• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Nail ÇAM
nailcam09@hotmail.com
Toptancılık
31/07/2017

Sorgulamayan, teslimiyetçi, eleştiriye kapalı ve savunmacı insan tipolojisinin usûldeki en büyük yanılgısı toptancılıktır. Binip gittiği vasıtayı tek parça görmesidir. Halbûki vasıtası çeşitli parçalardan teşekkül etmiş olup parçaların bir kısmı mükemmel çalışırken bir kısmı da bakım ve tamire ihtiyâç duyuyor olabilir.

Perekende olarak kilo kilo alarak yükünü devşirip pazarda satmak yerine; toptan bir yerden alıp pazarda satmak kolay bir yol gibi gözükse de bazı sakıncalı yönleri olabilir. Zira toptancılıkta iyisini de güzelini de beraber alırsınız; üst tarafın süsüne güzelliğine kanarsınız da ortalardaki veya alt kısımdaki eziği çürüğü görmezsiniz. 

Toptancılık çoğu zaman satıcının menfaatine olur. Toptan satar, parasını cebine kor, eziği çürüğü elinde kalmaz; sattım satamadım derdi de olmaz. Alıcı ise malın içeriğini görünce çürüklere ne kadar bunlar sağlam dese de hakîkat değişmez. Doktorun hastaya: sen sağlıklısın demesiyle o sağlıklı olmaz; sağlıklıya da sen hastasın demesiyle o hasta olmaz. Başka doktorlara gidince hakîkat neyse ortaya çıkar. Hakîkatı görünce kabullenmekten başka çare yoktur. Bu noktada tedâvi devreye girecek, çürükler ayıklanacaktır. Tedâviyi kabul etmemek eldeki sağlamların da çürümesine veya tüm sağlamların da illetli gibi görülmesine yol açacaktır. Toptancıdan mal alıp perekende olarak satacak olan satıcının durumu bundan ibarettir.

İşte sosyal sahadaki belki de en büyük yanılgı bu noktada odaklanmaktadır. Irk, dil, din, siyaset, iktisat, mezhep, meşrep, dünya görüşü etrafında tabular ve statüko oluşmakta; savunmacılık ve reddiyecilik gibi olgular etrafında kollektif bir şekilde toplanılmakta; sevgi, aidiyet ve bağlılık hataları ve çirkinlikleri görmeye mani olmaktadır. Aynı şekilde kin, nefret ve öfke de doğruları ve güzellikleri görmeye mani olmaktadır.

Aslında insanoğlu ailede veya toplumda birebir ilişkilerde toptancılığı tercîh etmez. Sevdikleriyle ayda-yılda, düğünde-bayramda değilde kısa aralıklarla irtibat kurar. Ne kadar çok severse sevsin mesela çocuklarının bir hatasını gördüğünde ikaz eder, kızar, bağırır çağırır. Hoşuna giden davranışlarını gördüğünde anında hoşnutluğunu ifâde eder. Kanı kaynadığında alır göğsüne basar, öper koklar. Onlara olan sevgisini ve kızgınlığını böylece yeri geldikçe gösterir, yani perekende davranır. Biriktirerek toptan bir kerede herşeyi aradan çıkarmaz. Ama işin boyutu birebir ilişki dışına çıkıp grup boyutuna varınca renk değiştirmekte, perakendecilik yerini toptancılığa bırakmaktadır.

Bu duruma düşülmesinin en büyük nedeni tek kaynaktan veya tek otoriteden beslenmektir. Tek hakîkat var veya biz hakikatı temsil ediyoruz yanılgısına kapılmaktır. Doğru, tek hakîkat vardır; ama onun seninki olduğunu nereden biliyorsun. Başkaları da aynı iddiada bulunmaktadır. Kimse gittiği yolun yanlış olduğu bile bile orada ilerlemeye çalışmaz.

Bakınız, dini anlayıp yaşanılır kılabilmek için edille-i şer'iyye denilen kitap, sünnet, icma, kıyas, istihsan, ıstıshab, sedd-i zerâî, şer'u men kablena gibi elemanlar kullanılmıştır. Başka bir ifâde ile nass veya rivâyet/nakîl ile yetinilmemiş, akıl/dirâyet ve duyular da bilgi edinme vasıtaları arasında yer almıştır. Bu demektir ki hakîkatı bulmak için birçok yöntem denenmeli, perakende çalışılmalıdır.

Fıkıhta, fıkıh-ı mukâren denilen bir metod geliştirilmiştir. Bu metodun amacı kim ne söylemiş öğrenelim, hatalarını ortaya serelim, rezil edelim değil; kim hangi delîlden hangi sonuca ulaşmış noktasından hareketle bütünü görerek dinin ruhuna ve maslahata en uygun olan görüşü tercîh edelimdir. 

Hadis alanında da makbûlü, merduttan; sahîhi, zayıf ve uydurmadan ayırmak için kriterler belirlenmiş her âlim bu konuda kendine özgü bir yol izlemiştir. Bunun neticesi olarak birinin hadîsi alıp rivâyet etme kriterlerine göre bir rivâyet sahîh olabilirken; diğerine göre zayıf veya mevzû  olabilmektedir. Her bir çabanın amacı dine hizmet etmektir. Mevcût bilgileri geçersiz kılmak değildir. Hz. Peygamberi, hadîsi ve sünneti müdafaa etmektir.

Hadîsle ilgili çabaların neticesinde zengin bir koleksiyon oluşmuş; Buhari, müslim, Ebû Dâvud, Tirmîzî.... gibi eserler ortaya çıkmıştır. Yukarıda söylenenler muvâcehesinde elbette bu eserlere de sıkıntılı rivâyetler girebilmiştir. Bunları tahlîl sadedinde de şerh ve tahrîcler yapılmış; zevâid ve derleme edebiyatı oluşmuştur. 

Sadece senet tenkîdi veya ricâl ilmiyle yetinilmemiş; Kur'ân'a, sahîh sünnete, akla, bilime, tecrübeye ve tarihi vak'alara uygunluk açısından metin tenkîdi de yapılmıştır.

Şimdi hadîs sahasındaki bunca çaba ve uğraşıya, bunca yazılana rağmen bir kitabı veya şahsı öne çıkarıp diğerlerini atıl bırakmak vefâsızlık, kadir bilmezlik ve toptancılık değil midir?

Meslek yaşantımda bu toptancılığın birçok örneğine şahit olmuşumdur. Falanca kitapta varsa doğrudur veya yanlıştır; falanca şahıs yazmış veya söylemişse o en iyisini bilir veya at çöpe gitsin türü yaklaşımlar bunun örneğidir. Hocam görüşüne katılmıyorum, ben bu söylediğini ilk defa duydum; şeyhimden böyle duymadım, bizde, bizim kitapta, bizim ..... bu öyle değil böyledir. Veya ders esnasında itiraz etmeden WhatsApp grup mesajı ile söyledikleri doğru değil türü bildirimlerle arkadaşlarını uyarmaları kanıksadığımız davranışlar oldu artık. Mezhep görüşlerini naklettiğimizde, "hocam kafa karıştırma biz Hanefiyiz" veya "başka görüşlere ne gerek var?" veya "başka mezhebi taklit edebilir miyiz?" türünden cümleleri artık yadırgamıyoruz. Bıkmadan usanmadan "dinimiz islam; dinimiz, hanefîlik veya diğerleri değil, hepsi içtihattır; içtihat zan ifade eder; hepsi İslam binasını oluşturan dairelerdir" gibi cümleleri dilimize pelesenk ettik.

Bir Cuma günü "organ bağışı" ile ilgili bir hutbe okumuştuk. İkindi namazından sonra elime bir ilmihal tutuşturdu biri. Hoca, Cuma'dan sonra kaylûle yapmıştım, rüyamda .... hazretleri bu kitabı bana verdi, götür bunu hocaya ver falan sayfalar arasını okusun dedi ve gitti. Açıp şöyle bir göz attığımda, organ bağışının câiz olmadığı ile ilgili bilgilerin yazılı olduğunu gördüm.

Evet, toptancı zihniyetin getirdiği nokta burası. Tek doğru var, o da bizimki. Bizim hazretin dediği.. O dedi ise vardır bir hikmeti.. Hele hele bir yanlışlık yapar da eleştiri falan yaparsanız, din büyüklerine hakaret ediyor diye gereğini yapmaktan da çekinmezler.

Gerçekten perekende çalışmak gerek! Arı gibi. Her çiçekten bal almak ve onunla petek örmek kolay iş midir? Değildir elbet, ama ortaya çıkan ürün güzeldir. Toptancılık kolaydır, daha az yorar elbet ama haz verici olmayabilir.

Siz insanoğlunun daha kolay ve meşakkatsiz diye haftada bir yemek yediğini veya sadece çocuk yapmak istediğinde ilişkiye girdiğini hiç duydunuz mu?

Haaa demek ki neymiş perakendecilik zevk işiymiş.

Son bir şey daha: hayatın size verdiği hiçbir statü ve rolde toptancı olmayın. Perakendeci olun. Yerinde evlat, yerinde ana-baba, yerinde hoca, yerinde ilim adamı, yerinde eş...... olun. Örneğin ana-baba, eş ve çocuklarınıza hem bu rollerinizi hem de İlim adamı ve hoca rollerini oynamaya kalkarsanız üzülürsünüz. Bu nedenle her muhataba karşı perekende çalışın.

Unutmayın! 

• Sadece imanda toptancılık var. Zira iman esasları ve inanılacak mevzular bir bütündür, parçalanamaz; şuna inandım buna inanmadım olmaz.

• İman dışındaki herşeyde perakendecilik var. Namazlar perekende kılınır, oruç perekende tutulur...

• "Az da olsa devamlı olan amel makbuldür" ve "bir işi bitirince başka bir işe koyul" hadîs ve âyeti toptancılığı değil perakendeciliği öğütlemektedir.



2069 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

NAMAZ KIRAATİNDE TEKNOLOJİK CİHAZ KULLANMAK - 10/12/2020
Farz ve nafile namazlarda yazılı bir metinden, cep telefonundan, PC’den vs. okuyuşta bulunmak câiz midir? Sorusuna cevap bulunabilecek bir yazı.
NİÇİN KULLUKTA BULUNMALIYIZ? - 22/07/2020
Allahın cenneti ve cehennemi olmasa veya farz-ı muhal asiler cennete, itaatkârlar cehenneme girecek olsaydı bile, Allah ibadete layık olduğu için ibadet edebilmektir kulluk.
GENÇ KUŞAKLARI KENDİ EMEKLERİMİZLE HELÂK ETMEYELİM - 13/05/2020
Önce iman! Eyleme sevketme düşüncesi ile yaptığımız işler imansızlığa götürmesin gençlerimizi. Yanlış taktik neticede bizi, imansızlık ve inançsızlık için çaba sarfedenlerle aynı ligde top koşturuyor olmak gibi bir duruma sokabilir.
ALLAH’TAN KORKULUR MU? - 04/05/2020
Korkunç, çirkin, zararlı, şerli ve kötü olan şeyden korkulur. Türkçede kullandığımız şekliyle korkuyu bu gibi etkenler doğurur. Havfullah, haşyetullah ve takvallah korkuyla ne kadar ve nasıl ilintilidir?
İKİ ASLI, EKİNİ VE NESLİ HELAK ETMEK - 27/04/2020
Bakara 205. Âyet... Bir zihniyetin portresi..
CUMA MÜSTAKİL BİR NAMAZ MIDIR? - 20/03/2020
Eski ulemamızın bahis mevzuu yaptığı; fakat günümüzde sorgulanmadığı, gündem yapılmadığı ve dillendirilip yazılmadığı için pek bilinmeyen esaslı bir mevzuuyu ele alıp değerlendirmeyi size bıraktık.
İNSANIN İNSANA SECDE ETMESİ - 10/03/2020
Açıklanmaya ve izaha muhtaç olan bir rivayetti. Zira bu rivayet hakkında çok tartışmalar olmuş ve olmaktadır. Rivayetin senedi sahih olsa da metin tenkidi yöntemi ile anlamaya ve yorumlamaya çalıştık.
POZİTİF DÜŞÜNCE (TEFÂÜL) - 23/12/2019
Kolaylaştırın, zorlaştırmayın; müjdeleyin, nefret ettirmeyin! Her çığlığı aleyhte sanmayın! Belki o, müjde verecek; belki de sizi uyandıracak da tehlikeden kurtaracaktır.
YABANCI BİR KADINLA MUSÂFAHA YAPMAK - 02/10/2019
Dört mezhebin, yabancı bir kadınla musafaha yapmanın hükmü hususunda söylediklerini ve hükümlerine dayanak aldıkları akli ve nakli gerekçeleri ifade etmeye çalıştım.
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi30
Bugün Toplam1737
Toplam Ziyaret4772970
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI