• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Talip AKBAŞ
takbas5@hotmail.com
İNANÇ, MUTLULUK VE UFUKTUR
18/07/2021

İnsan, yalnızlaşmayı ve bencilleşmeyi kutsayan bir iklimin tesiriyle garip bir arayış içinde kendini aramaktadır. Hayat, anlamsız koşuşturmaların, sanal sokakların arasında akıp gidiyor. Kalabalıklar arasında yalnızlığın hâkim olduğu bir hayat anlayışı. Durağanlığın, doygunluğun yerini akışkanlığın ve aç gözlülüğün işgal ettiği bir anlayış. Sükûnetin yerini derin bir telaşın sardığı yaşam tarzı, bütün bunlar insanı çepeçevre kuşatmış durumdadır.

Hep bir koşuşturma ama çoğu kere nereye olduğu belli olmayan bir koşuşturma. Hep bir telaş ama ne için olduğu çoğu kere bilinmeyen bir telaş. Hep bir kaygı ama neyin kaygısı olduğu çoğu kere anlaşılamayan bir kaygı. Huzurun telefon ekranında aranır olduğu bir yaşam tarzı dünyamızı esir almış durumdadır.

Mutluluğu banka hesapları arasında arayan, huzuru lüks araç ve gereçlerle elde edeceğine inanan bir anlayış. Ömrünü geçici konfora fitleyen, onu da gerektiği gibi yaşayamayan yavan bir hayat... Buna mukabil gerçek dünyadan kopuk, insandan kopuk, doğadan kopuk, Allah'tan kopuk, dolayısıyla anlamdan kopuk bir hayat anlayışı.

Maddi olan ne varsa onlarla örülü bir hayatın adeta esiri olan insan, içinde bulunduğu durumu göremez oldu. Zira bulunduğu tablonun dışına çıkmadan kendi halini göremeyecekti zaten. Bir pencere açıp dışarıya bakabilseydi belki olacaktı ama onu da beceremedi. Şaşalı hayatın göbeğinde, yaldızlı ışıkların altında hazza gömülmüş, kendini kaybetmiş, havâsının esiri olmuş birinin pencere arayacak vakti mi olur? Dar alanda kararttığı ufkunu açacak bir çıkış yolu bile bulamadı. Maddeyle oyalanıp madde ötesini görememek tam da buydu işte.

İçinde bulunduğumuz Duisburg şehrinden şöyle bir baktığımızda ilk gözümüze ilişen, duman duman yükselen fabrika bacaları olacaktır. Sonra, hazzın doyumsuz şehvetini yansıtan eğlence merkezleri ve alışveriş merkezleri ve bir de hazzın ve paranın gölgesinde kalan görkemli ama bir o kadar da sönük, etkisiz kiliseler görülecektir. Din suskun, para ve haz insanı sarıp sarmalamış ve içine çekmiş durumdadır. Ufkun maddeye, insanın eğlenceye, hayatın konfora sabitlendiği bir dünya. İnsan buna kurban edilmemeliydi.

Yeryüzünün kazıkları olan dağlar, aynı zamanda ufku temsil ederler. Mesela ufku ötelere taşıyacak Palandöken, Erciyes, Ağrı dağı... Ufku temsil eden bu dağların eteğinde yaşamak başkadır. Dağlar yücedir, yüceler yücesine sıçrama yapacak bir vizyon ve bir bakış açısı kazandırır. Bu yüzden yeryüzünün en yüce insanları olan peygamberlerin adı dağlarla birlikte anılmıştır. Musa'nın Sina'sı, Hz. Muhammed'in Hira'sı onlar için ufuktur. İnsan yücedir, ufkuyla inancıyla yücedir. Ama dağları da aşan bir ufka sahip olan insan, avronun renkleri arasında sararıp solmayı kesinlikle hak etmiyor.

Araba markaları arasında fink atmaktan, yüksek teknoloji içeren makinelerin arasında metalaşmaktan kendini kurtarmalıdır. Ufku sadece gördüğü ve dokunduğu ile sınırlandırmak ufku hadım etmektir. Gördüklerinin ötesine geçememek ufku kısırlaştırmaktır. Eserden müessire varamamak bakış açısını girdaba sokmaktır. Ufkun karartılması büyük bir zulüm, insani anlam ve değerden koparan ağır bir musibet, büyük bir hüsrandır.

Ufkun önünü açmak, maddenin ötesine geçebilmek, manaya merdiven dayamak, yüceler yücesine ram olmak mutluluğun anahtarı, huzurun kapısı, eşsiz bir kazancın imkânıdır. Bunun en önemli yolu ise inançtır. İnanç kararlılıktır. İnanç değerdir. İnanç azimdir, gayrettir. İnanç güvenme ve kendini güvende hissetmektir. İnanç aynı zamanda çevresine güven verme halidir. İnanç insanı ufkun ötesine taşıyan eşsiz bir vizyondur. Geçici olanla kendini sınırlandırmayan dünyayı aşan, ahirete uzanan bir değerdir. İnanç bir bakış açısıdır. İnanç, görünmeyeni gösteren bir mercektir. Nihayetinde inanç, görünen ve görünmeyen ne varsa onları yaratıcı ile ilişkilendirmektir.

İçinde bulunduğumuz hayat bizi sıkıyor, mutlu edemiyor, içimizi acıtıyorsa yapılacak şey bellidir. Bizi çeperleyen ne kadar maddi unsur var ise onların ötesine geçecek yeni bir ufka ihtiyaç duyduğumuza önce kendimizi ikna etmeliyiz. İnsan, maddeye fit olacak kadar ucuz ve ufuksuz olamaz.

Bir hamle yapıp perdeyi yırtarak mana âlemine açılan pencereden dışarıya bakabilmelidir. Pek tabii ki bu da cesaret ister. Çünkü vazgeçmek zordur. Yola girmek için yoldan çıkmak icap eder. Yoldan çıkmayı çoğu kimse göze alamaz. Yeni bir bakış açısıyla, yeni bir perspektifle maveraya kanat çırpmak derin basiret, geniş ferasetle mümkün olacaktır. Hayat manasız olamaz, hayatı mana ile ilintileyip anlamlı hale dönüştürmek imanla mümkündür.

Hz. Peygamber; "Müminin ferasetinden çekinin, o ferasetle bakar." buyurur. İşte bakış açısı dediğimiz tam da budur: Hayatı ve hâdisatı bir başka yönden okuyabilmek. Ve sonra, hayatın anlamını kavramak ve hayatı maksada matuf bir biçimde yaşayabilmek. Vazgeçebilene aşk olsun.

17 Temmuz 2021

 



931 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

ORTALIK KOÇTAN GEÇİLMİYOR - 04/12/2023
Ortalık Koçtan Geçilmiyor
ELEŞTİRİ YETKİNLİK GEREKTİRİR - 25/09/2023
ELEŞTİRİ YETKİNLİK GEREKTİRİR
KULLUK ÖZGÜRLÜK MESELESİDİR - 14/03/2023
Kulluk Özgürlük Meselesidir
53. YILA GİRERKEN - 14/01/2023
53. Yıla Girerken
TÜKETİM İSTASYONU YILBAŞI - 28/12/2022
Tüketim İstasyonu Yılbaşı
YAKINLAŞMA ANAFORU - 18/10/2022
Yakınlaşma Anaforu
GÖNLÜN EN KIYMETLİ İSTİFADESİ - 25/09/2022
Dede-Torun
EKONOMİYİ ETKİLEYEN DÖRT TERİM - 15/09/2022
Ekonomiyi Etkileyen Dört Terim
İSTANBUL'UN İNSAN KAYNAĞI: ERZURUM - 28/07/2022
İstanbul'a İnsan Kaynağı Sağlayan Şehir: Erzurum
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi10
Bugün Toplam1066
Toplam Ziyaret4770194
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI