• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Dr. Mehmet ÖZEL
mehmetozelli@hotmail.com
KUR’AN’IN YAKILMASI, YERYÜZÜNDE TANRILAŞANLARIN HÜSRANI VE KÜRESEL DİRENİŞ
03/02/2023

İsveç’te Kur’an’ın yakılması beraberinde birçok tartışmanın fitilini ateşledi. Avrupa’nın kendi küresel tezlerini inkâr edip etmediği temel sorun olarak karşımızda durmaktadır. Ancak ben tartışmanın başka boyutlarına dikkat çekeceğim.

Öncelikle Kur’an’ın yakılması bana göre darmadağınık olmalarına rağmen Müslümanlar açısında büyük bir başarıdır. Zira eğer siz yer yüzünde tanrılaşanları tehdit ediyorsanız veya onlar böyle bir tehdidi seziyorlarsa size dokunmaya başlarlar. “Hangi tehdit?” diyorsanız eğer size Firavunu hatırlatırım küçük bir bebek olan Musa’yı bir tehdit olarak algılamıştı.

Yukarıdaki tezime ama Kur’an’ı yakan küreselci değil, küresel politikalara direnen bir muhafazakâr milliyetçi diyenler olabilir. Ancak kazın ayağı öyle değil. Çünkü batı artık kendi tezlerini kendisi için tehdit olarak algılamaya başladı. Bu açıdan batılı milliyetçiler, küreselliği bir sömürü aracı yaptıkları süre boyunca desteklediler. Yani kendi dışlarında kalan kolonyal dünyada ancak milliyetçi, ırkçı ve hatta dinci (haçlı) tezlerle ayakta kaldılar. Ancak bugün küresellik artık kimlik değiştirmiştir. Daha evvel modernizmi ideoloji olarak kabul eden küresel anlayış bugün ideolojisiz kalmış veya postmodernist bir rölatif bakışa evrilmiştir. Yeni kuşaktaki rölativite yer yüzünde tanrılaşanları tehdit eder olmuştur. Bunun çeşitli sebepleri vardır. Şimdi bu sebepleri izah etmeye çalışacağım.

Birinci sebep sermaye ile ilgilidir. Geçmişte büyük projeler üretmek için küresel çapta sermayeye ihtiyaç duyulurken (F 35 projesi gibi) artık bireysel bir bilgi birikimi ve küçük bir sermaye ile küresel projeler üretilebiliyor. Bunu sağlayan ise sanal teknolojiler olmuştur. Teknolojiye ruh olan yeni sanal bilgi bu anlamda sermayenin bir merkez olmasını imkânsız kılmıştır.

İkinci sebep bilgi birikimi ile ilgilidir ki yukarıda bahsettiğimiz olgu bilgi birikiminin bir merkezinin olmasını da imkânsız kılmıştır. Bu açıdan küresel güç yerine küresel güçlerden bahseder olmuşuz. Bu soğuk savaş dönemindeki iki kutuplu dünyadan çok daha farklı bir olgudur.

Üçüncü sebep ise küresel göç oluşudur. Artık kolonyalist ülkelerde sömürülen insanların çocukları ve torunları kendi ülkelerinde kalıp sömürülmektense, kapitalin başkentlerinde hak arar olmuşlardır.  Bu, batı için ciddi bir tehdittir. Zira göçmenler -özellikle- batılı ülkelere giderken entegre olmak yerine hak arayışını dile getirmektedirler.  Yani dedeleri kendi haklarını gasp etmiş bir toplumdan hesap sormaya gidiyorlar. Rahatça entegre edilebilen işçi gurupları değiller yani. Bu olgu batı açısından korkunçtur.

Tüm bunlara bakıldığında batının modernist ideoloji ile dünyaya empoze ettiği değerleri ifade eden küresellik artık batıyı tehdit eder olmuştur. ABD seçimlerinde “Amerika geri dönüyor” sloganlarının atılması bu tehdidin nasıl algılandığının en önemli delilidir. Zira postmodernizm küresellik için yeni merkezler ürettiği gibi, yeni ideolojiler de üretmiştir. Bu yeni olgu salt sömürülen toplumları değil, bizzat sömürenleri, patronları tehdit eden bir olgu olmuştur ve yeryüzünde tanrılaşanları tehdit etmeye başlamıştır. Kur’an ise, bu düzeni bozmaya aday olan insani değerleri sonuna kadar savunmaktadır.

Mesela mı?

Mesela: “Yerin ve göğün mülkü Allah’ındır.”

Mülk Allah’ın iken siz kolonyalist faaliyetlerle kurduğunuz dünya cennetlerinizi ilelebet koruyamazsınız veya hiçbir mülk için kimseye “burası bizim siz gelemezsiniz” diyemezsiniz.

Kur’an’ın saydığı insani değerlerin “modern küresellik” için nasıl bir tehdit olduğunu ancak bizden sonraki nesiller tam olarak algılayacaklardır. Eğer Kur’an yakılıyorsa modern küresel güçler onu tehdit olarak algılıyor demektir. Bunu bir milliyetçinin eliyle yakmaları bu gerçeği değiştirmez.

Sonuç olarak; Dünyada küresellik artık bir merkezin eliyle yönetilen bir olgu olmaktan çıkıp, bizzat küreselcileri tehdit eden -tabir yerindeyse- “sivil küresel” bir olguya dönüşmüştür. Bu olgu kanaatime göre önü alınamaz bir hal almış ve küresel bir direnişe dönmüştür. Yine kanaatime göre Allah’ın mülkünde en çok insani değerleri savunanlar hâkim olacaklardır ve “Allah nurunu tamamlayacaktır” ve “Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır” ve “bu devran insanlar arasında çevirip durduğumuz bir devrandır.”

Kur’an’ın savunduğu hakikat ve değerler batıda onu tehdit edecek kadar dile gelmiştir ki kitleler ona dikkat kesilir ve yakar olmuştur. Yoksa mesela; Tipitaka’yı, Veda’yı, Avesta’yı, Siddhanta’yı, Koijki’yi kimse yakmaz. Çünkü dünyada birçok aydın, bunların kutsal kitap olduğunu bilmez veya bu kitapların adlarını bile duymamıştır.



2437 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

     24/02/2023 01:06

Teşekkürler değerli hocam
Dr. Mehmet ÖZEL

     06/02/2023 10:16

Kıymetli hocam çok değerli, oldukça etkileyici bir yazı yazmışsınız. ortaya koyduğunuz tez'in bizim tarafımızdan net bir şekilde anlaşılmıyor olması muhtemelen kuranın hayata etki eden potansiyel gücünü batının bizden daha iyi kavramış olmasıdır. "Batı başkentlerine yönelik küresel göç, hesap sorma yolculuğudur."
Dr. Talip AKBAŞ

Yazarın diğer yazıları

KUL VE TAKDİR - 03/11/2020
Niyet kulluk ise, “insan kaderini yaşar” cümlesi ile “insan kaderini çizer” cümlesi arasında pek bir fark yoktur. Her ikisi de kulluğa götürür. Ama eğer niyet isyan ise; “kaderini yaşamak”, günahları Allah’a fatura etmeye sevk eder.
TARTIŞMALARIN ODAĞINDAKİ OKULLAR: İMAM-HATİP OKULLARI - 02/10/2020
İmam hatip okulları gerek (ön yargılı)dindar gerekse dine mesafeli kesimler tarafından ideolojik ve kategorik bir kadre tabi tutulmaktadırlar. Bu okulları aşan bir din eğitimi modeli önermedikçe, yapılan bu tip ithamlar ahlakî olmaz.
SÜNNET Mİ GELENEK Mİ? - 16/06/2020
Şunu da söylemeliyim ki kitap ve sünnet dinin kaynaklarıdır, gelenek ise dinin kaynağı değil, "kitap ve sünnetin nasıl yorumlamalıyız" sorusunun cevabıdır. Tenkide açık olmak kaydıyla, bu günkü sorunlarımızın çözümü için umut vaad etmektedir.
VİRÜSTEN Mİ, YOKSA KİRLERİMİZDEN Mİ ARINMALIYIZ? - 11/04/2020
Tam bu noktada, insan olarak karar vermeliyiz; kirlerimizden mi arınmalıyız, yoksa virüslerimizden mi? Bence kirlerimizden arınmazsak virüsten kesinlikle arınamayız.
KUR’AN-I ANLAMAK MÜMKÜN MÜ? - 03/08/2019
Eğer Kur’an-ı anlamaktan kasıt muradı ilahiye tekel uygulamak ya da muradı ilahiyi anlama ameliyesini yöntemsiz kılmak ise böyle bir anlama mümkün değildir ve faydalı da değildir.
SORU SORMAK SANATTIR YA DA KISSADAN HİSSE - 16/07/2019
Aynı zamanda kıssanın kendisi zaten bir hisse barındırır. Onun için sen kıssayı anlat, isteyen hissesini alır.
AHLAK EĞİTİMİ ÜZERİNE - 10/07/2019
Sonuç olarak genel geçer bir ahlaki sisteme sahip olmadığımız gibi, eskileri bir kenara atmayı aydınlanmacılık kabul eden hastalıklı bir zihinle de karşı karşıyayız.
HANGİ NİMET DAHA BÜYÜK? - 21/05/2019
“En büyük nimet hangisi?” derlerse, “bana küçüğünü söyle ki ben de büyüğünü söyleyeyim” demelisin.
EĞİTİM ÜZERİNE NOTLAR - 06/05/2019
Eğitim bir toplumun en önemli eylemidir. Onun için gündemden hiç düşmemeli. Yükseköğrenim, çok acilen yüksek lise olmaktan çıkarılmalı.
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi3
Bugün Toplam34
Toplam Ziyaret5049917
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI