• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
  • https://www.facebook.com/insanveislam.org/
  • https://twitter.com/insanuislam











Dr. Talip AKBAŞ
takbas5@hotmail.com
SORUMLULUK MU ÖZGÜRLÜK MÜ?
23/06/2025

Erdem, bilgi ile eylemin birleştirilmesi olarak tanımlanır. Bilginin eyleme veya inancın amele dönüştürülmemesi erdemsizlik olarak değerlendirilir. Bilginin veya inancın eyleme dönüştürülmesi ancak özgür iradenin sınırlandırılmaması ile mümkün olabilecektir. Çünkü insan olmanın en önemli gereklerinden biri olan özgürlüğün sistematik olarak engellenmesi ferdi planda şahsiyetsizlik, toplumsal boyutta ise riyakârlık olarak kendini gösterecektir. Bu durumda dini yaşamı çağrıştıran ritüellerin görünürlüğü kamusal alanda artsa da bu artış içsel bir inancın yansıması değil, başka faktörlerin etkisi ile oluşan tezahürler olarak değerlendirilecektir. Şu bir gerçektir ki özgür iradenin baskılanıp, düşüncenin farklı biçimlerde bloke edildiği ortamlarda bireyin inancını açık etmesi veya inancının gerektirdiği davranışları samimiyetle ortaya koyması beklenemez. Bu sebepten, kişinin inancında dürüst olup olmadığı, onun dışa yönelik bir takım dini pratikleri uyguluyor olması üzerinden değerlendirilemez.

İslam inanç ve ahlak sisteminde kişinin dini tercihlerinin bütünüyle özgür iradeye dayanması kritik bir öneme sahiptir. Diğer bir ifade ile özgürlük imanın olmazsa olmaz şartıdır. Eğer iman ile özgürlük bir düzlemde buluşturulup yoğrulmazsa hem bireyin ahlaki bütünlüğü sağlanmamış olur hem de toplumsal dindarlığın sahiciliği tartışma konusu olmaktan kendini kurtaramaz. Korku ya da baskının hâkim olduğu toplumlarda kişi, dini sembolleri hayatında bütünüyle temsil ediyor olsa bile bunun imanî bir refleksle mi yoksa baskı sonucu mu olduğu daima kuşku ile karşılanacaktır.

Öte yandan din, sadece metafizik bir alanın konusu değil, aynı zamanda toplumsal boyutu da kapsayan bir olgudur. İslam dini, evrensel mesajını elçiler aracılığı ile insanlığa ulaştırmış, tevhidî bir bakış açısı ile yaratıcı ve yaratılan ayırımını net çizgilerle yapmıştır. İlahi mesaj, alemi anlama yolunda Allah'ı ontolojik temele yerleştirirken insanı da mahlûkatın merkezine yerleştirmek sureti ile insanları dönemin mesnetsiz metafizik tartışmalarından kurtarmayı başarmıştır. İnsanı kendi kapasitesi ölçeğinde bilgi üretmeye ve hayatı anlamlandırmaya yönlendirmiştir. İslam düşüncesinin önemli bir evresini oluşturan Hz. Peygamber ve sahabe devri bu yönlendirmenin başarıyla uygulandığı bir dönem olarak genel kabul görmektedir. Hatta bu başarıyı ilk üç nesle teşmil eden anlayışların olduğu da söylenebilir. Ancak, bir noktadan sonra İslam dünyasının gerçeklikten uzaklaşarak ve yeniden metafizik spekülasyonlara yönelerek dünya gerçekliğine karşı ilgisiz ve duyarsız kaldığı yönünde eleştirel bir anlayışın olduğu da bilinmektedir. İslam dünyası modern zamanlara bu serencam içinde yakalanmıştır. Modern düşüncenin gelişip yayılma gösterdiği dönem, bütün kesimleri çok ciddi şekilde etki altına aldığı gibi mevcut durumunu koruma çabası içine giren İslam dünyasını da etkilemiştir. Dolayısı ile modernizmin dayattığı sorumluluktan soyutlanmış kendinden menkul bir özgürlük anlayışı Müslüman toplumlara da sirayet etmiştir. Gelinen noktada sorumsuzluğun özgürlük olarak nitelendirildiği bu süreç, insanlığın geleceğine yönelik çok ciddi bir tehdit olarak değerlendirilebilir. Nitekim İslam dini öncelikle insanı özgürleştirmeyi amaçlar ancak özgürlüğü sorumluluk kavramı ile birlikte ele alır. Özgür olduğun kadar sorumlu, sorumlu olduğun kadar özgürsün yaklaşımını benimser. Bu çerçevede insanın iradesi önündeki bütün engelleri kaldırır. Çünkü özgürlüğün askıya alındığı toplumlarda din, insanı özgürleştirme kabiliyetini kaybetmekle kalmaz aynı zamanda onu daha fazla sınırlayan bir mekanizma haline dönüşür. Böylece insanı özgürleştirme aracı olmaktan çıkar dinin bizatihi kendisi insanın elinde esir duruma düşer. Bu anlamda İslam'ın esir olması derken şunu kast ettiğimizi belirtmek yerinde yerinde olacaktır: İslam dini alabildiğine özgürlük mesajlarıyla yüklü olmasına rağmen müntesiplerinin onu sahih bilgi zemininden kopuk bir şekilde ele alıp ona çoğu kere yanlış anlam yüklemeleri, tarih boyunca hep olagelmiş bir vakıadır. Bu durum, dinin ya insanı efsunlayan gizemli sırlar dünyasına dönüştürülmesini ya da salt şekilsel bir yapıya büründürülmesini ve hayatı sarıp sarmalayan karakterinin yerine belli ölçülerde törenselleştirilmesini kaçınılmaz kılmaktadır.

İslam'ın evrensel inanç sistemi tam anlaşılamaz, hayata tevhit nazarı ile bakılamaz ve kurucu ilkeleri yeterince kavranamaz veya yanlış yorumlanırsa din, toplumsal baskıların bir aracı haline gelecektir. Oysa bu yapının özünde insanı özgürlükle buluşturmak vardır. Söz konusu özgürlük alanının tespiti ise dinin temel kaynakları üzerinden aklın rehberliğiyle mümkün olacaktır. Temel kaynakların aktardığı sahih bilginin belli bir titizlikle eyleme dönüştürülmesi, övgüye konu olan ve insan fıtratına uygun düşen erdem ilkesini gündeme getirecektir. Böylece insan haysiyetine uygun düşen özgürlükten söz edilebilecektir.



85 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

SAKINCALI MEALLERİ NE YAPMALI? - 01/06/2025
Sakıncalı Mealleri Ne Yapmalı?
SEKİZ NİSAN'DA UHUD DAĞINDAYIZ - 07/04/2025
Sekiz Nisanda Uhud Dağındayız
SORUN NE DOSTUM? - 31/01/2025
Sorun ne dostum?
SAPTIRILMIŞ HAYATLAR, ÇÖKERTİLMİŞ AİLELER Mİ İSTİYORSUNUZ - 21/12/2024
Saptırılmış Hayatlar, Çökertilmiş Aileler mi İstiyorsunuz
MÜSLÜMANLARIN TEMSİL SORUNU VE GELECEK PERSPEKTİFLERİ - 13/11/2024
Müslümanların Temsil Sorunu ve Gelecek Perspektifleri
ORTALIK KOÇTAN GEÇİLMİYOR - 04/12/2023
Ortalık Koçtan Geçilmiyor
ELEŞTİRİ YETKİNLİK GEREKTİRİR - 25/09/2023
ELEŞTİRİ YETKİNLİK GEREKTİRİR
KULLUK ÖZGÜRLÜK MESELESİDİR - 14/03/2023
Kulluk Özgürlük Meselesidir
53. YILA GİRERKEN - 14/01/2023
53. Yıla Girerken
 Devamı
Üye Girişi
Aktif Ziyaretçi10
Bugün Toplam1514
Toplam Ziyaret5481314
MAKALELER
EĞİTİM SUNUMLARI