder. Birbirleriyle sıkı etkileşim içinde olan bu organlar, ancak birlikte sıhhatli olursa insanın sağlık ve izzetine vesile olur
EN BÜYÜK GÜVENCE - 19/06/2019
Çocukluğumuzun güvencesi insanlar vardı hayatımızda. Şimdi büyüdük ve güvencesi olduk çocuklarımızın. Ne var ki büyüse de bir güvence arıyor insan. Hem güven kadar neye ihtiyaç duyurulur ki?
KELİMELER ELE VERİR - 13/06/2019
Herhangi bir meramı anlatmak için kullanılan kelimelerin, muhatabı bilinçaltı gerçeklere ulaştıracak kodlar barındırdığı üzerinde bir tedebbür denemesi... Kelimelerimiz, kimliğimizdir.
ÇOCUKLARIMI NASIL TERBİYE ETMELİYİM? - 08/06/2019
Çocuk terbiyesi, günümüzde her ne kadar eğitim-öğretim (talim-terbiye) misyonuyla okullara (öğretmenlere) yüklenmiş gibi görünse de bu iş aslen ebeveynin görevidir. İşte "Ne olmalıyım?" sorusuna İslamî perspektiften birkaç cevap:
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi11
Bugün Toplam70
Toplam Ziyaret4760031
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI