• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Dr. Mehmet ÖZEL
mehmetozelli@hotmail.com
KREDİ
29/08/2017

Yol kenarındaki lokantanın önüne indiğimde çok açtım. Muhabbeti kaldıracak takatim yoktu. Boş bulduğum bir masaya oturdum. Niyetim, acil koduyla yemek istemekti.

Masaya ellili yaşlarda biri oturdu, teklifsizce. Bana:

-“Sen hocaya benziyorsun” dedi.

-“Evet, sayılır” dedim.

Ama çok isteksizce cevap verdiğimin farkındayım, karşıdakine de isteksizliğimi belli etmeye çalışıyorum ama nafile... Ben isteksiz davrandıkça o üstüme üstüme gelmeye niyetli görünüyordu.

-“Hoca sen kredi nedir bilir misim?” dedi

-Ben yine isteksizce “Ben çok bilmem…” dedim

-“Bana sor, bana. Damdan düşmüşün derdinden en çok damdan düşmüş anlar. Bana sor, sorsana hocam, çekinme, yemek kaçmaz merak etme” sonra garsona “hocaya en güzelinden masayı donatın.” dedi.

Münasebetsiz bulduğum bu adamla muhabbet etmek zorundaydım. Bir taraftan da bu kadar ısrarla sorduğuna göre bir bildiği var mı acaba diye düşünüyorum. En sıkışık zamanlarımda bile sohbete zamanım vardır. Çünkü sohbet en insani ihtiyaçtır. Üzerimdeki nikbetliği son bir çabayla attım ve yüzüme biraz tebessüm katmaya çalışarak sordum:

-“Kredi nedir?”

-“Bu gördüğün işyerinin sahibiyim. Bir de oğlum var otuzlu yaşlarda. Oğlum diretti “baba kredi çekelim lokantaya bir çeki düzen verelim” diye. Bense uzun zaman direndim. Kazancımız çok iyi olmasa da borcumuz harcımız yoktu, kafam rahattı, rahat geçiniyorduk.

Lokantanın yeri çok güzel, satlık olmadığı halde, her gün gelip almaya çalışanlar olurdu, 300 bin 400 bin TL veriyorlar o zaman. Ama satmadık. Oğlan diretiyor “ sen geri kafalısın, başkası olsa çok kazanır, bir kredi alıp çeki düzen verelim” diye. Neyse senin anlayacağın daha fazla direnemedim ve uzun süreli kredi aldık. 400 bin tl kredi aldık. Lokantayı baştan sona yeniledik. Her şey en lüksünden, en kalitelisinden, en parlağından…

Müşterimiz arttı, satışımız arttı, yeni çalışanlar aldık, gelirimiz arttı. Ancak giderler de arttı. Üstüne bir de kredi taksidi ve faizi binince kârımızın tamamını her ay bankaya verdik. Bu gün geldiğimiz noktada, banka kârımıza ortak değil, sahab (sahib) oldu. Her ay biraz açık verdiğimiz için ve lokantayı yeni tutabilmek için iki yıl sonra yeniden kredi çektik, derken iki yıl sonra yeniden, daha ilk çektiğimiz kredinin taksitleri bitmemişken iki daha çektik. Didiğim gibi, kazanç çok ama bankaya çalışıyoruz. Böyle gider, tüm işler yolunda gider, ciddi bir olumsuzluk olmazsa ve iki yılda bir kredi çekebilirsek, elli yılda taksitleri bitirebiliriz.”  dedi

Sonra gülerek kollarını iki yana açtı, gülerek 

- “ Şimdi elli yaşındayım.” dedi.

Sonra :

-“Şimdi anladın mı hoca kredi neymiş?” dedi.

Onaylar gibi başımı salladım.

Adam:

-“Kredi; malını satabileceğin fiyata, -kredi adı altında- malınla beraber emeğini de satmakmış. Şimdi, ben lokantamı satmış olsam başka yerde çalışır, aylık alırdım ama bu uyanıklar kredi veriyoruz diyerek, malımla beraber emeğimi de aldılar.” dedi.

Sohbete değmişti doğrusu, yemekler gelmeye başladı, adam kalktı, giderken;

-“Bunu herkese anlat hoca” dedi.

Bu sitenin müdavimleri, muhtemelen kredi başlığını görünce fıkhî bir değerlendirme bekliyorlardı. Ama fıkhî değerlendirmeyi uzmanlara bırakarak ben şöyle diyorum: İşleri; yatırımın önünü açmak ve piyasanın ihtiyaç duyduğu likiditeyi sağlamak olan bankalar, işlerini bırakıp, yatırımın önünü tıkıyor ve en önemlisi, tefecilik yapıyorlarsa, değil kredi çekmek, kredi çekmenin hükmünü sormak bile abesle iştigaldir. Benim fıkhım (anlayışım) bu kadarını söyler.

Bizim lüks araba sevdamızın, lüks ev aşkımızın, tatil modamızın, giyimdeki israfımızın Allah indinde bir zaruret olacağını hiç zannetmiyorum. İhtiyaçları çoğaltarak kaybettiğimiz aşkımızın, sevdamızın telafisi yoktur.  Gorki’nin dediği gibi “İnsan ne kadar az şeyle idare ederse o kadar mutlu olur; ihtiyaçlar, istekler çoğaldıkça özgürlük azalır, bağımlılık artar.” Biz ihtiyaçları çoğaltarak her gün biraz daha bağımlı hale geliyoruz, bağımlılığımızı arttırıyoruz.

Cahit Zarifoğlu’nun bir şiirinde dediği gibi;

“Halk aşksızsa sokaklar banka dükkânlarıyla doludur.”

Sen aşkını, umudunu, sevdanı kaybetmemeye bak. Aşkını kaybeden her şeyini kaybeder: Malını, evladını, iz’anını, umudunu…

Ama aşkı olanın umudu vardır, umudu olanın inancı vardır, inancı olanın imkânı vardır.

“Gevşemeyin, üzülmeyin. Eğer iman ediyorsanız, siz zaten üstünsünüz.” (Ali İmran; 139)



2402 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KUR’AN’IN YAKILMASI, YERYÜZÜNDE TANRILAŞANLARIN HÜSRANI VE KÜRESEL DİRENİŞ - 03/02/2023
Kur’an’ın savunduğu hakikat ve değerler batıda onu tehdit edecek kadar dile gelmiştir ki kitleler ona dikkat kesilir ve yakar olmuştur. Yoksa mesela; Tipitaka’yı, Veda’yı, Avesta’yı, kimse yakmaz. Çünkü bunların kutsal kitap olduğu bile bilinmez.
KUL VE TAKDİR - 03/11/2020
Niyet kulluk ise, “insan kaderini yaşar” cümlesi ile “insan kaderini çizer” cümlesi arasında pek bir fark yoktur. Her ikisi de kulluğa götürür. Ama eğer niyet isyan ise; “kaderini yaşamak”, günahları Allah’a fatura etmeye sevk eder.
TARTIŞMALARIN ODAĞINDAKİ OKULLAR: İMAM-HATİP OKULLARI - 02/10/2020
İmam hatip okulları gerek (ön yargılı)dindar gerekse dine mesafeli kesimler tarafından ideolojik ve kategorik bir kadre tabi tutulmaktadırlar. Bu okulları aşan bir din eğitimi modeli önermedikçe, yapılan bu tip ithamlar ahlakî olmaz.
SÜNNET Mİ GELENEK Mİ? - 16/06/2020
Şunu da söylemeliyim ki kitap ve sünnet dinin kaynaklarıdır, gelenek ise dinin kaynağı değil, "kitap ve sünnetin nasıl yorumlamalıyız" sorusunun cevabıdır. Tenkide açık olmak kaydıyla, bu günkü sorunlarımızın çözümü için umut vaad etmektedir.
VİRÜSTEN Mİ, YOKSA KİRLERİMİZDEN Mİ ARINMALIYIZ? - 11/04/2020
Tam bu noktada, insan olarak karar vermeliyiz; kirlerimizden mi arınmalıyız, yoksa virüslerimizden mi? Bence kirlerimizden arınmazsak virüsten kesinlikle arınamayız.
KUR’AN-I ANLAMAK MÜMKÜN MÜ? - 03/08/2019
Eğer Kur’an-ı anlamaktan kasıt muradı ilahiye tekel uygulamak ya da muradı ilahiyi anlama ameliyesini yöntemsiz kılmak ise böyle bir anlama mümkün değildir ve faydalı da değildir.
SORU SORMAK SANATTIR YA DA KISSADAN HİSSE - 16/07/2019
Aynı zamanda kıssanın kendisi zaten bir hisse barındırır. Onun için sen kıssayı anlat, isteyen hissesini alır.
AHLAK EĞİTİMİ ÜZERİNE - 10/07/2019
Sonuç olarak genel geçer bir ahlaki sisteme sahip olmadığımız gibi, eskileri bir kenara atmayı aydınlanmacılık kabul eden hastalıklı bir zihinle de karşı karşıyayız.
HANGİ NİMET DAHA BÜYÜK? - 21/05/2019
“En büyük nimet hangisi?” derlerse, “bana küçüğünü söyle ki ben de büyüğünü söyleyeyim” demelisin.
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi22
Bugün Toplam1852
Toplam Ziyaret4728419
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI